30 Kasım Cumartesi gecesi Tavşanlı Linyitspor-Denizlispor maçının ardından, Denizlispor taraftarlarının Kütahya’dan dönüşünden hemen sonra, Denizlispor’un ‘yeni’ taraftar gruplarından Yeşil Cephe’nin lideri Fatih Eroğlu, yine Denizlispor’un bir diğer taraftar grubu olan 57 Gençlik’in lideri İrfan Sancar tarafından pompalı tüfekle vurularak öldürüldü, çıkan arbedede de 14 kişi yaralandı.
Denizlispor tribünlerini bilen bilir, işleyiş kabaca şu şekildedir: Stadyum 1-3 ve 8-9 kale arkaları, maraton ve kapalı tribünlerden oluşur; maç günleri genellikle 1-3 kale arkası boş kalır. Çekirdekçi ya da kombineci diye tabir edilen yaş ortalaması 45-50 civarı olanlar çoğunlukla maratonda; biraz daha orta-üst sınıf olanlar kapalıda yer alır. Taraftar gruplarının güdümüne girmek istemeyip maç günü bilet alıp girenlerse 8-9 kale arkasını tercih eder. Tribünü domine eden, ya da öyle olması gereken, iki taraftar grubu 57 Gençlik ve Çamlıklılar grupları da, o sezon yönetimin kendilerine tahsis ettiği yer doğrultusunda, 1-3 kale arkası hariç diğer 3 tribünde de yer alabilir.
57 Gençlik ve Çamlıklılar grupları, Denizlispor tribünlerinin lokomotifidir.Yıllardır onların dışında herhangi bir taraftar grubu çık(a)maz. Yönetim gider, başka bir yönetim gelir; ama onlar daima tribündeki yerindedir. Hiçbir zaman Denizli’deki ya da deplasmandaki bir maça girmek için para ödemezler. Deplasman otobüsleri de kulüp ya da belediye tarafından tahsis edilir. Bunun üzerine, bu gruplar bir de yönetimden kulüp çalışanı gibi para alırlar. Öyle ki, Denizlispor Kulübü finansal sıkıntılar yaşadığı dönemde dahî bu grupların paralarını aksatamaz. Özetle, Denizli’de taraftarlık müessesi, kulüplerin müşteri; taraftarların ‘hizmet sağlayıcı’ olduğu bir doğrultuda ilerler.
Fatih Eroğlu’nun liderliğinde kurulan Yeşil Cephe grubu ise Denizli’de ezberleri bozan bir grup oldu. Maratondan kombinelerini alan, deplasman otobüslerini kendi imkânlarıyla ayarlayan ve her geçen gün daha da kitleselleşen bir grup olan Yeşil Cephe’nin diğer grupların ‘ekmeğine’ mani olmaya başlaması, Fatih Eroğlu için böyle hazin bir son hazırladı. Bununla birlikte, Aydınlık Gazetesi’nin 12 Aralık 2013 tarihli haberine göre, Haziran direnişinde Yeşil Cephe eylemlerde etkin rol alırken, 57 Gençlik ve Çamlıklılar grupları polisle birlikte hareket etmiş. Kısaca, her anlamda birbirine ters düşen bu gruplar için Fatih Eroğlu’nun ölümü kaçınılmaz son oldu. ‘Taraftarlık’ kavramının tanımını Denizli için yeniden ve gerektiği gibi yapan, tribünde ‘rant’a geçit vermeyen bir insan daha aramızdan böylece ayrılmış oldu.
Fatih Eroğlu’nun ölümü üzerine, Yeşil Cephe’den Türkiye’nin tüm tribünlerine bir çağrı yapıldı. Açıklamada, “Yeşil Cephe kardeşliği düşmanlıktan, husumetten beslenen kan emici baronların ve yerel çorbacı taşeronlarının oyununa gelmeyecek. Yeşil Cephe kardeşliği adına hiç kimseye tokat vurun diye yanağımızı uzatmadık ama dostluk elimizi daima uzattık, bundan sonra da uzatmaya devam edeceğimizi ilan ediyoruz” denildi ve “Bu olay bizlere tekrar gösterdi ki ortak paydamız birbirinden farklı renklere olan sevdamız. Tüm kulüplerin taraftarlarını atkı, forma ve pankartlarıyla pazar günü şehrimize davet ediyoruz. Gün birlik olmak zamanı ise gelin dostlar birlik olalım, bu acı günümüzde bizi en çok mutlu edecek şey Fatih ağabeyimizin de dediği gibi tüm tribünlerle kardeş olmak, tek yumruk olmaktır” çağrısı yapıldı.
Bu çağrı üzerine, Türkiye’nin her yerinden tribünler Denizlispor-Fethiyespor maçında ranta ve şiddete karşı tek yürek oldu. Çok klişe olacak ama; Fatih Eroğlu, yaşarken yapmak istediğini, ölümü vesilesiyle yaptı. Onun gölgesinde, Denizli’de tüm tribünler, ona selam gönderdi. Ranta karşı, tribünde şiddete karşı mücadele veren herkese; futbolu sadece futbol olarak yaşamak isteyen herkese selam olsun! Bundan gayrısı laf ü güzaf. Can Kozanoğlu’nun da söylediği gibi, “Taraftarlığın rasyonel bir açıklamasını yapmak gerekmiyor, yapılamaz da zaten. ben bu takımı çok seviyorum deyin, iş bitsin.”
*Denizlispor-Fethiyespor maçı öncesi katılan taraftar gruplarıyla yapılan röportaj şuradan izlenebilir: