Takvimlerimiz 26 Mart 1981’i gösteriyor.

Yer “Beyoğlu Krepen Pasajı”.

Darbenin etkisinden çıkamamış bir toplum bizi bekliyor. Darbenin etkisinden çıkmaya çalışan bir grup da Neşe Meyhanesi’nde toplanıyor. Masanın başında Turgut Uyar ve Tomris Uyar’ı görüyoruz. Edip Cansever, Can Yücel, İsa Çelik de masada yerini alan isimlerden. İsa Çelik anlatıyor o günü. Masada hâlâ hayatta olan tek kişi.

Tomris Uyar o gün, o masada rakı ve özgürlüğü bir araya getirmekte kararlı. Masaya o sırada Tombalacı İsmet yanaşıyor. Yorgun ve isteksiz gözüken bakışları Tomris Uyar’ın gözünden kaçmıyor, büyük boy rakı istiyor masaya, İsmet’e uzatıyor. Seneye aynı gün, aynı masaya bu rakıyı getirmesini istiyor. Böylece bir sene içinde ölmemelerini kutlayacaklarını söylüyor. İsmet’in rakıyı içmesinden korktukları için de bir kağıdı imzalıyor tüm masadakiler ve rakı şişesine sarıyorlar.

Rakı şişesi dört yıl aynı masayı dolaşıyor. Kimse 26 Mart 1985 tarihinde son kez kağıdı bantladıklarını bilmiyor. O yıl 22 Ağustos’ta masadan bir kişi eksiliyor. Bu fikri ortaya atan Tomris Uyar, daha fazla Dünya Ölmeme Günü’nü kutlayabileceğini düşünmüyor. Çünkü masadan eksilen kişi Turgut Uyar oluyor.

28 Mayıs 1986’da ikinci acı haber geliyor. Edip Cansever de bu masaya veda ediyor. Bu ayrılıklara daha fazla dayanamamış olacak ki Neşe Meyhane de Crespen Pasajında çıkan bir yangın sonucu Çiçek Pasajına taşınıyor. O masa da tarihin tozlu raflarına kalkıyor.

İsa Çelik, Tomris Uyar ile son kez bugünü kutlamak için buluştuklarını söylüyor. İkisi de sevdiklerinin yokluğunu derinden hissettikleri için bu önemli günü sonlandırma kararı alıyorlar.

Edip Cansever 1976 yılında yine aynı masada otururken kitabı “Ben Ruhi Bey Nasılım”ı yazmaya çalışıyor. Kitap bir türlü ilerlemiyor, Edip Cansever’in canı sıkkın. Sonrasında TRT’ye verdiği röportajda kitabın gelişimi için şu cümleleri kullanıyor:

“Bir gün Krepen Pasajı’nda bir başıma oturuyordum. Yazdı, hava sıcaktı. Pasaj da oldukça tenhaydı. Dipte, köşede bir garson uyukluyordu. Diyebilirim ki, şiirime bir dekor hazırlanıyordu sanki. Nitekim biraz sonra ilk oyuncu sahneye girdi. Pasaja sık sık gidenler iyi bilirler, sakalları uzamış, saçları dökük ve yağlı, askılı pantolonunu karnının üstüne kadar çekmiş, omzunda birkaç kemerle dolaşan ve kimselerle konuşmayan bir adam vardı. Daha önceleri çok gördüğüm halde ilgimi pek çekmeyen bu adam, dışarıdaki masalardan birine, tam karşıma oturdu. Dikkatle izlemeye başladım. Kendi kendiyle konuşur gibi dudaklarını hafiften kıpırdatıyordu. Bir kadeh içki verdiler, içti. Birdenbire Ruhi Bey’i, daha yazılmamış olan Ruhi Bey’i bulduğumu anladım. Çocukluğumdan, gençliğimden ve “şimdi”lerden sıyrılarak onun dünyasıyla özdeşleştim. Eve döndüm, ilk notlarımı yazdım. Kitap o günkü rastlantıdan sonra hızla gelişti.”[i]

Edip Cansever’in “Ben Ruhi Bey Nasılım” adlı kitabını yazmasını sağlayan, Ece Ayhan ve İlhan Berk’in günün büyük çoğunluğunu geçirdiği, bu masadaki güzel insanları ağırlayan Krepen Pasajı şu an ne hâlde dersiniz? Ağırladığı bunca edebiyatçının izlerini taşıyan bir sahaflar çarşısı hâline geldi. Artık ne Edip Cansever’i ne Turgut Uyar’ı ne İlhan Berk’i görmeniz mümkün değil ama izlerini olabildiğince taşıyan Krepen Pasajı, Aslıhan Pasajı adıyla Beyoğlu hayatına devam ediyor. Aynı masada oturamasanız da, o masada yazılan her şiiri raflarda bulabilirsiniz. Dünya Ölmeme Gününü kutlayıp kutlamamak ise size kalmış.

Masa da masaymış ha

Bana mısın demedi bu kadar yüke…[ii]


[i] Milliyet Sanat Dergisi Sayı: 307 (22 Ocak 1979)

[ii]  “Masa da Masaymış Ha” adlı Edip Cansever şiiri

http://nilayornek.com/bugun-olmeme-gunu/

http://nilayornek.com/bunca-yilin-sol-acik-oyuncusu-isa-celikle-bir-olmeme-gunu-muhabbeti/

Leave a Reply

1 comment

  1. Anonim

    Çok güzel ama mekân Krepen değil. Neredeyse kapı komşusu, Balıkpazarı Cumhuriyet meyhanesinin alt katı.
    Sofrada ayrıca Nezihe Meriç, Ömer Uluç, Salim Şengil de var… Bir de (şimdi gördüm) Can Yücel.
    Sevgiler.