BLACK SWAN VE WHIPLASH FİLMLERİNE ORTAK BİR NOKTADAN BAKALIM: ATELOPHOBIA (FEAR OF IMPERFECTION)

“Sözlükte ‘aferin’den daha zararlı bir sözcük yoktur”

                                                                      Whiplash (2014)

Şüphesiz ki Black Swan ve Whiplash filmleri için de modern Amerikan sinemasının iki büyük başyapıtı ve şimdiden kült olarak anılan iki film desek abartmış olmayacağızdır. Bu iki filmde bize perde arkasındaki pek çoğu insanın göremeyeceği şeyleri sunar. Her iki film de düşük bütçeyle çekilmiş olup diyaloğa verilen özen ve mükemmel oyunculuklarla Oscar’a sahip olmuş filmlerdir. Ancak en önemlisi, her iki filmde genel anlamda sahnede performans sergileyen bir sanatçının öyküsünü ele alır. İki filmde de ele alınan sanatçı karakteri potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirip mükemmele ulaşmak ister. İki filmde de mükemmel olmayandan mükemmel olana doğru giden sanatçı atelophobia’nın en uç hallerini deneyimler. 

İki filmin de başlangıç sahnelerinde sırayla işine odaklanan iki sanatçı verilir.

Black Swan filminde, baş karakterimi Nina (Natalie Portman), kariyerinde çok yüksek noktalara ulaşamamış ve emekli olmuş ortalama bir balerinin kızıdır ve kendisi de annesiyle aynı kaderi paylaşmaktadır

Whiplash filmimizdeki baş karakterimiz Andrew (Miles Teller) ise orta dereceli bir lisede öğretmenlik yapan başarısız bir yazarın oğludur.

Bu durumda Andrew ve Nina için, ebeveynleri, sıradanlığın ve hor görülmenin temsilcileri konumundadır. 

KIRILMA NOKTASI:

Pekâlâ şimdi hikâye için karakterlerimizin arka planını kurduk. Tahmin edersiniz ki Nina ve Andrew ebeveynleri gibi olmak istememekte ve yaptıkları işte en iyi konumlara gelmek istemektedirler. Pekâlâ bu durumda hikâye akışını değiştirmemiz gereken bir olaya ihtiyacımız var. Hikayemize yeni ve olayların gidişatını değiştirme potansiyeli olan bir karakter ekleyeceğiz: Master! Hikayelerimize giren bu karakter bu şekilde anılmasa da ben onları bu yazıda bu şekilde anacağım.

MASTERLAR: FLETCHER VE LEROY

Masterların filmde bize sunuluşu kayıtsız bir gücü ve iradeyi temsil etmektedir. Andrew ve Nina’nın kendi masterlarıyla tanışması ikisinin de hikayesindeki kırılma noktasını meydana getirecektir. Masterlar karakterlerimizin gerçek potansiyelini görür ve onlara meydan okuyarak içlerindeki cevheri çıkartmaya çalışırlar. Bu da bize filmdeki dramatik ikilemi verir: Andrew kendini daha hızlı çalmaya zorlayabilecek ve tamamen kendini verebilecek mi? Nina hassaslığı ve çocuksuluğu bırakıp siyah kuğu olabilecek mi? 

DEĞİŞİMİN BAŞLAMASI: KENDİNDEN ÖDÜN VE ZARAR VERMEK

Karakterlerimiz amaçlarına olan tutku ve masterları tarafından yüklenen korkuyla sıkı çalışmaktadır. Ancak bu yeterli değildir. Kahramanların karşısına sorun üstüne sorun çıkar ve ne yapsalar masterlarını tatmin edemezler. Bu durumda da kendilerinde bir şeyleri değiştirmedikçe bu sorunları çözemeyeceklerini anlarlar. Bu noktada Nina ve Andrew kendilerinden ödün vermeye başlarlar. Ancak kendilerinden verdikleri ödün zaman geçtikçe kendilerine zarar vermeye kadar ilerler. 

KIŞKIRTILMA 

Bu duruma kendilerine zarar vermeye başlayan karakterlerimizi daha da kışkırtan şey ise kazandıkları rolü kaybetme korkuları olur. Whiplash’te Andrew Fletcher’a(master) karşı kayıtsızlaşmaya başlayınca Fletcher önceki bateristini geri çağırır. Black Swan’de ise yeni kız Lily’nin gelişi Nina için bir tehdit oluşturmaya başlar. Nina’nın dansı ne kadar beyaz kuğu ise Lily de aynı şekilde siyah kuğunun kendisidir. Nina siyah kuğu olmak için çabalayıp dururken, Leroy Lilly’yi fark etmeye başlar.

DELİLİĞE DÜŞÜŞ

Kışkırtma kendilerine değişim uğruna çoktan zarar vermeye başlayan karakterlerimizi deliliğe sürükler. Black Swan’de Nina hayaller görmeye başlar ve gerçek olmayan olaylar içinde gerçekle hayali ayırmakta zorlanır. Whiplash’te ise Andrew Nina’nınkinden daha yavaş ve daha farklı bir deliliğe sürüklenir.  İki karakterimiz de ağır gelen baskı ve aşağılamayla benliklerini yitirmeye başlarlar. Nina’nın deliliği yükseldikçe annesini yaralayıp kendisini kuğu olarak gördüğü halüsinasyonları sıklaşır. Andrew ise ikinci sahnesine yetişebilmek uğruna araba kazası geçirmesine rağmen kan içinde sahneye çıkar.

MÜKEMMELLİĞE DÖNÜŞ

Nina ve Andrew en büyük performanslarını sergileyecekleri gece halen zihinsel olarak hazır değillerdir. Eski benliklerinden bir parça halen durmakta ve onları geri çekmektedir. İlk sahnelerinde başarısız olurlar. İkisi de mükemmel performans göstermez. Her iki kahraman da eski benliklerini yok ederler. Bu sayede hayatlarının en iyi performansını sergilerler. Andrew artık Fletcher için değil kendi için çalıyordur. Andrew’ün bu performansının sonunda ise Fletcher’ın film boyunca hiç gülmeyen yüzü ilk defa bir tebessüm kazanır. Whiplash ’in finalinde Andrew artık korkusuz bir makinedir ve çifte Latin ritimlerini harika bir şekilde çıkarır. Nina ise halen akli dengesi bozuk bir şekilde ve halüsinasyonlar görerek kendini siyah kuğu olmak için zorlar. Sahneye siyah kuğu olarak çıktığında eski Nina’dan eser yoktur. Seyirciyi büyüler. Daha önce görülmemiş bir performans sergiler. Siyah kuğu sahnesini bitirip kulise geri döndüğünde ise deliliği ve gördüğü halüsinasyonlar nedeniyle kendini ölümcül bir şekilde yaraladığını fark eder. Ancak ‘show must go on’ ve sahneye çıkıp rolünün son sahnesini oynaması gerekmektedir.

Black Swan’ın finali bize daha genel bir yorumla finali sunmaktadır. Her ne kadar konu alan sanat bale de olsa, camlı sergilenen herhangi bir sanat resim ya da edebiyat gibi uzun yıllar yaşatılamaz. Sadece o an için doğar ve ölür. Aynı Nina’nın siyah kuğusu gibi.

KAYNAKÇA:

Black Swanhttps://www.imdb.com/title/tt0947798/?ref_=nv_sr_srsg_0_tt_8_nm_0_q_black%2520swan

Whiplashhttps://www.imdb.com/title/tt2582802/?ref_=fn_al_tt_1

Whiplash vs. Black Swan – The Anatomy of the Obsessed Artisthttps://www.youtube.com/watch?v=ba-CB6wVuvQ&t=650s

Leave a Reply