Geçtiğimiz hafta Perşembe günü yapılan Mayfest’te saat 20:00’da Mayfest çim alanı ana sahnesinde sahneye çıkan ve Sertap Erener/Demir Demirkan konserine gitmeyip çim alanda eğlenmeyi seçen dinleyicilere, müzikle dolu eğlenceli vakitler geçirten Hangover Sheep’in vokali ve aynı zamanda Bilkent Müzik Kulübü Başkan Yardımcısı Burak Sadıkoğlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Perşembe günü onları dinlediğim zaman, aklımdan geçen soruları yönelttim kendisine. Hangover Sheep’in anlamından, Mayfest’teki konserlerine, yakın zamanda olacak konserlerinden, demo çalışmalarına kadar farklı şeylerin konuşulduğu röportajı siz GazeteBilkent okurlarına sunarız.
Antmen: Öncelikle Perşembe akşamı saat 20:00’da gerçekleşen konserin mimarı Hangover Sheep ne zaman kuruldu?
Sadıkoğlu: Aslında grup daha önceden vardı. Ben daha sonradan gruba dahil oldum. Ama uzun bir süre boyunca vokalleri yoktu. 3, 4 aya yakın, grup sadece enstrümantel olarak işlerini yürütüyordu. 2010’un Ekim ayında ben dahil oldum. Sonra iki aylık bir çalışma süreci oldu, hem grubun bana hem de benim gruba uyum sağlamam için. Grup elemanlarından gitaristimiz ve basçımız Bilkent’ten. Gitaristimiz Ömer Narmanlıoğlu, basçımızda Onurhan İrkin. Davulcumuz ODTU’den Yusuf Taşlı. Oda ben gruba gelmeden 1 ay önce gruba dahil olmuştu. Gruba ben girdikten sonra isim değişikliğine gidildi ve grubun adı Hangover Sheep olarak değişti.
Antmen: Hangover Sheep çok değişik bir isim. Nereden geliyor acaba?
Sadıkoğlu: Hangover kısmı “Hangover” filminden geliyor aslında. Sheep’te Pink Floyd’un bir şarkısından geliyor.
Antmen: Peki Hangover Sheep ilk konserini nerede ve ne zaman verdi?
Sadıkoğlu: İlk konserimizi 3 Aralık 2010’da Bilkent Müzik Kulübü’nün Marmara konserlerinde verdik. Ama asıl konserimizi TMT açılış partisinde verdik. Daha sonrada Back House Alternative & Grunge Pub’da ve If Performance Hall’da verdiğimiz konserlerle, sahneye çıkmaya devam ettik.
Antmen: Mayfest’teki konserin repertuarını nasıl belirlediniz? Çünkü Bilkent’te farklı müzik türlerini dinleyen insan sayısı fazla ve bütün bu insanlara ulaşmakta oldukça zor.
Sadıkoğlu: Zaten art arda verdiğimiz konserlerden dolayı grubun belli bir repertuarı oluşmuştu. Aslında grup daha ilk kurulduğu andan itibaren tarzımızı grunge ve alternatif olarak belirlemiştik. Biz aslında biraz da çıkacağımız mekana göre repertuarı belirliyoruz dolayısıyla söz konusu Bilkent olduğunda da grunge’ı biraz daha uzak tutup, daha fazla alternatif’e yönelik bir repertuar hazırladık. Zaten genel olarak repertuarımız herkesin bildiği alternatif şarkılardan oluştu.
Antmen: Bazı dikkatli dinleyicilerde fark etmiş olacak ki, Bon Jovi’nin “You Give Love a Bad Name” adlı şarkısını neredeyse sahne alan bütün gruplar yorumladı. Bundan bütün grupların haberi var mıydı? Ve bu tür festivallerde çıkan grupların playlistini nasıl ayarlıyorsunuz?
Sadıkoğlu: “You give love a bad name” güzel ve insanları eğlendiren bir parça olduğu için herkes çalmak istedi. Dolayısıyla her çalan grupta insanları eğlendirdi zaten. Ama aslında böyle festivallerde bütün gruplar arasında mailleşme olur, herkes playlistini gönderir, böylece hiç çakışma olmaz yada çakışma olacağı önceden anlaşılır.
Antmen: Sertap Erener ve Demir Demirkan konseri olmasına rağmen izleyicileriniz gayet fazlaydı. Hatta bir sürü kişi sahnenin önünden size eşlik etti. Grup olarak bunu nasıl başardınız? Çünkü yaptığınız müzik tarzı Bilkent’e yeni yeni giren bir tarz.
Sadıkoğlu: Bence bir grubun sahnede ki duruşu yaptığı müzik tarzından daha önemli. Neden diye soracak olursak, sahnede hiç hareket etmeyen ve seyirciyle iletişim kurmayan bir grup ne kadar iyi çalarsa çalsın, o grup beğenilmez. Hangi müzik tarzında olursa olsun… Biz de grup olarak aynı bu düşünceyle sahneye çıkıyoruz. Bunun yanı sıra playlistimiz herkesin bildiği ve eğlenebileceği şarkılardan oluştuğu için bunun da etkisi olmuştur. Zaten bizim isteğimiz o gün çim alanda olan izleyicileri eğlendirmekti ve ben de bunu gerçeleştirdiğimizi düşünüyorum.
Antmen: Bence bunu çok da güzel başardınız. Kendi adıma ben ve arkadaşlarım çok eğlendik. Ben kşisel olarak seni tanıdığım için senin gitar çaldığını biliyorum ama sahnedeyken genellikle söyleyip bazı parçalarda çalıyorsun. Bunun nedeni nedir?
Sadıkoğlu: Aslında uzun zamandır gitar çalıyorum diğer gruplarımda gerek sadece gitarist olarak, gerek vokal gitar olarak görev aldım. Fakat Hangover Sheep’in repertuarındaki parçalar bir gitarla rahatlıkla götürülebilecek parçalardı… Benim açımdan çalarken söylemekte zor değil aslında fakat gitar olmadan sesimi çok daha iyi kontrol edebildiğimi fark ettim. Dolayısıyla bu gruptada daha fazla vokal olarak öne çıkıp, gitaristilğimi arka plana aldım.
Antmen: Biz Hangover Sheep’i hep cover şarkılarla tanıdık aslında… Peki ileriye dönük beste ve albüm düşünceniz var mı?
Sadıkoğlu: Aslında bu cover parçalar grubu oturtmak için zorunlu. Bu bir gerçek. Bizde yaklaşık 2 aydır grupla beste çalışmalarına başladık. Şu anda da elimizde 3,4’e yakın beste var. Bunlarıda büyük ihtimalle yazın değerlendireceğiz. Aynı zamanda güzel bir demo kaydı düşünüyoruz, kendimizi tanıtmak açısından.
Antmen: Peki son olarak yakın zamanda Hangover Sheep’i dinleyebileceğimiz yerler var mı?
Sadıkoğlu: 12 Mayıs’ta yani bu Perşembe saat 15:00’da ODTÜ Bahar Şenlikleri Panayır Alanı Müzik Toplulukları Sahnesi’nde sahneye çıkacağız. Bütün sevenlerimizi ve daha önce bizi dinlemeyen arkadaşları da konserimize bekleriz.
Antmen: O zaman biz de sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim.
Sadıkoğlu: Asıl ben teşekkür ederim. Gazete Bilkent gibi bir oluşumda yer almak benim ve grup arkadaşlarım için onur verici. Grubu takip etmek isteyen arkadaşlarımız için facebook sayfası: http://www.facebook.com/hangoversheep