Hukuk Fakültesi Asistanlarından Bahar Bayazıt’a Sorduk

IMG-20141205-WA0003

GB: Bize kendinizden ve eğitim hayatınızdan biraz bahseder misiniz?

Bayazıt: İlkokulda girdiğim A.Ö. Tevfik Fikret Okullarında üniversiteye kadar okudum. 2004 yılından beri Bilkent Üniversitesi’ndeyim. Lisans öğrenimim sırasında bir yıl Erasmus Öğrenci Değişim Programı ile Belçika’da Leuven Katolik Üniversitesi’nde okudum, 2010 yılında Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Yüksek lisansı da Hukuk ve Ekonomi programında yine Bilkent Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra Kamu Hukuku Doktora Programına başladım.

GB: Hukuk bölümünü seçmenizin sebebi neydi?

Bayazıt: Annem, babam, dedem ve büyükbabam hukukçu, dolayısıyla çocukluğumdan beri evde ister istemez hukuk mantığı ve anlayışı ile büyüdüm. Tartışmalar, hukuki görüşler hep yakından tanık olduğum durumlardı. Bu da hem beni hem de ağabeyimi hukuk okumaya teşvik etti ve ailedeki 3.nesil hukukçular olduk. Dolayısıyla okuyacağım bölümü seçme süreci benim açımdan diğer üniversite öğrenci adaylarına nazaran biraz farklıydı. Genelde öğrenciler üniversite sınavından sonra hangi bölümü seçsem diye çok fazla tereddüte düşerler. Bir yandan okudukları liselerde yatkın oldukları meslek veya alanlarla ilgili testler yapılır bir yandan hocalarla konuşulur, araştırılır. Fakat ben fen hocalarımı küstürmek pahasına eşit ağırlığı hukuk okumak için seçmiştim. Hukuk okumak istediğime küçüklüğümden beri çok emindim. Geriye hangi hukuk fakültesini tercih edeceğim kalmıştı.

GB: Lisans öğreniminiz için Bilkent’i seçmenizin nedenleri nelerdi?

Bayazıt: Bu noktada tercih yaparken, hem yabancı dilimi kaybetmek istememem hem de uluslararası bağlantıları güçlü olan bir üniversitede okumak istemem etkili oldu. Aklımda iki üniversite vardı. Ya Galatasaray Hukuk ya da Bilkent Hukuk.  Gerek ailevi nedenler gerekse Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile ilgili bazı yakın tanıdıklarımın söylediği “emin misin? sınıf arkadaşlarından çok rakiplerin olacak” ifadesi beni Bilkent Hukuku yazmaya sevk etti.

GB: Peki keşke başka bir bölüm yazsaydım dediğiniz ya da hukuk yazdığınıza pişman olduğunuz oldu mu?

Bayazıt: Açıkçası, ben hiç pişmanlık yaşamadım. Zaten pişmanlık yaşıyorsanız hukuk, sizin için doğru bölüm değildir. Çünkü hukuk okumak için gerçekten araştırmayı seviyor olmanız gerekli. Fazlasıyla çalışmayı göze alarak girilmesi gereken bir bölüm. Ama şunu herkes söylüyor, “keşke hukuk yazmayıp başka bölümler yazsaydık, daha çok eğlenirdik, kendimize daha çok vakit ayırabilirdik.” Fakat, hayatınızdaki temel taşları oturttuğunuzda, önemli olanların ne olduğuna karar verip onları ön plana çıkarttığınızda geriye kalanları da yapmaya elbette vakit kalacaktır. Ben lisans hayatım boyunca iki ya da üç kulüpte aktif görev alıp çoğu akşam onların toplantılarına katılıyordum, bunun yanı sıra hem arkadaşlarımla vakit geçirip hem de tiyatro ve konser gibi sosyal aktivitelere gidebiliyordum. Dolayısıyla iyi yapılmış bir zaman tanzimi ile istenilen her şeye vakit ayrılabileceğine inanıyorum.

GB: Bilkent içinde veya dışında hangi kulüp ya da topluluklarda rol aldınız?

Bayazıt: Bilkent içinde aktif olarak kısa bir süre MUN’e gittim. Onun dışında hukuk kulüpleri biz son sınıftayken kurulduğu için onlarda yer alma imkanım olmadı. Bunun dışında Ortadoğu Leo kulübü üyesiydim ve yönetim çevresi projelerinden biri için TDP ile yakın ilişki içindeydik ve Düş Çocukları adlı bir proje yürüttük, öğrencilere ders verme açısından Bilkent Üniversitesi’nin de desteğini aldık. Hafta sonları, proje çerçevesinde öğrencilerle bir araya gelip onlara gerek üniversite sınavına hazırlık gerekse sosyal konularda yardımcı olmaya çalıştık.

GB: Bilkent Hukuk’ta en sevdiğiniz ders hangisiydi ve en sevdiğiniz hoca kimdi?

Bayazıt: Zor bir soru çünkü ben bütün hukuk derslerini çok sevmişimdir. Ama bir ayrım yapacaksak 2. sınıfın benim için yeri ayrıdır. Turgut Tan’dan İdare Hukuku, Erden Kuntalp’ten Borçlar Hukuku ve Tuğrul Katoğlu’ndan da Ceza Hukuku alıyordum. Bu senenin benim için yeri ayrıdır. Aynı şekilde bunu hocalar için de söyleyebiliriz. Sevmediğim ders ya da hoca yoktu fakat Medeni Usûl dersinde çok zorlandığımı ifade etmeliyim.

GB: Peki neden akademisyen olmayı seçtiniz?

Bayazıt: Ailemde genel olarak avukatların olmasına rağmen, insanlara bir şeyleri anlatma ve onlara yardımcı olabilme hissini çok seven bir insanım. Sınavlardan önce ders anlattığım çok arkadaşım olmuştur ve bunu gerçekten sevdiğim için yapıyordum. Şimdilerde ise örneğin bir pratik çalışmada öğrencilerin kafasında oluşan soru işaretlerini gidermeyi ve bazen birkaç kişinin de olsa anlatılan konuyu anladıklarında gözlerinde oluşan o pırıltıyı görmek bana büyük mutluluk veriyor.

GB: Bilkent’in akademik olarak size kattığı şeyler diğer üniversitelerden farklı olarak nelerdir?

Bayazıt: Öncelikle hocalar. Her biri ciddi anlamda öğrencileri bir sonraki aşamaya nasıl geçirebilirim, daha ne kadar öğretebilirim diye uğraşan akademisyenler. Hocalarımız derslerde sadece pozitif kuralları öğretip geçmiyor, her bir öğrencinin hukuk mantığını kurması için çabalıyorlar. Hocalarımızın bu tarzı sayesinde çok zorlandık, çok çalıştık fakat buna değdi. Birçok kişiden çok daha fazla öğrenme imkanı bulduk, kanunu yorumlama ve mevzuat hükümlerini eleştirme gücüne sahip hukukçular olarak mezun olduk. Sonuçta kanunlar sürekli değişiyor ve sizin onları yorumlayacak formasyona sahip olmanız gerekiyor, Bilkent size bunu katıyor. Ayrıca öğretim üyeleri öğrencileri sürekli okumaya ve araştırmaya sevk ediyor. Lisans eğitiminizi bitirmeden önce hazırladığınız ödevler sayesinde kütüphanelerde ayrıntılı olarak araştırma yapma becerisine sahip oluyorsunuz ve onlarca kaynak arasından ihtiyacınız olan bilgiyi edinebilmek için gerekli araştırma yöntemlerini öğreniyorsunuz.

GB: Bilkent’te hiç unutamadığınız bir anı var mı?

Bayazıt: Hocalar, iptal ettikleri ve daha sonrasında hafta sonu yaptıkları derslerde çok daha farklı oluyorlardı. Hafta içi hocaların derslerde çok daha ciddi olmalarına rağmen hafta sonu aynı hocanın daha rahat konuştuğunu, oturduğunu görürdük. Bu da bizim yani öğrencilerin, hocalara çok dar bir kalıptan baktığımızı fark ettirmişti. Buna ek olarak Mayfest döneminde yapılan dersleri sanırım hiçbir hukuk öğrencisi unutamıyordur çünkü dışarıdan müzik sesi gelirken ve diğer bölümlerde okuyan arkadaşlarımız eğlenirken biz genelde derste olurduk. O anları da unutamayacağımı söyleyebilirim.

GB: Mesleğiniz dışında hobi olarak neler yaparsınız?

Bayazıt: Kitap okumayı çok seviyorum. Buradaki kitaplığımın kat be kat fazlası evde var ve bunlar hukuk kitapları değil daha çok roman türünde olan kitaplar. Genel olarak bütün kitapları takip etmeyi severim, özellikle şu yazarın kitabını okumalıyım dediğim bir yazar yok çünkü o tavrın insanı bir şekilde kısırlaştırdığına inanıyorum, hep belli bir yazar veya tarz okunduğunda tekdüzeleşme söz konusu oluyor. Oysa çıkan her yeni kitapta kendinizden bir şeyler bulma imkanınız var. Dolayısıyla o an içimden neyi almak gelirse alıp okuyorum. Eskiden tiyatro gibi aktivitelere daha fazla vakit ayırabiliyordum fakat meslek hayatı ile beraber ister istemez onlar biraz azalıyor, akşamları gözetmenlik yaptığımız için her akşamı kendime ayırma şansım pek fazla olmuyor, sıkı bir takipçi değilim artık, vakit buldukça gidiyorum.  Ayrıca ayarlayabildiğimde tüplü dalış ve kayak yapıyorum.

GB: Asistanlarla ilgili olarak, sınavlardaki bu sert tutumlarını/tutumlarınızı neye bağlıyorsunuz?

Bayazıt: Asistanlığa ilk başladığımızda hiçbirimizin tavrı bu kadar sert değildi. Öğrencilerin hallerinden biz de o yollardan daha 3 ay önce geçtiğimiz için iyi anlıyorduk ve iyi niyetli davranmaya çalışıyorduk. Daha sonrasında ise gerek iyi niyetimizin suistimal edilmesinden gerekse farklı sebeplerden ötürü sertleşmek zorunda kaldık ve bu tavrımızı hâlâ sürdürüyoruz.

GB: Son olarak, şu anda hukuk fakültesinde okuyan ya da tercih etmeyi düşünenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Bayazıt: Öncelikle hukuk fakültesinde okuyan arkadaşlardan başlayacak olursak dersleri kaçırmayın ve hocalara küsmeyin. Çünkü çok fazla öğrenci hocanın söylediği bir şeyi yanlış anlayıp ya da üstüne alınıp derse gitmeyi bırakıyor. Oysa derslerde hocalar, o dersin bilinmesi gereken noktalarını üstüne basa basa anlatırlar ve bu anlatılanlardan bazıları kitaplardan öğrenilemiyor. Bununla birlikte pratik çalışmaları da kaçırmasınlar. Çünkü neden o cevabın verildiğini anlayarak hukuk mantığının geliştirilmesi önemlidir. Bunun dışında sosyal hayatlarına dikkat etsinler, zira moraliniz okuduğunuzu anlamada son derece etkilidir. Kendinize ayırdığınız vakit derslerinizin durumunu ciddi ölçüde etkileyecektir. Hukuka başlayacaklar açısından ise izledikleri dizilere kanmamalarını tavsiye edebilirim. Çünkü dizilerde anlatılan ve Türkiye’de uygulanan hukuk birbirinden çok farklı. Aile baskısı altında tercih yapmamalılar, aslında başka bir bölümde okumak isteyen öğrencinin hayatının 4-5 yıllık bir bölümünü istemediği bir alanda okuyarak geçirmesine gerek yok. Gördüğümüz kadarıyla ailesi istediği için hukuk seçen öğrenciler derslere ilgi duymadıkları için genellikle başarılı olamıyorlar.

GazeteBilkent olarak Bahar Hocamıza teşekkür eder, hayatında başarılar dileriz.

 

 

 

Leave a Reply