Toplumsal Yozlaşmaya Sert Bir Eleştiri: P U R G E

Güneşli bir sabaha uyandınız, kalkıp rutinlerinizi uyguladınız, bir şeyler atıştırıp işinize gittiniz. Her sabah olduğu gibi kahvenizi alıp, biriken işlerinizi bir an önce halletmek için çalışmaya kaptırdınız kendinizi. O günkü önemli toplantı sonucu önemli bir terfi aldınız ve bu haberi kutlamak için arkadaşlarınızla akşam yemeğine çıkmayı planladınız; fakat o akşam her gün güvenle yürüdüğünüz caddelerde olmayı hiç de istemeyeceğinizi hatırladınız. Takvime işaretlediğiniz o gecenin her yılın en kaotik zamanı olduğunu anımsadığınızda içiniz ürperdi. Evet, o malum gece: Arınma Gecesi!

Purge: Arınma Gecesi serisi ilk olarak konusuyla ilgimi çok çekmişti. Seri, “İnsanların içindeki şiddet, en yabani dürtülerin kısıtlı bir zaman içinde serbest bırakılmasıyla kontrol edilebilir mi?” sorusundan yola çıkarak şekilleniyor. Aslında Purge izleyenleri, insanlığın etik değerleri üzerine derin bir sorgulamayla başbaşa bırakıyor. Sizlerle küçük bir değerlendirme yapmak istiyorum: lütfen şimdi iyi insan tanımınızı düşünün ve aklınızda tanımınıza uygun bir profil oluşturun. İyi olan bu insan hangi özelliklere sahip? Sakin, ılımlı, yardımsever, güleryüzlü, sıcakkanlı belki de cömert… Peki, profilinizdeki bu iyi insanın içinde barındırdığı zıt özellikleri tamamen görmezden gelip iyi şeklinde tanımlamak ne derece doğru?

Yardımsever ve güleryüzlü olan bu insan, içten içe etik değerlere ters düşecek onlarca isteği bastırma eğiliminde olabilir. Taktığı maskeler ahlaki normlarla paralel olmasına rağmen, özünde bu değerleri taşımıyor olabilir. Maskeler denildiğinde aklıma gelen en önemli isim psikoloji alanının tanınmış simalarından Gustav Jung olur. Jung, toplum içinde varolabilmek ve diğer insanlarla iletişim kurabilmek için takılan maskeleri “persona” olarak adlandırır. Persona, eski çağ aktörlerinin tiyatro oyunları sırasında kullandıkları maskelere verilen isimdir. Maskelerimiz özümüzü dış dünyadan korur ve dış kişilik olarak da adlandırabilir.

Bu noktada insanın içindeki iyi ve kötü kavramlarını temsil ettiği düşünülen Ying Yang kavramı akıllarınıza gelmiş olabilir. Bu konuyu da Jung, anima ve animus olarak açıklar. Aslında her dişi içinde bilinçdışı bir eril (animus) ve her eril birey ise bilinçdışı bir dişi (anima) taşır. Hiçbir insan tek bir kimlikle tanımlanamaz ve insanın özünü tamamen tanıması, kendi için bile anlaşılması oldukça zor bir çatışmadır.

Psikoloji açısından yorumlamak istediğim Purge, bana göre insanlığın maskelerini birkaç saatliğine bile olsa rafa kaldırmalarını amaçlayan kurgu bir proje. Bu projenin temel amacı bastırılmış şiddeti kanun gibi üstün güçlerin varlığını askıya alarak serbest bırakmak ve insanların huzur bulmasını sağlamaya çalışmak. Özellikle gelişmemiş toplumlara baktığımızda, bastırılmış içgüdülerin ne denli tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini rahatlıkla gözlemleyebiliriz. İnsanların benliklerini toplumsal baskılar nedeniyle tam olarak ifade edememeleri, kendilerini özgür hissetmemeleri, dışlanma ve reddedilme korkuları gibi birçok sebep onları ölüme kadar sürükleyebiliyor.

Bireysel olarak olumlu yönleri olduğu düşünülebilen Purge, diğer insanların temel haklarına müdahale açısından değerlendirildiğinde oldukça büyük bir sorun teşkil ediyor. Purge, insanların temel yaşama hakkına doğrudan saldıran bir uygulama. Hiçbir kanun ya da ceza olmaksızın, bir nevi hayatınızın değersiz kılındığı bir gecede tamamen savunmasızsınız. Her an tehlike altındasınız ve sığınabileceğiniz kimse yok; çünkü her gün selamlaştığınız komşunuz Purge gecesi azılı bir katile dönüşebilir; her gün evinizi emanet edip işinize gönül rahatlığıyla gittiğiniz yardımcınızın hırsızlığa eğilimi olabilir; belki de iş arkadaşınızın zarar vermekten mutluluk duyan bir sadist olduğunu öğrenebilirsiniz.

Etik yaklaşımların haricinde serinin devam filmlerini izlediğinizde aklınızda psikolojik değerlendirmelerin dışında politik etkenler de dikkatinizi çekecektir. Spoiler vermek istemediğim için çok ayrıntılı bilgi vermeyeceğim; özellikle serinin aslında ilk filmi olan ama geçen haftalarda vizyona giren The First Purge (İlk Arınma Gecesi) arınma fikrinin doğuşunu ve yozlaşmasını oldukça etkileyici bir üslupla anlatıyor. Politik kaygıların insanlıktan öte olduğunu ve üstün gücün nasıl kontrol edilemez bir yıkım oluşturabileceğini anladığınızda dehşete düşeceğiniz filmde, bir an bile gözlerinizi kırpmayacağınızı garanti edebilirim.

The First Purge filmi, iyi ve kötü kavramlarını da oldukça yoğun ve etkili bir tarzda eleştiriyor. Yazımın başında çizdiğiniz iyi insan profilini bir kez de bu filmi izledikten sonra gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum. Filmi izlemeden önce size birkaç soru sormak istiyorum, lütfen bu soruları iyi ve kötü olarak not alın, sonrasında fikirlerinizde bir değişiklik olup olmadığını benimle yorumlarınızda paylaşabilirsiniz:

-Kurguladığı “Arınma Projesi” ile insanlığa olumlu katkıda bulunacağını planlayan bir psikolog

-Halkın içindeki öfkeyi atmalarını sağlayarak ülkenin geleceğini aydınlatacağını düşünen bir politikacı

-Oldukça zor hayat koşulları içinde yaşamaya çalışan ve para kazanmak için kolay yollar tercih eden bir genç

-Yüzlerce insanı zehirlemesine rağmen kendi güçlü etik değerlerine sahip olduğunu düşünen bir gangster

Sonuç olarak Purge, farklı distopik kurgularıyla oldukça ürkütücü bir yapım. Benzer bir projenin gerçek hayata geçtiğini düşünmek bile tüylerinizin diken diken olmasına yetecektir. Zenginlik, fakirlik, cesaret, korku, kaos ve uzlaşma kavramlarının en üst noktalarda sorgulandığı Purge, sizlere bahsettiğim üzere birçok farklı bakış açısından sizleri düşünmenizi sağlayacaktır. Seriye başlamak istiyorsanız öncelikle vizyondaki The First Purge’ü izlemenizi  şiddetle tavsiye ederim. Güvende kalın…

 

Görsel Kaynak

picturelights.club

Hayat ve Hakikat

 

Leave a Reply