Nordik, İsveç, Norveç, Finlandiya, İzlanda ve Danimarka’yı yani tamamen Kuzey Batı Avrupa’yı kapsayan ülkelere verilen genel addır. Günümüz dünyasında ve özellikle benim hayal dünyamda “Huzur”‘un hüküm sürdüğü tek bölgedir. Gelişmiş sosyal yapısı, demokratik sistematiği ve muhteşem doğasıyla günümüz yaşam koşullarına kıyasla ütopik bir diyar.

Kapitalizm’in getirmiş olduğu aşırılık, insanları, gelir eşitsizliğinin olmadığı, devletin ekonomiden kazanç sağlamasından ziyade ekonomiye katkı sağladığı ve bunun sonucunda refah seviyesi yüksek bir sosyal hayatı sağlayan sistem arayışına sürükledi. Bu bağlamda hakkı sayılır bir sistem kurmayı başaran Nordik Ülkeleri son zamanlarda ekonomik modelleme konusunda ilgi uyandırmaya başladı. Bu yazımda İskandinav ülkelerinin nasıl sistemleştiklerinden ve bu sistemleşmelerini nasıl sürdükdüklerinden bahsetmek istiyorum.

Demokratik Düzen

İskandinavlar çok geniş bir kültüre ve tarihe sahiptirler. 9 yy.’da Norslar (Viking) ile başlayan gelişme 20 yy.’a kadar kendini göstermiş ve bu süre içerisinde Avrupa’nın büyük çoğunluğuna hükmeden sayılı medeniyetlerden olmuşlardır. Özellikle Norveç ve Danimarka hem askeri hem siyasi anlamda öne çıkmışlardır. Zaten o çağlarda revaçta olan kölelik, İskandinav Ülkelerinde de çok yaygındı. O yüzden Amerika örneğinde olduğu gibi İskandinav ülkelerindeki bu çeşitlilik demokratikleşme adına önemli adımlar atılmasını sağladı. Bu demokratik düzen iyi bir ekonomik sistem kurulması açısından en temel dinamiklerden biridir. Zaten Demokrasi İndex’ine baktığımız zaman ilk üç sırada Norveç, İzlanda ve İsveç olması tezimizi kuvvetlendiriyor. Gene aynı sıralamada Danimarka 5. ve Finlandiya 9. sırada (2016).

Temel Dinamikler

İskandinavya Ekonomisini diğer ekonomik sistemlerden ayıran ve refah seviyesi yüksek bir düzenin oluşmasını sağlayan 3 temel dinamik var:

*Kamu harcamalarının çok yüksek olması

*İşçi kalitesi ve örgütlenmesi

*Serbest Piyasa Ekonomisinin aktif bir şekilde uygulanışı

Öncelikle bu maddelerden Nordik Ülkelerinin sahip olduğu Kapitalist Ekonomi Sisteminden vazgeçmediğini fakat bu sistemin yanına Marxist görüşten de belli noktaları uygulamaya çalıştığını görüyoruz. Bu açıdan İskandinav ülkelerini önemli yapan hususlardan biri de tarihte eşine az rastlanır -açıkçası herhangi bir örnek bilmiyorum- bir şekilde farklı ekonomik sistemlerin sentezinden ortaya çıkan bir sistem kullanmalarıdır.

Kamu Harcamaları 

İskandinav ülkelerinin çok baskın bir şekilde öne çıkan özelliklerinden biri yüksek kamu harcamaları. Genelde gelişmiş ekonomilerde kamu harcamaları %35-%45 (GSYİH bazında) dolaylarındayken Finlandiya’da %58, Danimarka’da %55, İsveç’te %54 seviyesinde.Eğer biz buna düşük nüfus faktörünü de eklersek asıl sorumuz olan yüksek sosyal altyapı ve istihdamın neden Nordik Ülkelerinde bu kadar gelişmiş olduğunu anlayabiliriz.

Ekran Alıntısı

Kamu Harcaması (%GDP) – OECD

Kamu harcamalarının temel amacı eğitim, sağlık vb. sosyal ihtiyaçların en iyi şekilde sunulması. Sosyal güvenlik sisteminin en gelişmiş olduğu ülkenin Norveç olması (2015), çocukların gelişimi için en uygun eğitim sisteminin Finlandiya’da olması, hem yayalar hem bisikletliler hem de taşıtlar için yapılan üstün ulaşım hizmetleri deyince aklımıza Danimarka’nın geliyor olması temelde bu yüksek kamu harcamalarının bir sonucudur.

Fakat Nordik Ülkelerinde uygulanan sistemin ABD, Güney Kore, İtalya ve İspanya gibi çok gelişmiş olmasına rağmen yeterli refah düzeyine ulaşamayan ülkelerde uygulanamamasının önemli bir nedeni var: Nüfus. İskandinavya’nın yani 5 ülkenin toplam nüfusunu daha net anlamak için basit bir kıyas yapabiliriz: İskandinavya’nın toplam nüfusu Türkiye’nin sadece üçte biri (İsveç: 9,6 milyon, Danimarka: 5,5 milyon, Norveç 5,2 milyon, İzlanda 335 bin, Finlandiya 5,5 milyon).

Ekran Alıntısı1

Kişi Başına Düşen Kamu Harcaması (USD) – OECD

Devletler az nüfusa çok daha az bir bütçe ile destek sağlayabilir. İskandinav Ülkeleri vadedilen yüksek hizmet kalitesinden dolayı rahatlıkla yüksek vergi sistemini de kullanabiliyor. Hem az nüfuslu olduğu için gideri de az oluyor hem yüksek vergilendirme sayesinde geliri giderine göre çok daha fazla oluyor. Ek olarak, buna demokratik ve düzgün işleyen bir sistemi de eklediğiniz zaman bütçe açıkları oluşmuyor, gelir eşitsizliğinin varlığından söz edilmiyor ve çok iyi işleyen bir birikim sanayisi kuruluyor.

Aslında örnek alınması gereken durumlardan biri ve bence en önemlisi, Norveç petrol kaynağı yönünden zengin olan bir ülke olmasına rağmen Arap ülkelerinde olduğu gibi sistemleşmeden vazgeçmiyor. Düzgün bir vergi sistemi ve kontrollü bir harcama mekanizmasına sahip olduğu için petrolden gelen geliri tasarruf bütçesine ayırıp, ekstra kamu harcamaları yapabiliyor. Norveç Emeklilik Fonu’nun şu an 850 milyar dolara ulaşması tesadüfi bir olay değil.

Gelecek yazım da işçi kalitesi ve örgütlenmesi ve serbest piyasa ekonomisinin kullanımından bahsedeceğim.

Aurora-Australis-Wallpaper

Kuzey Işıkları olmadan Nordik’ten bahsetmek kadar acımasız…

www.oecd.org

 

Leave a Reply

1 comment

  1. HAKKI

    Evet örnek alınası ülkeler ama her ülkenin kendine göre şartları var. Başka ülkelerin ekonomilerini, hukuk sistemlerini copy-paste yapmak yerine ülkemizin şartlarına göre en optimal sistemleri geliştirmeliyiz