Yazımıza Johan Cruyff’un ünlü sözüyle başlayalım. Kendisi uzun yıllar önce “Futbol basit bir oyundur, zor olan ise basit futbol oynamaktır.” diyerek futbola farklı bir bakış getirmişti. Son günlerde yaşanan şeylerden sonra şunu söyleyebilirim ki; çoğu futbolcu basit futbol oynamayı öğrendi ancak artık futbol çok basit gelmiş olacak ki takım yönetmeye de başladılar. Tek yapması gereken sahada topunu oynamak olan bazı futbolcu grupları bunun yerine yöneticiliğe hatta teknik direktörlüğe soyunmaya başladı.
İlk olarak dünyaca ünlü, hatta kimine göre dünyanın en iyi teknik direktörü Jose Mourinho’ya bakalım. Kendisi gittiği her kulüpte önemli kupalar kazandı, büyük başarılara imza attı. Gittiği dört önemli kulüp arasında ise kalbinde en çok yer tutan kulüp Chelsea’ydi. 2 sene önce yine kalbinin bulunduğu kulübe gitmişti. Taraftarların sevgilisiydi. Her şey istediği gibiydi. İlk sene beklendiği gibi takımını şampiyon yaptı. Bu sene ise hedefler daha büyüktü hem lig hem Şampiyonlar Ligi’ni istiyordu ancak hüsrana uğradı ve lige inanılmaz kötü bir başlangıç yaparak kovuldu.
Mourinho’dan sonra Benitez de kovuldu. Ayrıca Luis Van Gaal da kovulma noktasına geldi. Hatta bir hafta önce Türk futbol dünyasının en ilginç olaylarından biri yaşandı ve Yılmaz Vural teknik diretör olduktan 6 gün sonra Gençlerbirliği’nden kovuldu. Böyle bir olay olması için teknik direktörün pot kırması, kulübü veya kendisini rezil etmesi veya illegal bir olaya bulaşması gerekliydi. Olay açığa çıkınca şaşkınlıktan insanlar ne diyeceğini şaşırmıştı. Gençlerbirliği’ndeki futbolcu grubu sadece 6 gün içinde teknik direktörü tarzından dolayı sevmeyip başkana şikayet etmiş ve kovdurmuştu.
Özellikle büyük kulüplerden ve bir de ses getiren olaydan bahsettim çünkü hepsinin arkasında aynı şeyin olduğunu düşünüyorum. Yıllar önce futbolcuların köleleştirilmesinin engellenmesi için Bosman kuralları yaratılmıştı ve gerçekten futbolda kaliteyi artıran bir hareketti. Ancak günümüze geldiğimizde çok açık bir şekilde teknik direktörleri korumak için de ekstra bir takım kurallar getirilmesi gerekmektedir. Nedeni ise futbolcu gruplarının bir takım oyunlarla teknik direktörlerin ayağını kaydırmaya çalışmasıdır. Türkiye’de uzun yıllardır bu tarz gruplar var ve sürekli sevmedikleri, hoşlanmadıkları teknik direktörlerin kovulması için elinden geleni yapmakta. Özellikle fazla antreman yapmayı sevmeyen sporcular veya futbolcular takımı sabote edip kendilerinin keyfini düşünen bir teknik direktör getirtmekte uzman olmuş durumda. Şimdilerde ise bu olay Avrupa’da bol bol gözükmeye başladı. Bir sezon öncesinde oturmuş güzel bir takım bir sezon sonra nasıl böyle bir düşüş yaşayabilirdi. Mourinho kötü teknik direktör müydü? Hayır. Futbolcular kötü müydü? Hayır. Sadece o da değil. Van Gaal ve Benitez için de benzer durumlar söz konusu. Hepsi kariyerinde başarıları olan teknik direktörler. Aynı şekilde takımlarının kadroları da dünyanın en iyilerinden. Teknik direktörsüz bile şampiyonlar deriz ya o tarz kadrolardan. Peki nedir bu ani düşüşlerin nedeni? Neden bu üç teknik direktör herkesin hedef tahtası? Genelde birkaç dedikodu duyardık bu konu hakkında. Futbolcular istemiyor, sabote ediyor diye ama emin olamazdık. Kendi adıma böyle olayların olduğundan hep şüphelenmişimdir ve son haberlerden sonra şüphelerimin doğru olduğuna inanmaya başladım. Yüzü sürekli asık ve normal performansından uzak bir futbolcu bilinçli olmasa da mutsuz olduğu için bir anlamda takımı da sabote etmiş olur. Gönüllü bir meslek olsa tabii ki de istediği gibi davranabilir ancak o stadyuma gelen, televizyon başındaki izleyen taraftarlar başta olmak üzere o futbolcunun hareketi tüm takıma bir ayıptır. Sırf daha mutlu olmak ve daha rahat etmek keyif yapmak için bir takımın geleceğiyle oynamak hiçbir karakterli futbolcuya yakışmaz.
Yılmaz Vural’ın kovulma olayını başından beri takip ediyorum ve bu olayın iç yüzünü gördükçe diğer takımlar hakkında da şüphem arttı. Bir futbolcu hangi hakla teknik direktörü taktiksel anlamda yönetime şikayet edebilir ki? Yılmaz Vural hücum oynattığı için yanlış yapıyormuş. O yüzden suçluymuş. Eğer Cavcav direnip takımda tutsaydı Vural’ı büyük ihtimal bundan sonraki maçlarda futbolcular bilerek veya bilmeyerek performanslarını azaltacak ve Yılmaz Vural’ı böyle kovduracaklardı. Henüz 6 gün çalışan bir hocayla düşman olabilmek gerçekten büyük bir yetenek olsa gerek.
Bir buçuk sene öncesine bakarsak Aziz Yıldırım, futbolcuların kendisine gelip Ersun Yanal ile ilgili bize ilgi, şefkat göstermiyor diye açıklama yaptığını hatırlarız. Her ne kadar yetenekli veya karakterli olunursa olunsun futbol bakıcılık yapılan bir merkez değil, veya çocuk yuvası değil. O futbolcuların birçoğu bir memurun hayatında kazanamayacağı parayı bir yılda kazanıyor. Eğer çok ilgi şefkat isteyeni varsa paralarıyla bunu da satın alabilirler. Ancak kimsenin hak yemek gibi bir hakkı yoktur. Belki bugün o şikayetler olmasaydı Fenerbahçe 4. yıldızı ilk takan takım olabilirdi. Belki geçmişe dönüp bakınca bunun için utananı vardır.
Avrupa takımlarına dönersek ben Chelsea, Manchester United ve Real Madrid’de de aynı şeylerin yaşandığını düşünmekteyim. Her ne kadar Van Gaal ve Benitez’i yetersiz bulsam da birçok futbolcunun sırf teknik direktörden memnun olmadığı için takımı sabote ettiğini düşünüyorum. Bu olay daha da yayılıp devam ederse zaten paranın futbolu mahvetmesini izlerken, yanında bir de futbolcuların futbolu mahvetmesini izleyeceğiz. FIFA ve UEFA acilen bu konuya ağırlık vermeli ve belli başlı kurallar getirmelidir. En azından Yılmaz Vural’ın yaşadığını kimsenin yaşamaması için.