Ateş Arabaları’nda (Chariots of Fire) atlet ve aynı zamanda misyoner olan İskoç Eric Liddell’in şu sözlerine şahit oluruz: “Tanrı’nın beni bir yaratış amacı var ve bu amaç için de beni hızlı yarattı. Koştuğum zaman Tanrı’nın memnuniyetini hissediyorum.”. Aynı Tanrı, Abebe Bikila’yı bir amaç için mi yarattı bilinmez ancak hızlı olduğu kesindi. Öyle ki kendisi 1960-65 yıllarının en başarılı maratoncusu olup, olimpiyat tarihinde altın madalya kazanan ilk siyahi atlet olacaktı. Fakat, her çıkışın bir inişi olduğu gibi onun inişi de trajik bir kaza ile başlayacaktı.

abebe

Abebe Bikila, 7 Ağustos 1923’te Etiyopya’nın başkenti Adis Ababa’nın 130 kilometre uzağındaki Jato kasabasında doğdu. Kırsal alanda yaşayan hemen her çocuk gibi geleceği az çok belliydi, ya babası gibi çobanlık yapıp hayvancılıkla uğraşacaktı ya da muhafız ordusuna katılacaktı. Bikila, sınırlı tercihlerinin içinde ikinciden yana tercihini yaptı. Ailesine destek olmak için 17 yaşında muhafız ordusuna katıldı. Ancak kaderin ona hazırladığı üçüncü seçenekten tamamen habersizdi. Ta ki, Melbourne’dan dönen Etiyopyalı grubu görene kadar… Abebe, o an kendisine sunulan üçüncü seçeneğin cazibesini fark etmiş olacak ki hemen, gelen bu kişilerin kim olduğunu sordu ve aldığı cevap kaderini belirledi: onlar ülkesini temsil eden atletlerdi…

Aynı yıl, yeni seçtiği yol doğrultusunda silahlı kuvvetler tarafından düzenlenen ulusal maratona katıldı. Sonuç belliydi, Eric Linddell gibi Tanrı, onu da hızlı yaratmıştı ve Abebe Bikila yarışta birinci oldu. Fakat bu, Abebe için yeterli değildi, hedefi olimpiyatlardı. Hemen çalışmalara başladı, her gün biraz koşuyor biraz da ailesine yardım ediyordu. Beklediği gün gelmişti: 1960 Roma olimpiyatları için yapılacak seçmeler… Seçmelerin sonunda yalnızca 3 maratoncu Roma’nın yolunu tutacaktı ama sonuçlar Bikila’yı tablonun dışında bırakıyordu, dördüncü olmuştu. Fakat hayatta fırsatlar bitmezdi, bir kapı kapansa diğeri açılırdı. O an, o kapı Abebe Bikila için sonuna kadar açıldı;  sıralamadaki üçüncü atlet rahatsızlanmıştı ve Roma’ya o gidecekti. Abebe, Tanrı’dan gelen bu işaret ile çalışmalara azimle devam ederken üçüncü seçeneği karşısına başka bir fırsat daha çıkardı. Finlandiya asıllı Onni Niskanen tarafından keşfedildi. Birlikte özel metotlarla çalışmaya başladılar. Onni’nin çalışma metodu sayesinde Bikila, yarış pistinde herkesi geride bırakan bir ‘ateş arabası’na dönüşmüştü.abebe 1

1960 Roma Olimpiyatları gelip çatmıştı. Abebe Bikila gece karanlığında yapılan maratonda herkesi karanlığın içinde bırakarak bitişe ulaşan ilk isim oldu. Bu olay ‘ilk’ olarak anılacağı tek olay değildi; evet, Olimpiyat altın madalyası kazanan ilk siyahi maratoncu olmuştu ancak herkesin Abebe’deki garipliği fark etmesi çok uzun sürmemişti. Ayaklarında ayakkabı yoktu. Bikila, o kadar kilometreyi yalın ayak koşmuştu. İnsanlar, durumu her ne kadar tuhaf karşılasalar da aslında tuhaf olan bir durum yoktu hatta onun için en iyi seçenek buydu. Olimpiyatlar öncesinde yapılan sağlık kontrollerinde Bikila’nın o ana kadar yaptığı çıplak ayaklı antrenmanlardan dolayı ayak tabanlarının nasır bağladığı anlaşılmıştı, hatta birkaç ayakkabı denemesi yapmış fakat sonuç olumsuz olmuştu… Abebe Bikila ayakkabı giydiği an daha yavaş koşuyor, kronomometredeki sonuç tatmin edici olmuyordu. Hatta bu, ayakkabı denetme çabalarının sonu acılı sonuçlanıyor, ayakları su topluyordu… Fakat onu seyredenler her ne kadar garip karşılasalar da bir süre sonra Abebe’nin ufak sırrını çözen diğer atletler, Abebe gibi koşmak istiyor ve yalın ayak koşma denemesi yapıyorlardı.abebe 3

Abebe Bikila, olimpiyatlardan sonra ülkesine döndüğünde bir kahraman gibi karşılandı. Ancak henüz yapacakları bitmemişti. 4 yıl sonrası için hedefini koymuştu: 1964 Tokyo Olimpiyatları… Yıl 1964 olduğunda, Tokyo’da kürsüdeki ilk basamağın ismi yine bellidir; şampiyon Etiyopyalı… Tokyo’dan sonra hız kesmeden yarışlara katılmaya devam eder. Tüm maratonlar için bu kez en hızlı Bikila değildir, fakat en düşük sıralaması beşinciliktir.

Hayatının 13. maratonu ise beklediği gibi sonlanmaz ve maraton sırasında Bikila’nın kaval kemiği kırılır. Yarışı yarıda bırakmak zorunda kalır. İşte, bu noktadan itibaren çıkışta olan hayatı önce duraklayacak sonra da düşüşe geçecektir. Tedavi olmak için Almanya’ya gider, tedavi sürecinden sonra dönüşünü 1968 Meksika Olimpiyatları ile yapar. İşler hiç de istediği gitmez ve o yarışı da yarıda bırakır. Bu katıldığı son maratonu olacaktır…

Meksika olimpiyatlarından 1 yıl sonra 22 Mart 1969’da Etiyopya Kralı’nın kendisine hediye ettiği Volkswagen araba ile yaptığı gezinti sırasında virajı alamayarak şarampole yuvarlanır. 10 saat yuvarlandığı yerde bekler sonrasında bir çoban tarafından bulunur. Sonuç üzücüdür. Omuriliği hasar görmüştür, çıplak ayaklı şampiyon bir daha ne koşabilecek ne de yürüyebilecektir. Bu duruma rağmen mücadeleyi asla bırakmaz. Önce birkaç paralimpik olimpiyatta yer alır sonra 1970’lerde okçuluğa merak sarar. Ancak kazanın görünmeyen etkileri beynini ele geçirmiştir. 25 Ekim 1973’te, 41 yaşında beyin kanaması sonucu hayata veda eder. Cenazesine 6500’e yakın seveni katılır.

Peki, Abebe Bikila’dan bugüne ne mi kaldı? Bir gece, Roma caddelerinde çıplak ayakla koşarken bıraktığı ayak izleri…
abebe 2

Fotoğraflar:

www.gettyimages.com

Leave a Reply