Wachowski Kardeşlerin yazıp yönettiği 1999 yapımı The Matrix’te ilk sahneden son sahneye kadar izleyiciye yeşil rengin ağırlığı hissettirilir.
Yeşil rengin kullanıldığı ilk imaj olarak, filmin hemen başında görünen ve ekranda kaymakta olan yeşil yazı karakterlerinin bulunduğu “dijital matris yağmuru” akla gelir. Film boyunca sık sık karşımıza çıkan bu “yağmur”, Matrix’i oluşturan kodları ve Matrix’in sanal gerçekliğini simgeler. Morpheus’un “gerçek dünya”da yaşayan dostları, Nabukadnezar adlı gemiden Matrix’teki “sahte dünya” ile kurdukları korsan yayını bu “dijital matris yağmuru”nun aktığı ekranlar üzerinden yönetir.
Oysa daha dikkatli izleyiciler için filmde daha erken görünen bir yeşil imaj daha vardır. Yapımcı şirket Village Roadshow Pictures ile filmin dağıtımını üstlenen Warner Bros.’un filmin en başında beliren logoları yeşile bürünmüştür. Filmin hemen başından zihinlere işlenen bu “yeşil bombardımanı”, yeşil rengin ifade ettiği anlamı değerlendirmek için yeterlidir. Zira filmin yeşil ve tonları ile bezenmiş sahneleri, filmin adeta yeşil boyaya batırılmış lenslerle çekildiği hissi uyandırmaktadır. Yeşil ve tonlarının bu denli baskın kullanılmış olmasının bir tesadüf sonucu olduğu ihtimalini veya film ekibinin renk algısının toptan sorunlu olduğu ihtimalini bir kenara bırakırsak, burada verilmek istenen bir mesaj olduğu anlamı çıkarılabilir. Peki nedir bu mesaj?
Öncelikle sırayla yeşil objelerin kullanıldığı sahnelere bir göz atalım. Neo’nun hackerlık hizmeti sunduğu kişiler için hazırladığı disketlerin muhafaza edildiği “Simulacres et Simulation” adlı kitabın kapağı yeşildir. Neo’nun odasındaki duvarlar, dolaplar ve telefon yeşildir. Neo’nun Ajan Smith tarafından sorgulandığı sahnede masada görünen dosyanın kapağı yeşildir. Morpheus’un Matrix’in yapısının anlatmak için Neo’yu götürdüğü “Construct” adlı programda Morpheus’un taktığı kravat yeşildir. Neo’nun Kahin ile görüşmek için Matrix’e girdiğinde görünen büyük tahta kapı yeşildir. Hem Kahin’in kıyafeti hem de kahinin mutfağındaki fayanslar, tezgah ve duvar kağıtları yeşildir. Neo’nun ajanlarla ilk defa savaştığı binada yeşil borular ve yosunlaşmış duvarlar görünür. Yeşil bir telefon kulübesinin bulunduğu metro durağında kavga eden Neo ile Ajan Smith’i çevreleyen duvarlar yeşildir.
Çoğaltması gayet kolay olan bütün örneklerin ortak bir özelliği vardır. O da yeşil renkteki bütün objelerin Matrix’te, yani yazılımlar yardımıyla yönlendirilen sanal dünyada yer almasıdır. Bu ayrıntıların, izleyicinin Matrix’te geçen sahneleri sanki yeşil bir bilgisayar ekranından izliyormuş hissine kapılmasını sağlamak için konulduğu düşünülebilir. Hatırlanacağı gibi Morpheus’un ekibinin de Matrix ile kurdukları korsan bağlantı, yeşil karakterlerin aktığı ekranlar üzerinden kontrol edilmektedir. Nabukadnezar’daki ekibin yeşil karakter ve kodların ardından gördükleri Matrix’teki “sahte dünya” da, aynı şekilde, yeşil ağırlıklıdır.
Filmin Matrix dışında geçen sahnelerinde ise yeşil renk ve tonlarının ağırlığının hissedilmemesi, hatta hemen hemen hiç görünmemesi, izleyicinin gerçek dünya ile Matrix’i daha kolay ayırt edebilmesi için bırakılmış ince bir ipucu olarak da görülebilir. Nitekim The Matrix’in yapım sürecinin aktarıldığı 2001 yapımı The Matrix Revisited adlı belgeselde, Matrix’te yer alan yeşilimsi objelere çürümüş, tekdüze ve soğuk bir hava verilmesinin, izleyicide Matrix’e karşı bir önyargı oluşması için yapım tasarımcısı Owen Paterson tarafından uygulanan bir taktik olduğu bilgisi verilmektedir. Aynı belgeselde, “gerçek dünya”da çekilen ve mavi rengin ağırlıklı olduğu sahnelerde ise aktörlerin saçlarının daha az yapılı olduğu, kıyafetlerin yapaylığı çağrıştıran deri malzemelerden ziyade doğallığı çağrıştıran pamuk ağırlıklı olduğu ve uzun lensler yardımıyla arkaplanın yumuşatılıp oyuncuların öne çıkarıldığı bilgisi verilmektedir.
Yeşil rengi Matrix’teki sahte dünya ile özdeşleştiren bir başka ayrıntı daha bulunmaktadır. Neo zaman geçtikçe ajanları sahte insan şekillerinden öte yazılmış kodlar olarak görme yeteneğini edindiğinde, bütün ajanları veri akışının sağlandığı yeşil renkli yazılım karakterlerinden oluştuğunu fark eder. Böylece “kötülüğün” yeşil ve tonları ile ilişkilendirildiği ve bu ilişkinin tehditleri ayırt etmeye yaradığı için Neo’nun da ihtiyacını karşıladığını düşünebiliriz. Bu düşünce, Matrix’te yer alan ve henüz “uyanamamış” insanların gözünün önünde sanki yeşil bir perde olduğu fikri ile de örtüşmektedir. Dolayısıyla “uyanamamış” insanlar makinelerin tarlalarında çalışıp gerçeği görmeye dirençli oldukları için, -filmde de belirtildiği gibi- “gerçek dünya”daki insanlar için düşman konumundadırlar.
Sonuç olarak, The Matrix’te ağırlıklı olarak yeşil ve tonlarının kullanılması ile ilgili kendi içinde tutarlı görünen birçok fikrin ortaya atılmış olması, bu seçimin bilinçli ve bir maksada dayalı olduğunu göstermektedir. “Sahte dünya” ve “kötülük” ile özdeşleştirilen birçok imajın ve objenin yeşil ve tonlarına bürünmüş olmasının sebebini, hem filmde oluşturulan tez-antitez ilişkisi ile hem de izleyicinin zihninde oluşturulmak istenen ayırt edilebilirlik düzlemi ile ilişkilendirmek mümkündür.
Cihan
Anlamli…