Rusya – Ukrayna Savaşının Küresel Enerji Arzına, Ekonomiye ve Çevreye Etkileri

Savaşın Enerji Arzına Etkileri 

Ukrayna’da devam etmekte olan savaşın en önemli neticesi savaşta hayatını kaybedenler ve ülkelerinden ayrılan ve başka ülkelerde mülteci durumuna düşen milyonlarca insanın kendilerini içinde buldukları insani krizdir. Bununla birlikte savaş birçok ekonomik etki de yaratmıştır. 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle başlayan savaş nedeniyle dikkatler Rusya’nın dünyadaki en önemli üç fosil yakıt tedarikçisinden biri olmasına çekildi. ABD, Sudi Arabistan ve Rusya enerji kaynakları arzında önde gelen üç ülkedir. Ekonominin enerjiye bağımlı olmasından dolayı sürdürülebilir ve uygun maliyetli enerji kaynaklarının küresel piyasalara arz büyük önem taşımaktadır. Çevre dostu ve yenilenebilir enerji kaynakları alanında son yıllarda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa da fosil kökenli yakıtlar temel enerji kaynakları olmayı sürdürmekte ve bu kaynakların arzında ortaya çıkabilecek sorunlar küresel ekonomik faaliyetleri doğrudan etkilemektedir. Diğer bir ifadeyle, fosil yakıtlardan bağımsız ekonomi ve hayat sürdürmek ideal olsa da henüz tamamen mümkün değildir.  

Ukrayna’da yaşanan savaş nedeniyle enerji arzındaki ve fiyatlarındaki dalgalanmalar fosil yakıtların sorunlu bir enerji kaynağı olduğu gerçeğini hatırlatmıştır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline karşılık Batı’nın Rusya’ya uygulamaya başladığı ekonomik yaptırımlar da küresel ekonomik faaliyetler için önemli etkiler doğurabilecek kadar geniş kapsamlı görünmektedir. Rusya’nın enerji kaynaklarını siyasi amaçları için silah olarak kullanma eğiliminin Ukrayna’yı işgal girişimiyle çok görünür hale gelmesi nedeniyle Avrupa ülkeleri Rusya’ya olan enerji bağımlılıklarını azaltma arayışına girmişlerdir. Yine de Avrupa’nın bu yöndeki çabalarının sonuç vermesi yıllar alacaktır ve kısa vadede Rusya’dan doğalgaz ve petrol ithalatı devam edeceğinden Avrupa’nın bu önemli enerji tedarikçisine yönelik yaptırımları ve tehditleri Avrupalı tüketiciler için de riskli görünmektedir. Avrupa içinde bulunduğu hassas ekonomik dengenin farkında olup, New York Times’da 2 Mart 2022 tarihinde yayımlanan yazıda Somini Sengupta ve Lisa Friedman Avrupa’nın doğalgaza bağımlılığını azaltma yönünde hızlı ilerlemeler kaydedebileceğini belirttiler. Adları geçenler, Avrupa’nın bunu özellikle enerji verimliliğini arttırmak suretiyle yapabileceklerini, bu yaklaşımın Avrupa’nın atmosfere bıraktığı sera gazını azaltma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracağını, Ukrayna’daki çatışmanın bu yöndeki çalışmaları hızlandıracağını, doğalgaz depolamadan ziyade yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi teşvik edecek tektonik dönüşümün kapısının aralandığını da kaydettiler. 

Savaşın Ekonomik Etkileri 

Rusya ve Ukrayna yüksek oranda birtakım önemli gıda maddeleri, mineral ve enerji için üretim ve ihracat yapmaktadırlar. İki ülke arasında devam eden savaş ekonomik ve finansal şok yaratmıştır ve başta mal piyasası olmak üzere petrol, gaz ve buğday ürünlerinde fiyatlar hızla yükselmektedir. Rusya ve Ukrayna ‘yeşil teknoloji’ adı altında üretilen güneş panelleri, rüzgâr türbini ve elektrikli araçların akülerinde kullanılan değerli madenlerin (enerji ileten metaller: bakır, nikel, platin, paladyum, alüminyum ve lityum) önemli tedarikçilerindendir. İki ülke arasındaki savaş global boyutta bu değerli madenlerin tedarikini tehdit etmektedir. 

Savaşın başlamasından bu yana mal ve finans piyasalarında ortaya çıkan hareketlenmeler ve dalgalanmalar devam ederse bunun 2022 yılında küresel GSYH’deki büyümeyi bir baz puanı azaltabileceği hesaplanmaktadır. Ek olarak, Rusya’da ekonomik durgunluk yaşanacaktır ve küresel boyutta tüketici fiyat enflasyonu yaklaşık iki baz puanı artacaktır. Bununla birlikte, iyi planlanmış para ve maliye politikaları sayesinde büyümedeki negatif etkinin bir nebze azaltılabileceği de öngörülmektedir. 

OECD tarafından yapılan bir açıklamaya göre, savaşın yarattığı yeni negatif şokun süresi ve boyutları belirsizdir ve bu sebepten ötürü para politikası sabitlenmiş enflasyon beklentileri oluşturmaya odaklanmalıdır. Buna göre Merkez Bankaları savaş öncesi planlarına devam etmeliler ama savaştan büyük oranda etkilenen ülkeler istisnai önlemler alabilirler. Bu tür ülkeler krizin yarattığı sonuçları etraflıca incelemelidir. Yakın dönemde, birçok devlet yüksek enerji fiyatlarının yarattığı etkiyi hafifletmeli, her fırsatta enerji kaynaklarını çeşitlendirmeli ve etkinliğini arttırmalıdır. 

Gıda maddeleri boyutuna bakılırsa OECD ülkeleri üretimlerini arttırmaya, korumacı politikalarından uzak durup Rusya ve Ukrayna savaşından kaynaklı gıda maddelerinde tedarik sıkıntısı çeken ülkelere yardım etmeyi planlamalıdırlar. OECD açısından devam etmekte olan bu savaş Rusya’ya olan enerji bağımlılığını en az indirilmesi gerektiğinin önemini bir kere daha göstermiştir. Devlet politikasına yön verenlerin gözden geçirmeleri gereken unsurlar ise enerji güvenliğini sağlamak olmalı ve ‘yeşil enerjiye’ geçiş için kamu desteğiyle teşvik uygulamalarında bulunmalıdırlar. 

OECD tavsiyelerinin başarıyla uygulanması yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomideki yerini genişleterek gezegenimizin sağlığına da iyi gelecektir. 

Yaptırımlar

Yukarıda da belirtildiği gibi, Rusya-Ukrayna savaşı bazı devletlerin Rusya’dan tedarik edilen petrol, gaz, kömür ve başka ticari mallara yaptırımlar getirme yönünde adımlar atmalarına neden oldu ve bu durum küresel enerji güvenliğini olumsuz etkilemeye başladı. Rusya şimdilik bu tür yaptırımların bazılarından kurtulmuş görünmektedir. Bunun sebebi ise, 2018 yılında Rus alüminyum üretim şirketi Rusal’a getirilen yaptırımlar sonucunda küresel çapta alüminyum fiyatlarının çok hızlı artış göstermesidir. Dünyadaki nikel madeninin de %7’si Rusya’da bulunmaktadır ve devam eden savaş neticesinde nikel fiyatları şimdiden %250 artış göstermiştir. 

Öte yandan, Ukrayna soy gazlar olarak adlandırılan kimyasal elementlerin dünyadaki en büyük tedarikçisi durumundadır. Bu elementlerin içinde neon ve kripton bulunmaktadır ve bu iki element de yarı-iletken çip yapımında kullanılmaktadır. Dünyada çözüme kavuşturulamamış bir yarı-iletken çip tedarik sorunu devam ederken üretiminde kullanılan elementlerin bulunamaması bu sorunu daha da kötü bir yöne sürüklemektedir (yarı-iletken çip sorununun detaylarını bu konudaki yazımdan okuyabilirsiniz). 

Sonuç

Savaşın uzaması ve yaptırımların ağırlaşması durumunda, Rusya’nın global ticari piyasada etkin rol oynadığı diğer madenlere veya enerji kaynaklarına getirebilecek yeni yaptırımlar fiyatlarda daha hızlı bir artışa yol açabilecektir. Rusya’ya bu açıdan bağımlı ülkeler bu tür bir değişime olabildiğince hazırlanmaya çalışmalıdırlar. 

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali nedeniyle yaşanan savaş dünyadaki birçok enerji kaynağının fiyatında ve tedarikinde belirsizlik ve öngörülemezlik yaratmaktadır. Yatırımcılar, devletler ve sanayi kuruluşları ‘yeşil enerjiye’ yapılan geçiş sürecinde bu tür aksaklıkların kısa süreli olduğunu bilmeli ve yeşil dönüşüme en güçlü şekilde destek vermelidirler. Bu kriz zamanında sürdürülebilir enerji sektörünün uzun vadede daha dayanıklı ve güvenilir hale gelebilmesi için gereken adımlar mümkün olan en hızlı şekilde atılmalıdır. Ukrayna’da yaşanan savaşının uzaması halinde daha da geniş ve olumsuz etkileri her geçen gün artan bir krize yol açması kaçınılmaz olacaktır. Savaşın en önemli olumlu bir etkisi ise yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımların artması ve küresel düzeyde yeşil dönüşümün hızlanması olacaktır ki bu yöndeki adımlar dünyanın küresel ısınma kaynaklı iklim felaketini önlemesinde yararlı olacaktır. 

Kaynakça: 

Leave a Reply