Stefan Zweig, 1881 Avusturya doğumlu 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. İyi gelirli bir ailenin çocuğu olan Zweig, küçük yaşından itibaren edebiyat ve sanat ile iç içe olmuştur ve üniversite eğitimini felsefe üzerine tamamlamıştır. Deneme, öykü ve şiirlerinin yanı sıra biyografileri ile de dikkat çekmektedir. Savaş karşıtı söylemleri ile tanınan yazar, Nazilerden kaçmak için birçok ülkeyi ve kenti dolaşmıştır. Bunlar sırası ile İngiltere, Amerika ve Brezilya’dır. Yazarın eserlerinin bu kadar sürükleyici ve herkes tarafından kabul görmesinin en büyük etkeni de Zweig’ın çok iyi bir karakter çözümleyicisi olmasıdır. Bu özelliği yapıtlarında keskin bir şekilde görülmektedir. Yazarın çalışmalarını incelediğimizde; içe dönük, hayal kırıklığı yaşayan karakterlere rastlıyoruz ki aslında bu Zweig’ın kendini içinde hissettiği psikolojik durumun bir yansımasıdır. Kaçış yolculuklarını Lotte Altman ile gerçekleştirmiş ve onunla da ikinci evliliğini yapmıştır.

Dünyanın bu kötü gidişatına dayanamayacağını ve savaşın da bitmeyeceğini düşünen Zweig, hayat ile arasındaki mücadeleye daha fazla dayanamaz ve eşi Altman ile 1942 yılında intihar ederler. Geride birçok kişiye yazılmış mektup bırakmıştır ve bunlardan biri de Petropolis valisine yazılmıştır. Sanırım bu mektup, yazarın hayat karşısında gücünün ne kadar tükendiğinin en önemli kanıtıdır. Mektupta şöyle demektedir: ’Kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce, son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum: Bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke Brezilya’ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. Her geçen gün, bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim ve benim lisanım konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum Avrupa’nın kendi kendisini yok etmesinden sonra, hayatımı yeni baştan kurmayı isteyebileceğim bir yer daha yoktu. Ancak 60 yaşından sonra, yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyacım vardı. Benim gücüm ise, uzun yıllar süren yurtsuz gücüm sırasında tükendi. Böylece, ruhsal çalışması, her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor. Bütün dostlarımı selamlarım! Umarım, uzun gecenin ardından gelecek olan sabah kızıllığını hala görebilirler! Ben -çok sabırsız olan ben- onların önünden gidiyorum.’

Rastlantı eseri satrançla tanışıp bunu yaşamı haline getiren Dr. B’nin öyküsünün anlatıldığı Satranç adlı eseri en bilinen yapıtı olmasından öte intihar etmeden birkaç ay önce tamamlanmasından dolayı veda mektubu olarak nitelendirilmektedir. Zweig’ın çeşitli dillere çevrilmiş birçok eseri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Bir kadının yirmi dört saati, Freud ve öğretisi, dünün dünyası, Lyon’da düğündür.

Leave a Reply