GazeteBilkent Mezunlar Portalı röportajlarımıza 2004 yılı Ticaret ve Yönetim Bölümü mezunumuz, Arı Elektrik Ltd. Şti. Genel Müdür Yardımcısı, Ahmet Numan Öztürk ile başlıyoruz. Kendisinden sonra iki kız kardeşi -Sara ve Sena Öztürk- de Bilkent’i tercih eden Öztürk ile GazeteBilkent Genel Yayın Yönetmeni H. Hakan Kahraman’ın da eşliğinde oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Numan Bey’in kariyer basamaklarını nasıl tırmandığının ve geçmişten geleceğe Bilkent’in konuşulduğu röportajı, siz GazeteBilkent okurlarına sunarız.
Özbay: Sayın Öztürk, öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?
Öztürk: İlkokul, ortaokul, liseyi Mersin’de okudum. İlk ve ortaokul hayatım özel okulda geçti. Lisede meslek lisesine geçtim. İlkokul ve ortaokulda inanılmaz haylaz bir çocuktum. O kadar haylazdım ki, 1 Nisan şakası yapmak için ikinci kattan aşağıya atlamıştım. Hiç zayıfsız bir karne getirdiğimi hatırlamıyorum. Öyle ki, orta 3’te sınıfta kaldım. Sınıfta kalmam aslında bir nevi benim hayatımı etkiledi. Orta 3’ü ikinci kez okurken Türkçe öğretmenim bendeki sözel yeteneği keşfetti ve beni edebiyata doğru yönlendirdi. Okuldaki müsamerelerde şiir okur, tiyatrolarda roller alır oldum. Sonrasında esas yeteneğimi fark ettim, benim sanata karşı büyük bir yatkınlığım vardı; ama matematik dendiğinde sınıfta kalırdım.
Haylazlıklara devam edince Mersin Ticaret Meslek Lisesi’ne kaydım yapıldı. Ben asıl Hanya’yı Konya’yı orada gördüm. 10 sene boyunca özel okulda ve oluşturduğu çevrede o çok rahat yaşamı tattıktan sonra meslek lisesinde karşılaştığım yoksulluk seviyesi beni kendime getirdi. Maddi durumumuzu 2 yıl boyunca saklamıştım. Yani bütün hayatımı etkileyen bir geçiş yaşadım. Bu dönemde okul başkanlığı yaptım.
Daha sonra Bilkent’e geldim. Akabinde Boyner ve Özsüt’te çalıştıktan sonra, şu anda Arı Elektrik Ltd. Şti’de Genel Müdür Yardımcılığı’nı yürütüyorum. Yine Bilkent Turizm Otel İşletmesi mezunu olan Özden Öztürk ile evliyim.
Bunun haricinde son 1.5 yılda 25 kilo aldım. Masa başı işleri, lokanta yemekleri… İş hayatı nankör tabii, hemen cezayı veriyor. Hedef haftada 1 kilo vermek… Babamın bana bir lafı var; “Sen 40 yaşına geldiğinde holding başkanı gibi mi görünmek istiyorsun, fabrikatör gibi mi”? Damardan girdi yani.
Kahraman: Bilkent Üniversitesi’ni seçme nedenleriniz nelerdi?
Öztürk: Meslek lisesinden üniversiteye girmek bizim zamanımızda da oldukça zordu. Buna ek olarak bir de babamın, benim Mersin ve çevresindeki illerde kalmamı istemesi ayrı bir zorluk teşkil ediyordu. Benim hedefimse İstanbul ya da özellikle Ankara’da okumaktı. Tercih döneminde babamla beraber yaptığımız seçimlere son anda Bilkent Üniversitesi Ticaret ve Yönetim Bölümü’nü ekledim ve 2000 yılında bu bölüme başladım.
Özbay: Biraz da Bilkent’teki öğrencilik günlerinize değinecek olursak… Nasıl bir öğrencilik süreci geçirdiniz?
Öztürk: Öncelikle Bilkent hakkındaki meşhur efsaneleri buraya gelmeden önce ben de duymuştum. Ancak uçlarda yaşayan bir kesim olsa da bunun geneli temsil etmediğini gördüm. Kız kardeşlerim de Bilkentli ve bu söylentiler 2 nesildir aynen devam ediyor.
Bunun haricinde ailemden uzun süreliğine ilk defa ayrılmıştım. Ancak bu özgürlüğe ve elimdeki imkânlara rağmen sorumluluklarımın bilincinde bir öğrenciydim. Öğrencilik dönemimizde bara da gittik, sinemaya da gittik; çok da gezdik ama öğrenci olduğumuzun da her zaman bilincinde olduk. Zaten Bilkent bunu öğrencilerine net bir şekilde kazandırıyor.
Derslere gelince, hocalarımla genelde tatlı bir rekabet halindeydim. Ancak üniversite döneminde de Matematik ile aramı bir türlü düzeltemedim. Ayrıca çok güzel bir arkadaş grubum vardı. Gerçekten çok iyi anlaşır ve eğlenirdik. Birçoğu ile hala görüşmeye devam ediyoruz.
Kahraman: Peki, iş yaşamınızda gerekli matematiği nasıl hallediyorsunuz?
Öztürk: Tabii ki, yeri geldiğinde hesapları ben yapıyorum yeri geldiğinde teknik arkadaşlarımızla çalışıyoruz. Destek veren geniş bir ekibimiz var. Ancak bunlar ticari matematik gerektirdiğinden okuldaki matematik ile bağdaştırmamız çok gerçekçi olmaz.
Özbay: Öğrencilik hayatınızda en sevdiğiniz hoca kimdi diye sorsak…
Öztürk: Muhasebe hocamız Selda Hanım’ın yeri başkadır mesela. Ayıramıyorum aslında. Hukuk hocamız Doğan Bey, marketing hocamız Meltem Hanım… Hepsi önemlidir benim için, özellikle marketing hocamız Meltem Hanım…
Kahraman: Mezuniyet sonrası hayatınızda neler oldu?
Öztürk: Bilkent’e o kadar bağlıydım ki, mezun olduktan sonra 2 yıl boyunca masaüstü resmim Bilkent’e aitti. Mezun olduktan sonra değişen beklentilerle bir anda boşluğa düşüyorsunuz.
Mezuniyetten hemen sonra aile şirketimizde işe başladım. Aslında ortaokul döneminden beri her yaz tatilinde çalışmıştım. Ancak kazandığım bu tecrübeleri yeterli görmediğimden direkt olarak aile şirketimizde başlamak ve devam etmek yerine askerlikten sonra Ankara’da Boyner’de İdari İşler Yöneticisi olarak çalışmaya başladım. 1.5 yıl sonrasındaysa Özsüt’ün Akdeniz, Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu bölge müdürlüklerini yürüttüm.
Özsüt’ten sonra artık babam şirkete dönmemi teklif etti. Ben de onun tecrübelerini, almış olduğum eğitimin verdiği yenilikçi özelliklerle birleştirerek başarılı olacağımı düşündüm. Bu noktada kurumsal bir yapıdan aile şirketimize geçmiş oldum ve şirkete kurumsal yapı kazandırmaya karar verdim.
Özbay: Şirketiniz ve yaptığınız işten biraz bahseder misiniz?
Öztürk: Şirketimiz Mersin’de 1976’da kurulmuş olan Arı Elektrik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Genel olarak, pano imalatı yapıyoruz. Bir yapının anahtar teslimi komple elektrik işlerini yapıyoruz. Trafo merkezinden tutun zayıf akım sistemlerine, otomasyonuna kadar her şeyi yapabiliyoruz. Yani bir yapı içindeki elektrikle alakalı her şeyi biz yapıyoruz. Toplamda 140 personelimiz var.
Rusya’da ve Arabistan’da şirketler de kurduk ve böylece uluslararası bir yapıya kavuştuk. Ayrıca, Afrika’ya ihracat yapıyoruz.
Kahraman: İleriye dönük hedeflerinizde neler var?
Öztürk: Mersin’de önümüzdeki dönemde çok önemli yatırımlar olacak. 2013’teki Akdeniz Olimpiyatları ve kurulması gündemde olan nükleer santral, havaalanı ve turizm yatırımları bunlardan bazıları. Biz de sektörümüzün Mersin’deki en önemli firması olarak bu işlerin kesinlikle taliplisi olacağız.
Ankara’da bir şubemiz var ve ileride merkezi buraya taşımayı düşünüyorum. Şu anda orta ölçekli olan şirketimizi büyük bir şirkete dönüştürmek de hedeflerim arasında. Şirketimize inşaat, mobilya, tarım, ihracat gibi kısımlar ekleyip çeşitlendirerek bunları holding bünyesinde toplamak istiyorum. Ayrıca 40 yaşımdan sonra siyasete atılmak gibi bir düşüncem de var.
Özbay: Sizce Bilkentli olmak ayrıcalıklı mı Numan Bey? Bilkentli olmanın iş hayatına atılacak yeni adımlara bir destek sağladığını düşünüyor musunuz?
Öztürk: Evet, kesinlikle. Halen Bilkent’te okuduğum kitaplardan faydalanabiliyorum. Bu da Bilkent’teki eğitimin ne kadar çok yönlü ve ileriye dönük olduğunu ortaya koyuyor. Duruşunuzla ve eğitiminizle fark yaratmış oluyorsunuz. Ancak Bilkent’te kazanılan bu değerlerin farkına varmak ve bunları kullanabilmek tabii ki kişinin kendisine kalıyor.
Kahraman: Röportajımıza son verirken öğrencilerimize iletmek istedikleriniz nelerdir?
Öztürk: Şu anda Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık bölümünde okuyan ve sürekli “Okul bitse de iş hayatına atılsam” diyen kız kardeşime söylediklerimi öğrenci arkadaşlarımıza da söylemek istiyorum: Şu an milyonlarım olsa yine okul okurum. Çünkü bu günler gerçekten en rahat günleriniz. Sorumluluklarınız yıldan yıla, ta ki emeklilik dönemine kadar, hiç azalmıyor. Okul hayatınızın, Bilkentli günlerinizin tadını çıkarın.
Özbay: Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz Numan Bey.
Öztürk: Ben teşekkür ederim.