YazarBengisu Şimşek

Suspiria de profundis*

*suspiria de profundis(Latince): derinden iç çekişler Öncelikle “Suspiria: Korkunun Merkezine Yolculuk” isimli ilk yazımı okumamış olanlarınızı şöyle alalım: Suspiria: Korkunun Merkezine Yolculuk Bu yazı seyir zevkinizi etkileyebilecek spoilerlar içermektedir, izledikten sonra okumanız tavsiye edilir* Suspiria neydi? Henüz 1977 yılında izleyiciyi şok içerisinde bırakacak, saf korku temelli bir deneyimdi. İtalyan korku sinemasının çoktandır hazırlandığı fakat dünya sinemasının
Devamı

CLIMAX EŞSİZ BİR DENEYİMDİR

“Doğum eşsiz bir fırsattır.” “Ölüm olağanüstü bir deneyimdir” Baş dönmeleri, mide bulantıları ve nefessiz kalmalar. Hepsi upuzun, rahatsız edici deneyimin bir parçası. Salondan çıkanlar, titreyenler ve bitmesi için yalvaranlar…Film bitti ve herkes derin bir nefes aldı. Ben derin bir nefes verdim, sanki bir buçuk saat boyunca nefesimi tutmuşum gibi. Climax nedir? Climax yalnızca ve yalnızca
Devamı

Bir Katili Anlamak: Ben, Olga Hepnarová

Bir Katili Anlamak: Ben, Olga Hepnarová “Yalnız ve yıkılmış bir insanım, toplum tarafından buna itilen bir insan. Kendimi veya başkalarını öldürmek arasında bir seçim yapmalıyım. Ben, düşmanlarımdan intikam almayı seçiyorum. Bilinmeyen bir intiharla bu dünyadan ayrılmak fazlasıyla basit olurdu. Haklı olarak toplumun kendisi bir katilin intiharını umursamazdı. Ve hükmüme karar verdim: Ben, Olga Hepnarová, canavarlığınızın kurbanı
Devamı

Nicolas Winding Refn Sineması 101

Neon sinematografinin revaçta olduğu 21.yüzyıl sinemasında Nicolas Winding Refn kendine epey sağlam bir yer edinmiş durumda. Neonu yalnızca estetik olarak tatmin ediciliğinden ötürü değil, aynı zamanda filmlerinin içeriğini beslediği için kullanan bir yönetmen. Bir miktar yüksek olan egosu, onu “dünyanın en iyi yönetmeni” olmak için doğduğuna inandırmış olsa da sonrasında daha olası bir hedef belirleyerek
Devamı

Gökkuşağının Sineması

Zamanında yaşamamış olsak dahi, her devrimin coşkusuna tanıklık etmek mümkün sinema sayesinde. LGBTI+ Onur Haftası’nı arkamızda bıraktığımız şu günlerde, gökkuşağının sinemaya olan etkilerini göz ardı etmek olmazdı. Neticede yıllardır süregelen bir devrim bu ve aslında hepimizi ilgilendiren türden. Yeri geldiğinde hepimiz savunduk aşkın gücünü. LGBTI+ mücadelesi aşkın her türünün, toplumsal kısıtlamalar dışında var olabileceğini gösteriyor,
Devamı

Deliliğin Ortasından Dünyaya Seslenmek: Daisies

“Dünyadaki her şey kötüye gidiyor!” “Her şey kötüye gidiyorsa, biz de kötüye gidelim o zaman!” Tuhaflık, varoluş ve tüketim toplumu üzerine söylenecek ne kadar çok şey varsa, hepsinin bir film içinde olabilecek an en garip haliyle karşımıza çıkarıldığını düşünelim. Dünya zaten batmışsa mesela, neden delirmeyelim ki? Aklı başında olmak için hiçbir sebep olmadığını anlayan Marie
Devamı

İnsanlıktan Arta Kalamayan: “Grönholm Metodu”

İnsanlığımızı kaybetmeye kaç kala kendimizden geçeriz? Ya da “insanlık” kavramına atfettiklerimiz ne kadar doğrudur, önce bu gözden geçirilmeli belki de. Metropollerin kalabalık dört duvarları arasında ne kadar mümkün, sürekli bahsini geçirdiğimiz o “insani değerlere” tutunabilmek? En derin acılarımızın bile bir deney malzemesi haline getirilebildiği yaşamlarımızda, güçlü olan hayatta kalır ilkesi temeldir aslında. Güçlü olmak, vicdan
Devamı

Suyun Sesi’ne Kulak Vermek

Guillermo del Toro’yu önceki filmlerinde oturtmuş olduğu (Pan’ın Labirenti, Kızıl Tepe) mizacıyla tanıyoruz. Genellikle fantastik unsuları gerçek hayatın içine ustalıkla entegre ediyor ve bunu yaparken her kesimden insana dokunabiliyor. Aslında del Toro’nun bizlere sunduğu; pürüzlerinden arındırılmamış masallar. Bu masalları bize çatışmanın ve karanlığın içinden anlatıyor, mucizelerin en umutsuz yerlerde bile karşımıza çıkabileceğini ispatlıyor. Suyun Sesi,
Devamı

Claude Cahun ile Tanışma

Sanat tarihinin, diğer bir çok “şey”in tarihi gibi erkekler tarafından yazılmış olduğu aşikâr. Neden hep sanat tarihine yön veren akımların önderleri erkek mesela? Bu sorgulama yapılmaya başlandığı anda isimleri hiç anılmayan ama aslında çok büyük işler başarmış kadınlarla tanışmaya başlıyorsunuz. Bu sorgulama, bu nedenle çokça önemli. Sürrealizmi düşününce aklımıza gelen pek çok isim var: Salvador
Devamı

Bastırılmış Cinselliğin Dört Tonu-II

Bastırılmış Cinselliğin Dört Tonu-I’i okumak için tıklayınız. Through a Glass Darkly (Aynanın İçinden), Ingmar Bergman Bergman’ın en önemli eserlerinden birisi olan Through a Glass Darkly ve bastırılmış cinsellik bağlamında söylenebilecek en kapsamlı iki ifade “konuşulmayan” ve “bahsi hiç açılmayan” olacaktır. Cinselliğin bahsi, karakterler arasında asla geçmiyor, bu konu gündelik hayatlarının bir parçası olmuyor. Bastırılmıştık da
Devamı

Bastırılmış Cinselliğin Dört Tonu- I

Görmenin tüm imkanlarını kullanan sinema için bastırılmış cinsellik her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Çünkü cinselliğin de sinemanın da temelinde “görmek” vardır. Bu ortaklığı kullanmayı seven dört farklı yönetmenin filmlerine şöyle bir göz atarak bizleri nasıl beyaz perdeye hapsettiklerini analiz etmeye çalışacağım. Bu yazıda misafirlerimiz Michael Haneke ve Luis Buñuel olacak. The Piano Teacher
Devamı

Korkunun Merkezine Yolculuk: “Suspiria”

Korku; gündeliğin kaçınılmaz gerçeği ve insanlığın en güçlü silahı. Hepimizin içinde bulunan bu silah, kimi zaman bizi iten bir güçken; aslında çoğu zaman aklımıza zincir vurur. Bu silahı etkin kullanabilmek ve bazen de etkisiz hale getirebilmek için korkularımızı tanımamız, onları aklımızın en karanlık köşelerinden çekip çıkarmamız gerekir. Korkuyu yaratma potansiyeline sahip oluşumuzu kabullenmemiz, bu tanışmanın
Devamı