Yeni Bir Yaşam Formu: “XENOBOT”

Robot ve robotik kavramlarını düşündüğümüzde insanlara pek de uzak olmayan artık hayatımızın içine gittikçe adapte olmuş olgular olduğunu rahatça söyleyebiliriz. Fakat Xenobot adı verilen yapı insanlık tarihinde görülmeyen robotlardan farklı olarak canlı hücrelerden oluşan ve yapay zeka tarafından kodlanan yepyeni bir yaşam formu. Yani daha açık söylemek gerekirse bu yapı tam anlamıyla bir canlı robot.

Genetik mühendisliği uzun zamandır çeşitli yöntemlerle DNA, hücre ve çeşitli organizmaları birleştirmeyi deniyor. Fakat bu sefer farklı olarak bir hücreyi çoğaltmak yerine hayvandan alınan iki farklı hücreyi birleştirip hücresi alınan hayvandan farklı amaçlara hizmet eden yeni bir organizma oluşturdu. 2019 yılında farklı uzmanlıklardaki çeşitli bilim insanları bir araya gelerek kurbağaya ait kalp ve deri hücresini birleştirerek işe başladılar. Binlerce kalp ve deri hücresini kendi uğraşlarıyla birleştirerek yeni bir organizma keşfettiler. Bu organizma bulundurduğu kalp kası hücresi sebebiyle kasılıp gevşeyebiliyor ve deri hücresi sayesindeyse çevresiyle iletişim halinde olabiliyordu. Bu ilk aşama olan organizma Xenobot 1.0 olarak isimlendirildi. Bu aşama ufuk açıcıydı ve bundan sonraki diğer aşamalar için öncü görevi gördü.

Bu keşif oldukça heyecan verici olmasına rağmen yine de tam istenileni vermiyordu. Çünkü organizmanın üretim ve yaratılış süreci oldukça uzun ve zahmetliydi. Aynı zamanda doğada varoluş düşünüldüğünde bu varoluş dışarıdan bir mekanizmanın parçaları birleştirmesiyle değil direkt döngünün bir parçası olarak birleşiyordu. Bu sebeple 2021 yılında bilim insanları bu seferde kurbağaların kök hücrelerini kullanarak yeni bir organizma oluşturdular. Bu durum Xenobot 2.0′ın doğumu olarak tanımlanabilir. Elde edilen bu hücre öbekleri herhangi bir kas hücresine ihtiyaç duymadan hareket edebiliyorlardı. Dış yüzeyde kalan deri hücreleri cilia adı verilen kılı andıran yapılara dönüşerek hareket yeteneği kazandılar. Hatta bu yeni organizmanın kendi kendi yenileme gibi özellikleri de vardı. İnsanlık tarihinde daha önce hiç görülmemiş olan bu yeni organizma yaşayan normal bir varlık gibi bütün ve koordineli bir şekilde çalışmaya başlamıştı.

Bu noktada her şeyiyle bir bütün olarak çalışabilen bu organizmanın bir eksiği vardı o da üreme yeteneği. Bu durumda işin içine yapay zeka ve evrimsel robotik kavramları dahil oldu. Eğer evrimleşme sürecini hızlandırırsak organizmanın nasıl değişeceğini görebilirdik. Saniyede 1.000.000.000 adet işlemi aynı anda yapan süperbilgisayarlar sayesinde bu evrim süreci hızlandırıldı ve bu süreç haftalar hatta günlere indirgendi. Aynı zamanda bu bilgisayarlar aracılığı ile kullanılan yapay zeka sayesinde farklı parametreler tanımlanarak farklı özelliklerdeki Xenobot’lar üretilmek amaçlandı. Aynı zamanda yapay zeka sayesinde belirlenen parametreler göz önünde bulundurularak optimize bir canlı örneği oluşturuldu. Pac-man’e benzeyen bu canlıyla birlike Xenobot 3.0 ortaya çıkmış oldu. Bu hücreler birbirleriyle bir araya gelerek yeni Xeno bebekler de üretebiliyorlar.

Şimdi durup düşündüğümüzde var olan yeni bir organizmanın dünyayı nasıl etkileyeceğini varsaymak zor. Aynı zamanda bu organizmanın bizler gibi acı çekip çekmediğini hisleri olup olmadığını da henüz bilemiyoruz. Bunlarla birlikte yeni etik konularının da ortaya çıkması muhtemel. Dünya ve insanlık buna hazır mı emin değilim çünkü daha insan ve hayvan haklarını ve etik değerlerini tam olarak sindirememişken yeni bir canlının var olması başlı başına etik açısından sorunlu gözüküyor. Şimdilik etkileri iyi görünen bu durumun gelecekte ne gibi yeni şeylere gebe olabileceğini biraz heyecan biraz da korkuyla bekliyorum.

Kaynakça:

Leave a Reply