Noyan: 80 darbesinin gençleri politikadan, siyasetten korkuttuğunu ve onları politikadan uzak yaşamaya ittiğine inanıyor musunuz?

Tekir: Ben ilk üniversiteye başladığımda ailem ve akrabalarım tarafından “okulunu oku, mezun ol işine başla” tavsiyelerinde bulunuldu. Bu bir kaygıdır, 80 döneminde yetişmiş olan bir neslin taşımış olduğu kaygıdır. Belli sıkıntıları gördükleri için belki de bu reflekste bulunmaları kendileri açısından haklı olabilir. Politikadan uzaklaştırıldıklarının doğru olduğuna inanıyorum ama bu sürecin yanlış olduğuna inanıyoruz gençlik  kolları olarak. Bir genç ülkesinde ne olup bittiğini bilmeli ve olayları da analiz etmelidir. İlla bir siyasi parti çatısı altında olması gerekmiyor ama kendi düşüncelerini savunmalı ve kendi düşüncelerine yakın arkadaşlar edinmelidir kendine. Arkadaş biriktirmelidir diyorum ben buna.

Noyan: Ailelerin çocuklarına “Aman evladım sen bu işlere bulaşma.” Şeklindeki yaklaşımı hakkında ve siyasetin kirli, kötü bir kelime olarak anılması hakkındaki fikirleriniz nelerdir?

Tekir: Bana söylenmese bile etrafımdaki bir çok kişiye söylendi. Siyasetin kirli olduğunu düşünmüyorum eğer siyasetle uğraşan insanlar zaman zaman belli yanlışlar yaptılar ise o onları bağlayacak bir şey. Ben mesleğim açısından söyleyeyim. Eğer bir avukat mesleğini iyi yapmıyor ise bu avukatlığın kötü olduğu manasına gelmiyor. Avukatlık mesleğini yapanların mesleklerini iyi yapmadıkları anlamına geliyor. Gereği gibi yapılan siyaset kirli siyaset değildir. Bu milletin temellerini tanımadan mevcut medeniyetine de sahip bir politika üretemiyorsanız ve verdiğiniz sözlerin arkasında duramıyorsanız yanlış yapıyorsunuzdur; buradaki olay kişilerin göstermiş olduğu zafiyettir, siyasetin kendi zafiyeti değildir.

Noyan: 12 Eylül 1980 darbesinin sorumlularının yargılanmasını olumlu bir gelişme olarak görüyor musunuz?

Tekir: Elbette olumlu bir gelişme çünkü artık Türkiye’de şöyle bir gelenek oluşmuştu: her 10 senede 20 senede bir siyasete bir şekilde müdahale oluyordu ve bu olağan karşılanmaya başlamıştı. Son olarak 28 Şubat 1997’de ve sonrasında 27 Nisan Bildirisi’yle siyasette bir balans ayarı yapılmaya çalışıldı. Fiili bir darbe olarak da en son 12 Eylül 1980 darbesi yapıldı bunların hepsini siyasete müdahale, siyaseti halka açmanın önüne konulan birer engel olarak görüyoruz. Budan dolayı darbe yapan ya da darbeye teşebbüseden kim varsa bunların yargılanması ,bir daha da kimsenin darbe yapmaya cesaret edemeyeceği şekilde yargılanması, gerekmektedir. Bundan dolayı olumlu bir gelişme olarak görüyoruz ve bu davanın çok fazla uzatılmadan ve kimseyi de rencide etmeyecek şekilde sonuçlanmasını varsa bir suç ki sahsen var olduğunu düşünüyorum bunun da cezasız bırakılmaması gerektiğini düşünüyoruz.

Noyan: Gençlere yönelik panel, akademi ya da daha farklı çalışmalarınız var mı?

Tekir: Elbette, gençlik kolları olarak bizim faaliyetlerimizin tamamı gençlere yönelik oluyor şunu söylüyoruz: konferanslar zincirimiz var genel başkanımız 2011-2012 eğitim yılı içerisinde üniversite konferansları yapıyor inşallah bu sene 30 üniversitede nisan mayıs ayı itibariyle bu konfreanslar yapılmış olacak bu konferansların ilki de Bilkent Üniversitesinde başlamıştı Siyaset Platformu’nun davetlisi olarak. Genel Başkanımız “Küresel Medeniyet Krizi ve Çıkış Yolu” konulu bir konferans vemişti. Bu konferanslar vesilesiyle 15000-20000 öğrenciye ulaşmış olacağız ve küresel medeniyet dediğimiz olgudan nasıl çıkabileceğimizi genel başkanımızın çok güzel anlatımıyla açıklamaya çalışacağız.  Bununla kalmayıp Has Parti’ye üye olan genç arkadaşlarla bir araya gelerek konferanslar düzenliyoruz. Genel başkan yardımcılarımız,akademisyenler, konusunda tecrübe sahibi büyüklerimiz, iş adamlarımız, eski bürokratlar, eski milletvekillerimizle konferanslar düzenliyoruz, sohbetlerimiz oluyor. Biz siyasetle ilgilenen gençler istiyoruz, politika üretebilen gençler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Bizim niyetimiz kuru kuruya sağlık politikasını eleştirmek eğitim sistemini eleştirmek değil bunların alternatiflerini üreterek eleştirmek. Yani  aksayan bir çark varsa  ya da bu çarkın kırılmış, deforme olmuş  kısımları varsa buraları nasıl değiştiririz ya da çarkın tamamını nasıl  değiştiririzin politikalarını üreterek gençlerin Has Parti’nin politikasına ve Türkiye politikasına katkı sağlayacakları şekilde faaliyetlerimizi  yürütmeye çalışıyoruz.

Noyan: Partinize ya da siyasal örgütlenmenize gönül vermiş olan öğrenci arkadaşların, gençlerin partinize hizmet verebilme imkânı var mıdır? Varsa hangi alanlarda kendilerini nasıl kanıtlayabilir ve siyasi bir oluşum içerisinde bulunabilirler?

Tekir: Has Partinin kapısı  bu imkanlar için açılmış durumda; biz kurulduğumuz günden bu yana gençlik örgütlenmelerine, gençlerin bu noktadaki çalışmalarına çok katkı sağlamış olan ve gençlerin de Has Parti’ye katkı sağlamış olduğu bir süreç geçirdik. Kurulduktan kısa bir süre sonra teşkilatlanmaya ve kısa bir süre sonra da yani 12 Haziran’da seçimlere katıldık ve şöyle bir tabloyla karşı karşıyayız biz Türkiye genelinde hemen hemen tüm illerde 25-30 yaş arasında genç adaylar gösterdik. Örneğin Ankara’da 31 miletbevekili adayı var 3 tane genç milletveli adayımız vardı ve bunlardan bir tanesi ilk 5’te olmak mecburiyetindeydi. Bu noktada bizim gençlere kapımız her zaman açık Türkiye için, geleceğimiz için birşey yapmak isteyen tüm gençlere kapımız sonuna kadar açık. Has Parti kurulurken yaş ortalaması 43’tü . Parti kurulurken biz 5 arkadaş en genç parti  kurucularındandık bir arkadaş 23, bir arkadaş 25, bir arkadaş 29  yaşındaydı ve ben 28 yaşındaydım. Ortalama yaşı diğer siyasi partilere göre belki de en düşük siyasi parti Has Partidir. Mesela Ankara İl Başkanı’mız 30 yaşında ve çok azimli, çok gayretli çalışmalar yapıyor. Sadece Ankara İl Başkanı değil bir çok ilde il başkanlığı yapan, il yönetim kurulunda bulunan bir çok arkadaşımız 30’lu yaşlarında yani  gençlik kollarının hinterlandında kabul edebileceğimiz arkadaşlar  saydığım görevleri icra ediyor. Türkiyenin yaş ortalaması en düşük en genç partisi olmaya gösterge olan bir diğer hususta partimize kayıtlı olan üyelerin 3’te 1’inin de fazlası 18- 30 yaşındaki üyelerden oluşuyor olmasıdır. Bir partinin 3’te 1’i gençlerden oluşuyorsa o partinin geleceğe dair söyleyecek bir sözü her zaman vardır ve olacaktır.

Noyan: Son olarak gençlere iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

Tekir: Öncelikle şunu tavsiye etmemiz bir vazife, gençlerimizin kendilerini çok iyi bir şekilde yetiştirmeleri gerekiyor. Şartlar imkan vermemiş ve bir genç üniversiteye gitmemiş olabilir ama üniversiteye gitmek kendini geliştirmenin tek yolu değildir. Birincisi kendilerini geliştirmeleri yani çok kitap okumaları, gündemi takip etmeleri, gazete okumaları en azından internetten gazeteleri takip etmeleri gerekiyor. Yazılı kaynakları  takip etmelerini tavsiye ediyoruz. İçerisinde insan olmayan insana dail söylenmiş bir şey olmayan sözleri dinlemesinler. İçerisinde insana ait bir husus yoksa söylenen bir söz insanın geleceğine ilişkin bir söz değilse o zaman dinlemesinler. Son olarak da muhakkak ki arkadaş biriktirsinler bu çok önemli. İnsanın sırtını yaslayabileceği, sırt sırta verip veya omuz omuza verip ülkenin geleceğini inşa edebileceği dostları olmalıdır. Türkiye için düşünmeyi, üretmeyi her zaman öncelikli meseleleri haline getirsinler  yanieğer biz bu ülkede yaşıyorsak bizden öncekilerin bize bıraktığı ülkeyi bizden sonra gelecek nesle daha iyi bırakmamız gerekiyor. Bu bizim üzerimize bir vecibe ise bunu yapacak  şekilde kendimizi geliştirmeliyiz.

Şahsım İsmail Noyan olarak ve Gazete Bilkent adına teşekkürlerimi sunarım. Daha farklı projelerde de görüşebilmek umuduyla, bu seviyeli siyaset sohbeti için tekrar saygılarımı sunarım.

Şamil Tekir: Biz teşekkür ederiz bizi ziyaret ettiğiniz, konuğumuz olduğunuz için.

 

Leave a Reply