En İlginç Müze Hangisi? Saç, tavuk, tuvalet ve daha fazlası…

Her müzenin altında yatan bir fikir, dünyaya katmak istediği bir görüş ve bir amaç var. Geleneksel müzelerde koleksiyoner ve yaratıcıların ne hedeflediğini anlamak daha kolayken 21.yüzyılda, giderek daha marjinal fikirler ve eserlerle karşımıza çıkıp sınırları zorladıklarına şahit oluyoruz. Bu yazımda sizlerle arkasındaki fikrin ilginç olduğunu düşündüğüm ve ziyaret edildiğinde keyif verdiğine inandığım pek de geleneksel olmayan müzeleri paylaşmak istedim.

Kapadokya Saç Müzesi

https://es.paperblog.com/el-museo-del-pelo-toda-una-atraccion-2037074/

Korku filminden çıkmış gibi de dursa kavuşamayan aşıkların hikayesi aslında bu müze. Bundan neredeyse 40 yıl önce, atölyesine gelen Fransız bir matmazelin ülkesine dönüp ayrılmak durumunda kaldığı aşkı Chez Galip lakaplı çömlek ustasına bir tutam saçını keserek anı olarak bırakmasıyla başlamış her şey. Yıllar içinde bu hikayeyi duyup uğrayan, biraz da Galip Usta’ya yarenlik etmek isteyen herkes saçını bırakmış. Mağarada neredeyse klon bir ordu yaratabilecek kadar insanın geni var! Ayrıca müze, hüzünlü hikayesinin yanı sıra saç tutamını bırakan herkesin oraya yüklediği güzel anlamla ve dileklerle ziyaret eden herkesi hala çok etkilemekte.

http://www.milliyet.com.tr/sac-muzesinin-ilginc-hikayesi-tatil-galeri-1928812/

Endonezya Tavuk Kilisesi

https://www.smithjournal.com.au/blogs/adventure/2772-the-chicken-church-of-indonesia

Açığa kavuşturalım, sanılanın aksine burada tavuğa tapmıyorlar. Hatta öyle ki kilisenin mimarı Daniel Alamsjah bu alanı hiçbir ayrım gözetmeksizin herkes rahatça ibadet edebilsin diye inşa etmiş. Rüyasında gördüğü araziyi satın almak ve bu ilginç (aslında barışın sembolü olan güvercin olsa dahi tavuk olarak anılan) yapıyı inşa etmek yıllarca sürmüş, ve maddi yetersizlikler sonucu 2000 yılında inşaat durmuş. Yağmur ormanının içinde, neredeyse bir hiçliğin ortasında olmasına rağmen, ziyaretçiler ibadet etmeye yıllarca gelmeye devam etmiş ve sonunda çeşitli yardımlarla kilisenin bir kısmı renöve edilip sanat galerisine çevirilmiş. Girişi yalnızca 1 dolar olan bu eser, mimarisi, manzarası, içerisindeki sanat eserleri ve ibadethanesini görmek için mutlaka gidilmesi gereken yerlerden.

https://www.nolm.us/ormanin-ortasinda-tavuk-seklindeki-bu-kilisenin-olayi-ne/

Londra Hayaller Evi

http://www.somethingdifferent.london/the-house-of-dreams/house-of-dreams-7/

Kiminin çöpü kiminin hazinesi olur. Hayaller evi de tam bu felsefeyle işe başlayan Stephen Wright’ın Londra’daki sergisinin ismi. Deneyimlerinden yola çıkarak sürrealist bir biçimde kendini evini dekore ederek ifade eden sanatçı, gezerken detaylarda kaybolacağınız, hem kendinizi keşfedip hem de basit nesnelerin ifade edebileceği anlamları sorgularken görsel bir şölenle de karşılaşacağınız bir sergi yaratmış.

https://www.timeout.com/london/things-to-do/quirky-and-unusual-things-to-do-in-london

Delhi Sulabh Tuvalet Müzesi

http://www.sulabhtoiletmuseum.org/about-us/introduction-to-museum/

Yoo, doğru okudunuz. Tuvalet müzesi uydurma değil, gerçekten var. Sosyolojist Dr. Bindeshwar Pathak tarafından kurulan müze, milattan önce 2500’deki ilkel tuvaletlerden günümüzdeki ısıtmalı, otomatik, akıllı tuvaletlere kadar çeşitli varyasyonlarıyla tuvaletlerin evrimini gösteriyor. Merak etmeyin; müzede sergilenen tuvaletlerin haricinde komik hikayeler, animasyonlar ve tuvaletlere adanmış şiirler de bulunmakta, yani onca yolu sadece tuvalet görmeye gitmiyorsunuz. Not: eğer tuvaletlere ilgiliyseniz Teksas, Amerika’da Barney Smith’in Tuvalet Kapağı Müzesi de görmeye değilir yerlerden…

https://theculturetrip.com/asia/india/articles/delhis-toilet-museum-highlights-indias-sanitation-problem/

Las Vegas Neon Müzesi

https://www.visitlasvegas.com/experience/post/neon-glow/

Canlı gece hayatı, ve bu hayata ışık tutan neon tabelalarıyla bilinen Las Vegas’da kabul edilemeyecek şeyler listesinin en başında parlaklığı azalmış neon tabelalar geliyor. Bu sebeple, ilk başlarda bir neon tabela mezarlığı olan Neon Müzesi, zamanla özellikle fotoğraflarda çok güzel görünmesi sebebiyle ilgi toplamış ve hem gece hem de gündüz ziyaretlerine farklı tatlar katarak bir panayır alanına dönmüştür.