Wolfgang Amadeus Mozart, muhtemelen bu ismi duyar duymaz aklınıza en meşhur eserlerinden Türk Marşı’nı ve Lacrimosa’yı getirdiniz bile. Klasik müziğin en önemli ve üretken isimlerinden olan Mozart, ölümünden 229 yıl sonra bile eserlerinin kalitesi ve popülaritesinden ödün vermezken pek azımız meslektaşı Antonio Salieri’nin kim olduğunu biliyoruz.
Salieri de Mozart ile aynı dönemde yaşamış, Avusturya İmparatoru II. Joseph’in dikkatini çekerek imparatorluk capellasının başına getirilmiş, Franz Liszt, Schubert ve Beethoven gibi klasik müziğin duayen isimlerine öğretmenlik yapmış, kendi döneminde en iyi besteci ve müzisyen olarak görülen biriymiş. Fakat Salieri sahip olduğu tüm bu prestiji emeklerine borçluyken Mozart’ın ünü yetenekleri sayesinde yayılmış.
Mozart üç yaşında piyano çalmaya, beş yaşında kendi bestelerini yapmaya başlamış. Konserleri sırasında onu dinlemeye gelen ünlü düşünürler Voltaire ve Goethe’den övgüler almış, Henüz on dört yaşındayken büyük ustalara verilen “Altın Mahmuz” nişanı ve şövalyelik ünvanına layık görülmüş.
Söylenilene göre; Mozart hayli erken yaşta yetenekleri sayesinde ismini duyurmuşken bulunduğu konuma gelebilmek için çok çaba sarf etmiş Salieri, insani içgüdülerine yenik düşerek Mozart’ın yeteneklerini kıskanmaya başlamış, kendini hep onunla kıyaslayıp her seferinde yetersiz hissetmiş. Hatta ölüm sebebi belli olmayan Mozart’ı, Salieri’nin zehirleyerek öldürdüğü de söylentiler arasında.
Hikayenin devamında ise Salieri, kendini yetersiz hissettiği için müzik yapmayı bırakmış, başarısız bir intihar girişiminde bulunduktan sonra akıl hastanesine yatırılmış. Hastalık derecesine ulaşan bu kıskançlığı da günümüzde Salieri Kompleksi adı verilen sendromun isimlendirilmesine öncü olmuş.
Fakat bu söylentilerin ne kadarı doğru?
Kaynaklara göre ikili aynı dönemde yaşamış ve aralarında gerçekten de bir çekişme varmış. 1781 yılında, Mozart babasına yazdığı bir mektupta, Salieri’nin yönlendirdiği İtalyanlar tarafından operalarını sergilemesinin önüne sürekli hukuki engeller koyulduğunu söylemiş, “Salieri’nin oyunları”na geldiğinden bahsetmiş. Avusturyalı soylular arasında yer edinememesini de Salieri’nin komplolarına bağlamış. Başka bir mektubunda ise; “İmparatorun gözünde Salieri’den başkasının yeri yok.” diyerek Salieri’nin saraydaki konumunun kendisinden daha iyi olduğunu belirtmiş. Fakat bu mektuplar dışında Salieri’nin Mozart’a düşman olduğunu ortaya koyan başka bir kaynak bulunmamakta. Hatta ikilinin yakın çevrelerinin söylediğine göre, ikisinin birbirlerinin çalışmalarına yardım ettikleri bile olmuş.
Peki tüm bu komplo teorilerinin kaynağı nedir?
Bilinene göre Rus yazar Puşkin, Mozart’ın hayatını anlattığı bir oyununda, oyunu dramatize etmek için Salieri’yi daha şeytani ve abartılı özelliklerle tasvir ediyor. Daha sonrasında Rimskiy-Korsakov aynı oyunu opera olarak sahneliyor. Böylelikle Salieri, seyircilerin gözünde hastalıklı ve haset müzisyen olarak yer ediniyor. Anlayacağınız, seyirciyi etkilemek için dramatize edilen bir karakter, bir süre sonra gerçek kimliğiyle tanınamayacak hale getiriliyor.
Salieri ve Mozart arasındaki gerilim söylentileri günümüzde hala netliğe kavuşturulamamış olsa da popüler kültürdeki yansımalarını görebiliyoruz. 1984 yapımı, 8 dalda Oscar ödülü alan Amadeus adlı film, Mozart ve Salieri arasındaki ilişkiyi derinlemesine işliyor. Kült komedi dizisi The Simpsons ise aynı şekilde ikilinin ilişkisine atıfta buldukları bir bölüm yayınlıyor. Eğer konu ilginizi çektiyse Amadeus’u izleyebilirsiniz. Vaktiniz daha az ise The Simpsons bölümünden bir kısma aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=LsMN8hiPmDs
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Antonio_Salieri
https://tr.wikipedia.org/wiki/Wolfgang_Amadeus_Mozart
https://www.classicfm.com/composers/mozart/guides/did-salieri-murder-mozart-mythbuster/
https://www.smithsonianmag.com/smart-news/A-German-Composer-uncovered-collaboration-between-mozart-and-salieri-180958154/