Sarah Kane: Yüzleşmeye Hazır Mıyız?

Selam! 

1960 yıllardan bu yana postmodern tiyatronun yarattığı değişimden hâlâ nasibimizi aldığımızı düşünmüyorum. Gördüğüm kadarıyla geleneksel tiyatroya sırtını dönüp kendi içinde de evrimleşen bu muhteşem dönem bilinçli okuyan herkesi çok etkiliyor. Herkese hitap etmek adına bu yazıyı daha yüzeysel ve bireysel görüşlerimle kısa tutmak istiyorum. Umarım siz de keyifle okursunuz! 

Hiçbir zaman çok iyi bir yazar olduğumu düşünmedim fakat konu sanata gelince her şey değişiyor ve daha berbat bir yazara dönüşüyorum. Hele ki sinema ve tiyatrodan bahsediyorsak durum içler acısı. İşte bu içler acısı durumu daha da karamsar bir hale neden sürüklemeyeyim diye düşünürken bana göre sahnede bizim alışkın olduğumuz vaat edilen hayal dünyasında yaşama fikrini bu hayalleri yıkmayla değiştiren, hatta üzerine bir de gerçekleri suratımıza tokat gibi çarpan olduğumuz yeri sorgulatan muhteşem bir kadından bahsetmek istediğime karar verdim. 

Yüzleştirmeci Tiyatro adı altında Anthony Neilson ve Mark Ravenhill ile de anılan, seyirciye  dışavurumcu bir bakış açısı kazandıran ve yazdığı oyunların yanı sıra kendi psikolojik durumunu da oyunlarına yansıtıp sahnede içimizdeki vahşi benliği en açık haliyle gösteren kadından, Sarah Kane’den bahsetmek istiyorum. 

İnsanın en ilkel duygularına dokunup bir deney gibi sizle oynayan bu tiyatro, eminim ki daha önceden görmeye alışık olduğunuz bir sahne keyfi size sunmaz. Benim gibi ne kadar muhteşem olduğunu düşünen az insanla karşılaşsam da ‘sahne sadece eğlence merkezi değil, aynı zamanda en içten olan duyguları insanların yüzüne vurmamız gereken bir yerdir’ düşüncesini ilke edinir. Bu duyguları yüzünüze vuruş şeklinden de eminim ki birçoğunuz hoşlanmayacak ve bana yazının sonunda nasıl böyle bir sahne deneyimden keyif alabilirsin sorularını yöneltecektir fakat emin olun ki normalde hoşunuza giden bir eylemi rahatsız ediciliğe ve korkuya sürükleyince kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir deneyim içinde kayboluyorsunuz. 

Sarah Kane ise Yüzleştirmeci Tiyatro’nun yaramaz kızı. Seneler boyunca depresyon tedavisi görmüş, 28 yaşında bir gece antidepresan ve uyku haplarıyla intihar etmeye kalkıp hastaneye kaldırılmıştır. İki gün sonra o hastanede kendine gelip gece 2’de ayakkabı bağcıklarıyla tuvalette kendi asmıştır.

28 yıllık kısa yaşamında bize 5 tiyatro eseri bir de senaryo bırakmış olan bu kadın, deneyimin acı çekme yoluyla seyirciye ders vericeğine inanır. Size oyunlarını detaylı olarak anlatmayacığım çünkü bu yazıyı sevmeyenler için uzun bir işkence, sevenler için de kaybolmaya meyilli oldukları bir yolculuğa dönüştürmek amacında değilim. Size onun sanatını birkaç cümleyle tanıtmak istiyorum. 

Oyunları vahşidir, uç duyguları kullanılır ve ciddi anlamda rahatsız eder. Herkese hitap etmez çünkü herkes kendi gerçeğiyle yüzleşecek kadar cesur değildir. Hazır olmayan insanlar bu yolda elenir ve geriye sadece kendini, toplumu ve duyguları sorgulamayı kabul eden seyirciler kalır. Umarım sizin de Sarah Kane’le bir gün yolunuz kesişir! 

Sevgiyle,

Işınsu

Leave a Reply