Uzun bir seçim maratonunu geride bıraktık. Seçimin en büyük sürprizi su götürmez AKP’nin başarısı oldu. Seçim öncesi tüm veriler koalisyonu işaret ederken, AKP büyük bir başarı elde ederek %49.48 oranında oy aldı ve tek başına iktidar kuracak çoğunluğa ulaştı. HDP ise %2.25’luk oy kaybı yaşamasına rağmen barajın üstünde kalmayı başardı.
Uzun ve detaylı analiz gerektiren bir seçimin ardından bu yazıda, CNN Türk verilerine dayanarak HDP’ye dair değerlendirmelerde bulunacağım.
HDP, geçen seçim sonuçlarına oranla ülke genelinde %16 oy kaybetti. Bu oran yaklaşık bir milyona tekabül ediyor. Özellikle hegemonik bir güce sahip olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ortalama 275 bin oy kaybı var, bu rakam oransal olarak %11.55′ denk düşmekte. Örneğin Bitlis’te 7 Haziran seçimlerinde açık ara farkla birinci parti olan HDP, 7 Kasım seçimlerinde ciddi bir oy kaybı yaşayarak en yakın rakibi AKP’yle neredeyse başabaş konuma geldi. Şanlıurfa, Bingöl, Ardahan ve Kars’ta HDP yaklaşık 100 bin oyluk bir gerileme yaşadı. Burada HDP, Kars dışında hegemonik bir güç olmaktan çıkarak bir muhalefet gücüne dönüştü.
HDP’nin metropollerdeki oy oranlarına baktığımızda ise söz konusu oy kaybının sürdüğünü görüyoruz. Daha önce ortalama %10 bandında oy aldığı il sayısı 6 iken, bu seçimde bu sayı 5’e inmiş. Bununla beraber, İstanbul’da temsilini bulan ortalama %2 oy oranı düşüşü bu 5 ilin tamamında gerçekleşmiştir.
Bu kayıplara rağmen HDP açısından önemli kazançlar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Her şeyden önce söz konusu oy kaybını HDP’nin reel gücüne dönüş olarak okumak gerekir. ”Emanet oy” kavramını bu oy kaybıyla açıklamak mümkün. Diğer dinamiklerden bağımsız olarak %10.75’lik oyun HDP’nin gerçek temsili olduğu söylenebilir. Özellikle politik Kürt bölgesinin haritasında HDP’nin gücü azalsa da büyük oranda korunmuştur. HDP bu bölgede oyları konsolide ederek, hegemonyasını pekiştirmiştir. Söz konusu hegemonyanın daha sonraki seçimler için korunacağı söylenebilir.
Peki seçim dinamiklerini neler oluşturdu?
Bu dinamiklerden ilki artan çatışmaların AKP’ye yarayıp, HDP’ye kaybettirdiği. Bu konuda MHP’nin oylarının %16,29’dan %11,90’a gerilemesi, Kürt meselesinde güvenlikçi politikalara dönüşün ve “terörün belini kırdık” söyleminin sağ- muhafazakâr, milliyetçi tabanda karşılık bulduğu. Öte yandan, HDP’nin oylarındaki %15’lük düşüş de, seçmenin çatışmaların artmasında faturayı ana akım Kürt hareketine de kestiği söylenebilir. İkincil olarak istikrar söyleminin sağ-muhafazakar kesim içerisinde karşılık bulduğu su götürmezken, BBP-SP tabanının AKP’ye kaydığını da bize gösteriyor.
HDP’nin yeni çizgisi ne olabilir?
Niyetlerden ve isteklerden bağımsız olarak, Kürt Hareketi büyük bir ihtimalle yüzünü çok daha fazla Kürt bölgesine dönecektir. Çünkü HDP’nin son isteyeceği şey bölgede hegemonyasını kaybetmesidir. Bu anlamda uzun bir zamandır HDP’nin gölgesinde kalan DBP ve DTK, siyasal aktörler olarak siyaset alanında daha fazla yer alacaktır. Öte yandan HDP, projesi devam etse de iç yapısında da önemli değişikler yaşayacaktır. Bu durumun hem söylem hem de aktörler düzeyinde olacağı söylenebilir.