Angry Birds’den Flappy Bird’e, eskiden bejewelled olarak bilinen Candy Crush’tan Clash of Clans’a… Mobil oyunlar gün geçtikçe çoğalıyor. Gittikçe popülerleşen bu endüstride, neşeli ve renkli karakterleriyle akıllı telefon ekranları için özel olarak yapılmış oyunlarıyla Nintendo ve Sega yerlerini almış durumda. Hatta pazardaki çoğu bilgisayarın zor çalıştırdığı GTAV ve daha önce çıkmış olan GTA oyunlarının mobil adaptasyonlarıyla Rock Star bile bu endrüstride kendine yer edinmiş bulunmakta.
2000’li yılların başına kadar oldukça popüler olan Game Boy SP gibi taşınabilir konsollar, yerlerini yavaş yavaş mobil oyunlara bırakmaya başladı. Şimdilerde ise taşınabilir konsol marketi DS serisi ve yeni çıkan Switch ile Nintendo’nun tek eline kaldı. Video oyunlarını çocuksu bir aktivite olarak gören insanların telefonlarında yaklaşık üç safya oyun yüklü olduğunu görebilirsiniz.
Peki mobil oyunlar nasıl bu kadar büyük ve başarılı bir endüstri oldu?
Dokunmatik bir ekran ve tek bir parmak, çoğu mobil oyunu oynamak için gerekli temel elemanlar bunlar. Bu çok basit gibi görünen mekanizma, nasıl bu kadar popüler bir endüstri oldu?
Oyunların görüntü kalitesi, programlanması , ses tasarımı bir yana, mobil sektörü bu kadar kişi için eğleneli yapan çok ayrı bir faktör var.
İnsan psikolojisi ve beyin yapısı.
Dopamin adını daha önce duymuşsunuzdur. Beynin mutluluk hormonu. Bir türlü geçemediğiniz o kısmı en sonunda geçtikten sonra veya daha önce hiç görmediğiniz hazine dolu bir oda bulduktan sonra hissettiğiniz heyecan ve mutluluk bu nerotransmiter sayesindedir. Salgılanan dopamini beyin hücresi ucunda bulunan dopamin reseptörü yakalayarak işleme koyar.
Bağımlılıklar dopaminin hücreler tarafından alınımına bağlıdır. Belli bir maddenin aynı oranda alınmasının mutluluk etkisini azaltması, duyarsızlaşma olarak bilinen beynin beyin hücrelerinde bulunan reseptörleri azaltması yüzündendir. Çok sevilen video oyunlarının bir süre sonra bir kenara atılması bu fenomenle açıklanabilir.
Peki mobil oyunlar neden çoğunluklu bir kenara atılmıyor?
Mobil oyun geliştiricileri, oyunların oynanma aralığını manipüle ederek duyarsızlaşmanın oluşmasını engellemeyi başardılar. Farketmişsinizdir, mobil oyunlarda genelliklebelli bir bölüme gelindikten sonra devam edebilmek için ya bir kaç saat beklemeniz gerekir ya da belli bir miktar ücret ödemeniz gerekir. Hatta bu perde arası oyunun en heyecanlı veya en çok ilerleme kaydebilmeye başlandığı zaman verilir. Bu anlarda oyundan bir süre ayrı kalmak, oyunun sıkıcı olmasını engelliyor ve oyuncuları hep daha fazla istemeye itiyor.
Bu bekleme süresi belli bir miktar ödenerek ortadan kaldırılabilir tabi. Bekleme süresinin azaltılması oyuncuların sıkılması anlamına gelir belki fakat duyarsızlaşma etkisini gösterene kadar çoğu insan bir konsol veya bilgisayar oyununa vereceği paranın büyük bir kısmını bir sonraki bölüme geçmeyi bekleyemediği mobil oyuna yatırmış oluyor.
Yarattığı bağımlılık dışında, mobil oyunların çoğu kişinin kullandığı akıllı telefonlar gibi çok ulaşılabilir ve ek bir donamın gerektirmeyen bir platformda olması ve çoğunun “bedava” olması, başarılarını artırmakta.
“Mobil oyunlar gerçek oyun değil” konusu tartışılabilir fakat mobil oyun geliştiricilerinin gündelik oyuncu kitlesine ulaşma ve oyunlarının oynanmaya devam edildiğinden emin olma yöntemlerinin başarısı tartışılamaz bir gerçek olduğu kabul edilebilir.