Gazete Bilkent olarak 30 Ocak Perşembe günü Eski LDP Genel Başkanı Cem Toker ve LDP İstanbul İl Başkanı Merve Karataş’ı okulumuzda ağırladık ve bir söyleşi gerçekleştirdik. Toker ve Karataş söyleşimizde liberalizm, liberteryenizm ve güncel siyaset üzerine fikirlerini Bilkent öğrencileriyle paylaştı.

Cem Toker ve Merve Karataş Kimdir?
1957 yılında İstanbul’da doğan Cem Toker, Arizona Eyalet Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nde lisans öğretimini tamamladı. Yaklaşık 30 sene Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Toker, finans sektöründe çalıştı ve orada uluslarası danışmanlık-rehberlik hizmeti veren bir şirket kurdu. 1996 yılında Besim Tibuk’un kuruculuğunu üstlendiği Liberal Demokrat Parti’ye (LDP) katıldı. LDP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyeliği, İstanbul İl Başkanlığı, Genel Sekreter Yardımcılığı ve Genel Sekreterlik görevlerinde bulunduktan sonra 20 Haziran 2005 tarihinde Genel Başkanlığa seçildi. 2017 yılında görevini Gültekin Tırpancı’ya devreden Toker, hala televizyon kanallarında ve sosyal medyada siyaset üzerine yorumlar yapmaktadır.

1992 yılında Çanakkale’de doğan Merve Karataş ise, bilgisayar mühendisliği eğitimini yarıda bırakarak Medical University of Sofia’da tıp fakültesini bitirdi. Kariyerine Almanya’da başlayan Karataş, daha sonra Türkiye’ye dönüp sağlık turizmi alanında çalıştı. Liberteryen bir STK olan Biz Özgürüz’ün yönetim kadrosunda görev aldı. 2024 yılında Liberal Demokrat Parti (LDP) üyesi olan Merve Karataş, 2024 yerel seçimlerinde LDP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı oldu. 2024 Nisan ayından itibaren LDP İstanbul İl Başkanlığı görevini sürdürmekte. Merve Karataş bugünlerde, X (Twitter) ve Youtube gibi sosyal medya platformlarında aktif bir şekilde siyasi içerikler üretmektedir.
Liberalizm Nedir?
Cem Toker söyleşide liberalizmi “İnsanlara doğuştan sahip oldukları özgürlükleri ver ve onları da hukuk devletiyle koru.” sözleriyle özetlemiştir. Aynı zamanda, Besim Tibuk’un “Biz devleti yönetmeye talibiz, insanların kalbini ve beynini değil.” sloganından bahsederek, liberalizmin bireysel özgürlüklere verdiği önemi vurgulamıştır. Toker, insanlığı ileriye götüren unsurun aykırı düşünceler olduğunu ifade etmiş ve gerçek ifade özgürlüğünün, yalnızca popüler fikirlerin değil, aykırı görüşlerin de korunmasıyla sağlanabileceğini dile getirmiştir. Ona göre, modern dünyadaki icatlar ve büyük dönüşümler, bu aykırı fikirler sayesinde mümkün olmuştur. Söyleşi sırasında verdiği bir diğer önemli mesaj ise, ifade özgürlüğünün övgüyü ve pozitif yorumları kapsadığı gibi yergiyi ve eleştirileri de kapsadığıdır. “Cem Toker’i alkışlamak da, Cem Toker’i yuhalamak da ifade özgürlüğüdür ve korunmalıdır.” sözleriyle liberalizmin temel taşlarından birinin ifade özgürlüğü olduğuna dikkat çekmiştir.
“Herkesin evrensel hukuk çerçevesinde istediği yaşam tarzını yaşamasına izin veren ve bunu adaletle koruyan sistemdir liberalizm. Liberalizmi benimsemiş, bu özgürlüğü verebilmiş ülkeler şuan uzaydan bize el sallamaktadırlar.”
-Cem Toker
Liberteryenizm Nedir?
Merve Karataş’ın da sözleriyle liberteryenizm, sol kesimden çıkmış sonra da liberalizm kelimesinin sosyal demokratlar tarafından kullanımıyla devleti her yönüyle küçültmek isteyen klasik liberaller kendilerine liberteryen demeye başladılar. Karataş, liberteryen olmak için anarko-kapitalist (devletsiz piyasa anarşizmi) olmak zorunda olduğuna yönelik algının doğru olmadığını, aslında küçültülse de devletin yine de varlığının gerekliliğini savunan minarşistlerin de liberteryen olduğunu belirtti.
“Liberteryenizm genel olarak hem idari hem sosyal olarak devletin yetkilerini azaltmak istemektedir”
-Merve Karataş
Liberalizm ve Liberteryenizm Ülkemizde Neden Tutmadı
Bu fikirlerin ülkemizde diğer ülkelere nazaran daha az alıcı bulması ve temsiliyet kazanmasının sebebi Merve Hanıma göre büyük oranda tarihsel. Osmanlı iktisadi sisteminin yapısından kaynaklı bugüne kadar etki etmiş devlet baba kültürü, toplumu bu değerleri benimsemekte zorluyor. Cem Bey ise bunun sadece sebeplerden bir tanesi olduğunu düşünüyor. Cem Beye göre asıl ana neden yoğun din hakimiyetinden dolayı bireycilik kültürünün yeşerememesi. Katolik, Ortodoks ve Sünni geleneklerin, bireycilikten daha çok kolektivist fikirlere yol açtığını, dinin ağırlıklı yaşandığı yerlerde şahsiyet olabilme durumunun azlığını dile getirdi.
Liberal Değerleri Nasıl Benimsediniz?
Söyleşide Cem Toker, liberal değerleri benimsemesinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşamasının önemli bir etkisi olduğuna değindi. Daha öncesinde de liberalizme ilgisi olduğunu ve kötünün iyisi olarak Ecevit ve Türkeş yerine Demirelci olduğunu anlattı. Fakat Amerika’ya gittiğinde bu süreç daha büyük bir ivme kazanmış. Toker bu ivmeyi okuyarak değil de yaşayarak sürdürdüğünü, Amerika’da yaşayıp liberalizmi birinci elden deneyimlediğinden bahsetti. Bu olayı ise şöyle ifade etti “Liberalizmi okumanıza gerek yok, orada yaşayarak öğreniyorsunuz. Şirket kurdum, ehliyet aldım ve bunların hepsinin süreci çok kısa ve kolaydı. Hantal devletin müdahalesi azalınca işler çok rahatlıyor. Ronald Reagan dönemini gördüm. Bunların hepsini alt alta koyunca liberalizmin adını bilmeden liberal oldum.”
Cem Toker Neden Ülkesine Döndü ve Siyasete Atıldı?
Cem Toker bu soruya “Lanet olsun siyasete atıldığıma!” diyerek cevap vermeye başladı. Siyasete atıldığından da ülkeye döndüğünden de fazlasıyla memnuniyetsizdi. Cem Toker, Türkiye’ye tatile geldiğinde televizyon izlerken Besim Tibuk’a denk geldiğini ve bu denk gelişin ertesi günü soluğu LDP İl Başkanlığı’nda aldığından bahsetti. Tibuk’un, bürokrasi, yüksek vergiler ve memur yoğunluğundan veryansın edişi o dönem fazlasıyla Toker’in ilgisini çekmişti. Daha önce hali hazırda siyasetle ilgilenen ve Amerika’da Arizona senatörünün kampanyasında gönüllü çalışmış Cem Toker için LDP heyecan verici yeni bir deneyimdi. Bu süreç ile beraber siyasete atılmış ve ülkesine dönmüştü. Fakat bu dönemleri sonrasında bizlere siyaset yaptığım için çok pişmanım sözleriyle anlattı.
Merve Karataş’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçim Sonuçları
2024 yerel seçimlerinde İstanbul Belediye Başkanı adayı olan Merve Karataş , seçime zaten başarı elde edemeyeceğini bilerek girdiğini ifade etti. Bu başarısızlığı ise aslında bütün küçük partilerin yaşadığı zorluklar ile ilişkilendirdi. İmkanların yetersiz olması, LDP’nin logosunun seçim pusulasında olmaması bundan dolayı görünürlüğünün az olması ve çok fazla bağımsız adayın olması gibi çeşitli problemlerin seçim sonuçlarına büyük negatif etkisi olduğundan bahsetti. Yine de Merve Karataş bağımsız adaylar arasında Taylan Yıldız’dan sonra en fazla oy alan aday olmuştu. Karataş’ın diğer bir yakındığı konu ise, Türkiye’nin iki kutuba ayrılarak CHP-AKP ikileminden çıkamayıp alternatiflere yönelmemesiydi. İktidar ve ana muhalefet partisi dışındaki küçük partilerin seslerini duyurabilmesinin demokrasi adına önemine de değindi Merve Karataş.
Amerika ve Arjantin Hakkındaki Düşünceleri
Merve Karataş, Arjantin’i konuşmak için çok erken olduğunu, memurların işten çıkarılması sonucu işsizlik oranlarının arttığından bahsetti. Ama bu artışın özel sektördeki işlerin artmasıyla subvanse edileceğini de düşünüyor. Javier Milei’in liberteryenizm projeleri Arjantin’de başarılı olursa diğer ülkelere de sıçrayabileceğini düşünen Merve Karataş, Trump yönetimini örnek göstererek hali hazırda Amerika’ya da sıçramış bulunmakta olduğunu ifade etti.
Trump hükümetinin gümrük tarifelerini yükseltme politikasını doğru bulmayan Karataş, bunun karşılığında Trump’ın liberteryenlerin talep ettiği bir çok şeyi yaptığını da söyledi. Geçtiğimiz günlerde kamu vergilerini düşüren Donald Trump, Javier Milei’den örnek aldığı politikalarla Hükümet Verimliliği Bakanlığını (DOGE) kurmuştu. Liberteryenlerin çokça talep ettiği Silk Road’un kurucusu Ross Ulbrich’in serbest bırakılmasını sağlayan Donald Trump, Merve Karataş’a göre liberteryenlerin bir çok talebine olumlu yanıt vererek liberteryen perspektiften iyi icraatler yapmıştı. İfade özgürlüğü konusunda hassas olduğunu belirten Merve Karataş, bu konuda da Donald Trump hükümetinden umutlu.
Peki ya Türkiye?
Cem Toker, Türkiye’nin işinin çok zor olduğunu ve Arjantin-Amerika gibi gerçek yapısal reformların yapılmadığını şu sözlerle anlattı: “Türkiye’ye nazaran Trump ve Milei ekonomiyi kurallarına göre oynuyor. Trump, gümrük vergilerine zam yapıp bundan arttırdığı parayla gelir vergisini kaldırmayı hedefliyor. Yapısal reform Milei ve Trump gibi yapılır, Mehmet Şimşek gibi değil. Türkiye’de özelleştirmeden kazanılan paralar ve yapılan tasarruftan kazanılan paralar vatandaşa indirilmiyor. Vergi indirimi yapılacağına vergi zammı yapılarak devlet büyütüldükçe büyütülüyor.”
Türkiye’nin sürekli bütçe açığı vermesinden yakınan Toker, bütçe açığını çözmeye çalışırken her şekilde bütün çözümlerin vatandaşın cebine dokunduğunu ifade etti. Cem Toker, Türkiye’den hiç umudu olmadığını ve ülkemizde özgürlükçü liberal fikirlerin uzun bir süre yeşermeyeceğini dile getirerek sözlerini bitirdi.
“Duyacağınız en büyük vatan hainliği, bütçemiz şu kadar açık verdi demektir.”
-Cem Toker
SONUÇ
Cem Toker ve Merve Karataş ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi, liberalizm ve liberteryenizm kavramlarını derinlemesine ele alarak, bu ideolojilerin Türkiye’de neden yeterince karşılık bulamadığını anlamamıza yardımcı oldu. Konuklarımız, bireysel özgürlüklerin önemi, devletin ekonomideki rolü, yapısal reformların eksikliği ve küçük partilerin siyasi sistemde karşılaştıkları engeller gibi konuları değerlendirirken, aynı zamanda kendi siyasi tecrübelerini de paylaştılar. Türkiye, Amerika ve Arjantin siyaseti üzerine yapılan karşılaştırmalarda, Trump ve Milei gibi liderlerin ekonomi politikalarına değinerek, dünyadaki farklı uygulamaların etkilerini tartıştılar. Cem Toker, Türkiye’de özgürlükçü fikirlerin uzun vadede yeşermeyeceğini düşünürken, Merve Karataş ise liberteryenizmin küçük devlet anlayışı ve bireysel haklara dayalı politikalarının, ülkemizde tarihsel ve kültürel sebeplerle daha az benimsendiğini vurguladı. Söyleşi, liberal-liberteryen düşüncenin farklı boyutlarını anlamamıza katkı sağlarken, konuklarımızın deneyimleri ve perspektifleri, siyasete dair ufuk açıcı bir bakış sundu.
