Modern insanın köleliği nerede başlar? İnsan alım satımının her türlü illegal olduğu günümüz dünyasında insanoğlunun bir bedene sahip olma, başka deyişle bir ‘şey’e sahip olma dürtüsünü yenebildiğini tam olarak söyleyebilmek mümkün müdür? Yeniliğin ve yapaylığın her türlüsü, hayatımızın birçok yönünü sınırsız ve belirsizleştirirken tüm bu olan biteni insanlığın hayrı olarak nitelendirebilir miyiz? Tek bir türün egemenliği elinde tutup kontrolünü kaybetmeye başladığı anda diğer her şeyi kendisine bir tehdit olarak algılaması da asıl sorgulanması gereken yer değil midir? 2015 yılının Mayıs’ında başlayıp yapay zekâ konusu üzerinde şekillenen dizi Humans, geçtiğimiz ağustos ayında da sezon finalini yaptı. Dizinin kadrosunda ise Gemma Chans, Katherine Parkinson, Lucy Carless ve Colin Morgan gibi isimler yer alıyor. Humans, dram-gerilim-bilim kurgu türünde olup; senaryosu ise 2012 yılında başlayan, ilk iki sezonu yayınlandıktan sonra ise bütçe sıkıntıları yüzünden yayınına ara verilen İsviçre yapımı Real Humans adlı diziden ilham alınarak yazılmış.
İlk sezonunu sekiz bölümün oluşturduğu dizimizin ilk bölümünde teknolojinin yol açabileceği olumsuz durumlardan kendini korumak adına popüler olana yüz çevirip kendisine sınırlar koyan bir aileyle karşılaşıyoruz. Üç çocuklu bu ailenin babası dizinin ilk sahnesinde yardıma ne kadar muhtaç olduğunu yalvarır bir şekilde bize gösteriyor. Kuralları belirleyen annenin yanlarında olmayışı da evde günlük işleri yapıp çocuklarla ilgilenecek güvenilir bir robot alma sürecini hızlandırır ve ailemiz de eninde sonunda teknolojinin sunduğu mükemmelliğe daha fazla direnemez. Bu mükemmellik synth adını alıp fiziksel olarak tam kapasitede insan özellikleri göstererek, her köşede yavaş yavaş beşer olanın yerini almaya başlamış, böylelikle yeni bir türü doğurmuş, gerçek ve gerçek olmayan arasında çatışmaların başlamasına da sebep olmuştur.
Bilim kurgu türünün vazgeçilmezi olan yapay zeka kuramının tepe noktasındaki tüm özellikleriyle laboratuvar ortamında tam bir insan oluşturma düşüncesi, Humans’ın da çıkış noktası. Kendi bilinci olan bir grup robot, bu düşüncenin gerçekleştirildiği kısmı oluşturuyor ve bundan sonrasında insan hakları, etik gibi alanlarda vicdani sorgulamalar gerektiren yeni başlıklar açılmasını sağlıyor.
Bu yeni varlıkların kendi bilincine sahip olduğu halde biyolojik olmadığı için, bir varlığın ötekileştirilip hiçe sayılarak doyumsuzluğun sınırlarını zorlamaya çalıştırılması insanoğlunu vahşiliğinin bir diğer boyutu. Öncesinde ruhsuzluğu öne sürülerek herhangi bir elektronik eşyadan farklı haklara sahip olmayan robotların yeterli tatminlik hissini vermemesi sonucu düşünebilen ama sahibinin istedikleri doğrultusunda düşünebilen, hissedebilen ama sahibinin istediği ölçüde hisseden yeni bir sürümün piyasaya sürülmesi ise köleliğin korkunçluğundan bir şey kaybetmeyerek şekil değiştirmesi. Mekanik bedenlere hapsedilen zihinlerin kendi türleri için yeni bir dünya düzeni oluşturmak için hazırlanmaya başlaması da şaşırmamamız gereken bir sonuç.
İnsaniyetin bir durum değil bir nitelik olduğunu vurgulayan Humans, ikinci sezonu için onayını almış ve 2016 yılında kesin olmayan bir tarihte yeni sezonuna başlayacağını bildirmiş. Konusu ve oyunculuklarıyla oldukça başarılı olan dizinin yeni sezonunda çizgisini genişleterek yeni bir dünyaya doğru adım atacağı izlenimini sezon finalinde veriyor. Bu dünyanın bir ütopya mı yoksa distopya mı olduğuysa, sentetikliği belli bir ölçüde tartışılması gereken biz insanların insiyatifinde.