1990’ların Ünlü Gen Deneyi: Mor Petunyalar

Mor petunya deneyi, genetik mühendisliği henüz daha çok yeni bir araştırma alanıyken, 1990 yılında yapılmış bir deneydir. Dr. Richard Jorgensen tarafından yürütülen bu deney gen baskılanmasının da ilk ve en önemli gözlemlerinden birini oluşturuyor aslında. Günümüzde ise gen ve RNA baskılanması önemli bir araştırma konusu haline gelmiş durumda ve bu konu ile ilgili yayınlanan makale sayısı 9000’in üzerindedir.

Mor petunya deneyinde amaç normal petunyalardan “daha mor” renkli çiçeklere sahip bir petunya ortaya çıkarmaktı. Dr. Jorgensen ve ekibi petunyalara mor rengini veren pigmentleri hangi genin kontrol ettiğini biliyordu. Ayrıca ekibin DNA transfeksiyonuna (genetik materyalin izole edilerek hedef hücre içine aktarımı) uygun bir bitki seçmesi gerekiyordu ve petunyalar istenilen tüm özellikleri taşıyordu. Araştırmacılar bitkideki mor renk geninin artması durumunda çiçeklerin renginin morun daha koyu tonlarına sahip olacağını öngördü. Deneyin gidişatı ise beklenilen gibi olmadı. Mor renk geni arttırıldığında bitki tüm pigmentlerden arınmış beyaz çiçekler vermeye başladı.

Elde edilen sonuçtan sonra araştırmacılar kullanılan genin doğru olup olmadığını araştırdı. Kullandıkları genin doğru olduğu teyit ettikten sonra deneyin amacı tamamen değiştirildi ve renk değişiminin nedeni araştırılmaya başladı. Dr. Jorgensen makalesinde bu olguya karşılıklı sönümleme (cosuppression) adını verdi ve bu olgunun nedeninin iki grup renk pigmenti geninin birbirinin çalışmasını engellemesi olduğunu düşündüklerini söyledi. İlk başta bu durumun sadece petunyalara özgü olduğu varsayılsa da yapılan araştırmalar sonunda petunyaların dışında farklı bitkiler ve maya mantarları üzerinde yapılan deneylerde de benzer sonuçlar elde edildi.

1990’larda yapılan bir diğer deneyde ise benzer bir yöntem hayvan hücrelerinde denendi. Bu sefer DNA transfeksiyonu yerine RNA kullanıldı. İstenilen sonuç bu deneyde de elde edilmemişti. Bu durumun nedeni birkaç yıl boyunca büyük merak konusu oldu. Araştırmacı Dr. Andrew Fire ise deneyin başarısız olmasının nedenini araştırmak istedi. Çalışmaları sonucunda hem izole edilen genin hem de aktarımın yapıldığı hücredeki genin çalışmayı durdurduğunu fark etti. Kendi gözlemlerinin petunya deneyine benzediğini fark etti. Hayvan hücrelerinde görülen bu olguya ise baskılanma (silencing) adını verdi. Bu olayı ve nedenini açıklamak için Dr. Craig Mello ile yaptığı araştırmalar da ikiliye 2006 yılında Nobel ödülü kazandırdı.

Kaynakça:

https://www.genengnews.com/insights/plucking-rnai-from-the-gene-silencing-nettle/

https://www.independent.co.uk/news/science/how-an-experiment-to-change-the-colour-of-a-petunia-led-to-a-breakthrough-in-the-treatment-of-cancer-and-aids-5547175.html

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2409047/

https://unsplash.com/photos/purple-flower-in-macro-shot-IGO9enMEvpw?utm_content=creditShareLink&utm_medium=referral&utm_source=unsplash

https://unsplash.com/photos/purple-flower-in-macro-shot-IGO9enMEvpw

Leave a Reply