Türkiye’de siyaset rizomatik bir felsefi düzlemde değerlendirilmelidir. Çünkü siyasi aktörlerin ortaya koydukları olgular kendi dallarında budaklanırlar, kendi yollarını oluştururlar, anlamlı ve anlamsız bağlantılar oluşturarak yatay veya dikey siyasal perspektiflerle değerlendirilirler. Özellikle bu tür değerlendirmeler siyasetin yol açtığı toplumsal analizlerle yapılmalıdır. Her ne kadar özerk ve birbiriyle bağdaşmayan siyasal düşünceler, demokratik bir mekanizmanın temelli gibi görünse de esasında toplumsal bunalıma yol açmaktan öteye geçemeyen bir çıkmazdır. Bu durum Türkiye’de olduğu gibi 1. dünya ülkesi maskesiyle, sosyal refah ve siyasal güven açısından değerlendirildiğinde 3. dünya ülkeliği imajından kurtulamayan diğer ülkeler için de geçerlidir. Özellikle seçim süreçleri yaklaşıldığında siyasal aydınlanmanın sağlanması için bireysel ve semantik yorumlamalardan çıkılıp realitenin kendisine odaklanılması gerekmektedir.
“Bu realite nedir ve nasıl sağlanır?” diye sorarken kendime önüme çıkan anlam koridorlarını takip ettim. Sonuçta, somut ve gerçek bir siyasi değerlendirilme yapılabilmesi için tin ve bedenin birleşmesi; muhatabı olduğu nesneyi karşısında görmelidir. 15 Kasım 2022 tarihinde gerçekleşen “Kemal Kılıçdaroğlu ile Söyleşi” etkinliği bu realitenin kurucu taşı oldu ve Türkiye siyaseti Kılıçdaroğlu konjonktüründen incelendi. Bu yazımda da söyleşinin Türkiye siyaseti açısından dikkat çeken ana maddelerini sizlere aktaracağım.
Seçim Güvenliği
Seçim tarihine yaklaşıldıkça gözler muhalefet partilerinin seçim güvenliği stratejilerine çevrildi. Seçimlerin güvenli ve sağlıklı ortamlarda yapılabilmesi demokrasinin temel gerekliliğini teşkil ettiğinden, ana muhalefet partisi CHP’ye diğer partilere nazaran daha fazla denetleme sorumluluğu verdiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Kemal Kılıçdaroğlu, 6 siyasi partinin birlikteliği yaklaşık 200.000 sandığın birebir denetimini aşamalı olarak denetlemeyi garanti ediyor. Gönüllü sandık görevlilerinin yardımıyla Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde de gerekli denetimler yapılacak ve önceden seçilmiş görevliler tam yetkilerini kullanıp olası problemlerin önlerine geçecek.
Kılıçdaroğlu’nun Seçim Seyahatleri
“Memleketimizi karış karış gezmek yerine neden yabancı ülkeleri geziyorsunuz,sizin adaylığınız Türkiye Cumhuriyeti’ne değil de yabancı ülkelere mi?” sorusunun üzerine, Kılıçdaroğlu geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirmiş olduğu Amerika ve İngiltere gezilerinin temel sebeplerini aktardı. Dünyada gerçekleşen teknolojik ve entelektüel değişimlerin takibinin ülkenin gelişiminde son derece önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki üniversitelerin eğitim seviyelerini arttırmak adına MIT ve Harvard’dan çeşitli profesörlerle sohbet ettiğini, ve bu sohbetlerden gençlerin bilgi üretimindeki yerinin çok önemli olduğunu aktardı. “Yüksek Yetenek İnşası” hedefi ile; ülkemizin gençlerinin alacakları iyileştirilmiş eğitim sayesinde ekonomi, kültür, sanat ve teknoloji gibi alanlarda Türkiye’nin dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak anılacağını söyledi. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun fütüristik ve inovatif tavrının çağdaşlığı yakalar meziyette olduğunun yorumunu yapabiliriz.
Mülteci Sorunu
Uluslararası hukukun öngördüğü şekilde ülkemize kayıtsız olarak yerleşmiş Afgan etnikli göçmenlerin ülkelerine teslim edileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Suriyeli sığınmacılarının ülkelerine dönüşlerinin kısmen daha uzun sürede sağlanacağını belirtti. Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, bu süreçte ise büyükelçilerin ve diplomasinin önem kazanacağını, aynı zamanda Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’den alınan fonlar ve protokollerde belirtilen maddeler sayesinde Suriye’de demografik yatırımların sağlanmasıyla güvenli ve insancıl bir göç politikasının yürürlükte olacağını Bilkentli öğrencilere aktardı.
Siyasette Geçmişin Yükümlülüğü
Geçtiğimiz haftalarda Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı ve aynı zamanda Anadolu Arapları Derneği Başkanı olan Ömer Uçak’ın eski tweetleri gündeme geldi. Ömer Uçak’ın tweetlerinde Türklere “it soyu”, Türk milletine “Size bir kemik atayım da oyalanın azıcık” dediği ortaya çıktı. CHP koridorunda ise bu Uçak’ın açıklamaları geçmişin olumsuzluklarının geçmişte kalması gerektiğinin bir örneği niteliğinde. İnsanların geçmişte yaptığı paylaşımların CHP vizyonunda bir etkisi olmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu; akıllara siyasetin diyalektiklerinin geçmişten bu denli ayrılması gerekli midir sorularını getirdi. Kılıçdaroğlu’nun affedici ve bütünleştirici tavrının nedeni ise Uçak’ın CHP’nin bir üyesi olarak partinin yükümlülüklerini, prensiplerini ve değerlerini en içten şekilde kabul ettiğinin bir göstergesi olduğunu söyleyerek geçmişteki hataların güncel siyasetin bir parçası olmaması gerektiğini ifade etti.
Enes Kara’nın İntiharının CHP Köşesindeki Sessizliği
“Türkiye’nin ana muhalefet partisi olarak Nur cemaati yurdunda gerçekleşen 20 yaşındaki tıp öğrencisi Enes Kara hakkında siz konuşmazsanız kim konuşacak?” şeklinde sitem dolu soru, Kılıçdaroğlu tarafından bu tür olayların medyada etik sebeplerden ötürü çok fazla kalmaması gerektiği, bu kararı ise psikologlar ve sosyologların yardımıyla aldığını ifade etti: “Gençlerin sorunlarını biliyoruz ve sorunların çözümlerine hazırız fakat bu tarz negatif olayların bu denli dillendirilmesini doğru bulmuyorum.”
Sonuç
Bu konuların yanı sıra “Başörtüsü Yasası” teklifi, 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı, koalisyonların beraberliğinin devlet yönetiminde ikiliğe yol açıp açmayacağı, işçi hakları gibi konu başlıkları üzerinden de sorular soruldu ve Kılıçdaroğlu tarafından es geçilmeksizin tüm sorular cevaplandı. Aktif vatandaşlığın seçime yaklaşıldıkça önem kazanması ve demokrasinin nabzının siyasi aktörlerle kurulan doğrudan ilişkilerle tutulması ülkemizin geleceğinin doğru bilgiler ve yöntemlerle oluşturulması adına büyük önem taşımaktadır. Bizler de nacizane yazarlar olarak üniversite topluluklarının düzenlediği etkinliklerin hepsine katılıp edindiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmak adına yazma mesleğini icra etmekteyiz. Bu etkinliği düzenleyip siyasal düşünce akümülasyonuna katkı sağlayan Atatürkçü Düşünce Kulübü ve Sosyal Bilimler Kulübüne, Gazete Bilkent Politika birimi editörü olarak teşekkürlerimi sunarım.