Türkiye Komünist Partisi milletvekili adayı ve yazar Mesut Odman ile Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili ve Sol Gazetesi yazarı İlhan Cihaner, bugün Bilkentli’lerle birlikteydi. Bilkent Üniversitesi Sosyalist Düşünce Topluluğu’nun düzenlediği, “Suriye: Yalanlar ve Gerçekler” başlıklı konferansta buluşan Cihaner ve Odman, son zamanlarda Türkiye’nin siyasi gündemini en çok meşgul eden konu olan Suriye sorununa değindiler. Başlıktan da anlaşılacağı gibi konferansın içeriği, Suriye üzerine savaş yanlıları tarafından söylenilen ve medyanın yansıttığı yalanlara ve olayların iç yüzüne yönelikti.
Konferansa, oturum başlığının ‘gerçekler’ kısmına değinmek istediğini belirterek başlayan Odman, kısaca bugünkü Suriye rejimin geçmişine ilişkin hatırlatmalarda bulundu. Suriye’nin son 50 yıllık tarihine bakıldığında, sürecin zaman zaman sosyalist (BAAS Partisi), zaman zaman liberal görüşlerin öne çıkması şeklinde ilerlediğini belirten Odman, Baba Esad’ın darbeyle hükümeti ele geçirmesi sonucu BAAS’ı temizleme politikalarına girişildiğini belirtti. Bu doğrultuda, Suriye’deki liberalleşme hareketlerinin, siyasal İslam’a yol açılmasıyla beraber ilerlediğine dikkat çekti. 90’lı yılların sonlarına gelindiğinde Suriye’de liberalleşme dalgasının derinleştiğini vurgulayan Odman, Kasım 1998’de Türkiye ve Suriye arasında yapılan ‘Adana Mutabakatı’ ile Abdullah Öcalan’ın Suriye’den sınırdışı edilmesinin iki ülke arasındaki ilişkileri yumuşattığını belirtti. 2001 yılında Colin Powell’ın Bush tarafından Şam’a gönderilmesiyle de Suriye-Amerika ilişkilerinin yumuşadığının ancak Amerika’nın Suriye’yi ‘şer ekseni’ üyesi olmaktan çıkarmadığının altını çizdi. 2003’teki Irak işgaline Suriye’nin karşı çıkmasıyla Amerika’nın Suriye’de rejim değişikliği gerekliliğini vurguladığını hatırlatan Odman, Türkiye’nin Batı’yla ilişkilerini düzeltmek için Suriye’ye yardım eder gibi göründüğünü savundu. Öte yandan, 2009 Eylül’ünde Suriye ile yapılan antlaşmayla ülkedeki liberal politikalar hız kazanmış fakat halkın yoksullaşması nedeniyle BAAS Partisi’nin halk tabanı sarsılmaya başlamıştı. Bu tarihten 2010’un sonunda kadar geçen bir buçuk yıllık dönemde Suriye’yle ilişkilerin ‘kardeşçe’ olarak adlandırıldığına dikkat çeken Odman, Cizr-el Şuhur’daki katliamdan sonra Türkiye’nin Suriye muhalefetinin merkezi haline geldiğini belirtti. Odman, Suriye’deki olayların manipüle edilerek iki ülkeyi savaşın eşiğine getirdiğini vurgulayarak sözü ilhan Cihaner’e bıraktı.
Cihaner konuşmasına, Suriye’deki olaylardan sonra Türkiye’ye kaçan mültecilerin önceden hazırlanmış kamplara alınmasıyla hükümetin savaştaki yerini deşifre ettiğini belirterek başladı. Ayrıca, Afganistan ve Irak deneyimlerine rağmen, toplumun büyük bir kesiminin aynı ideolojik yönlendirmelere kapıldığını görmenin şaşırtıcı olduğunu da ekledi. Askeri müdahaleyi meşrulaştırmak amacıyla, Suriye hakkında en çok öne çıkan yalanın ‘Suriye rejimi Alevi kökenli olduğundan ülkedeki diğer unsurlara eziyet ediyor’ bahanesi olduğunu belirten Cihaner, nüfusunun %10’luk kesimi Alevi olan ve hükümetteki 20’ye yakın bakandan 9’unun Alevi olduğu bir durumda ileri sürülen bu argümanın mantıksızlığına dikkat çekti. Suriye’nin Akçakale’yi bombalayarak uluslararası hukuku ihlal ettiğinin öne sürülmesine karşı Cihaner, ilk ihlali silahlı isyancıları destekleyerek Türkiye’nin yaptığının altını çizdi. Zira, Suriye’ye verilen karşılık, eş zamanlı ve orantılı olmaması ve misliyle yapılmaması nedeniyle meşru müdafaa karşılığını bulmuyordu. Esad rejiminin attığı, dört kez genel af ilan edilmesi ve seçim barajını %3’e çekilmesi gibi demokratik adımların görmezden gelindiğini söyleyen Cihaner, konuşmasının sonunda savaş karşıtlarının ‘BAAS yanlısı’ şeklinde yaftalandığını belirtti.
Konuşmalarının ardından öğrencilerden gelen soruları yanıtlayan Odman ve Cihaner, emperyalizme karşı olmanın Suriye savaşına da karşı olmayı gerektirdiğini vurgulayarak konferansı noktaladılar.