Yeni YÖK yasası birçok eleştiriyi de beraberinde getirdi. Eleştiri demek iyimser kaçar aslında; tepki çekti demek daha doğru olur. Ben bu tepkileri iki kutba ayırdım haberlerin neticesinde. İlk tepki kurumun kendisineydi aslında yani isminin değişmesi kurumun kalıcılığının mesajlarını vermiş oldu ve bu da kurumun tamamen kaldırılmasını dileyenleri rahatsız etti haliyle.Bu oldukça makul ve karakterli bir tepkiydi çünkü YÖK’ün toplumun her kesiminden, her ideolojiden insana farklı farklı eziyeti olmuştur bunca yıldır.
YÖK demek eğitimde eşitsizlik demek, özgürlüklerin kısıtlanması demektir birçok üniversitelinin gözünde. Dolayısıyla darbe cuntasının rahatsız edici ürünlerinden biri olan bu kurumun tamamen kaldırılmasını istemek bence çok anlamlı bir protesto gerekçesiydi. Ne var ki sorun, tepkinin ikinci kutbunda. Buna birazdan geleceğim yalnız önce yasa ne diyor ona kısaca değinmek istiyorum. Yasayla beraber hem YÖK’ün adı değiştirildi TYK oldu, hem de kurumun sorumlu olduğu ve ilgilendiği birtakım unsurların muhtevası değişti.
İlk olarak isim değişikliğini ele alırsak, bununla neyin amaçlandığını bilmiyorum fakat içeriğiyle ilgili birtakım değişiklikler yapılmışken ismi de değiştirerek yepyeni, taze bir kurum oluşturmak ve böylece de halkın YÖK ismine olan alerjisini iyileştirmek amaçlanmış olabilir. Bu değişiklik ilk kutuptaki tepkinin meselesi. Asıl mesele yasanın muhtevasıyla ilgili çünkü birçoklarını rahatsız eden değişiklikler var. Genelde eleştirilerin hedefi yeni yasada “milli eğitim”, eğitim-öğretim birliği” ve “ Atatürk” ibarelerinin yer almaması. Şimdi benim burda anlamadığım nokta eğitimle alakalı bir yasanın içinde “Atatürk” ibaresinin yer almaması herkesi neden bu kadar rahatsız ediyor? Demokratik ve özgür üniversiteler istediğini iddia edenler yapıyor bu protestoları.
Üniversitedeki demokrasi, eğitimdeki özgürlük “Atatürk” ibaresiyle mi sağlanacak, ben bunu merak ediyorum. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi dersinin zorunluğunun kaldırılması nasıl bir anti-demokratikliğin sinyali olabilir? Üniversiteye lisans eğitimi için gelenler ortalama 18-25 yaş aralığında; bu yaşta insanlara Atatürkçülük öğretileceği mi zannediliyor? Biz üniversite eğitimi alırken bütün dogmalardan arınmış olmak istiyoruz, her şeyi sorgulamak, öğrenmek istiyoruz da neden hala müfredatı birtakım basmakalıp öğretilerin ötesine geçemeyen derslerin kurbanı oluyoruz. İşin daha da kötüsü, her şeyi sorgulamak isteyen ve bunun neticesinde daha eleştirel, daha yapıcı dersler bekleyen öğrenciler nasıl olur da bildiğimiz kalıpların bir adım ötesine geçemeyen İnkılap tarihi dersini bu kadar hararetle savunur.
Kendi tecrübemden yola çıkacak olursam eğer, İnkılap Tarihi dersinde “Köy Enstitüleri” başlıklı ödevim, eğer kendi eleştirel cümlelerimi çıkarmazsam notumu etkileyebileceği uyarısıyla değiştirildi. Bu olayı neresinden tutarsanız tutun mantıklı bir açıklamasını bulamazsınız. Şimdi soruyorum size, bu dersi kaldırmak nasıl demokrasi ihlali olabilir? Türkiye’ye ilişkin demokrasi arayışı, fikir özgürlüğü ve bu yolla yapılan mücadeleler dendiğinde aklıma hep anlatılan bir anekdot geldi, paylaşmak isterim. Bilenler bilir; 1960 yılının Mayıs ayında öğrenciler tarafından gerçekleştirilen meşhur 555K eyleminde o zaman henüz bir üniversite öğrencisi olan Deniz Baykal, dönemin başbakanı Adnan Menderes’in yakasına yapışıyor ve “Hürriyet istiyoruz!” diyor. Bunun üzerine Menderes “Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet mi olur.” diyor.
Şimdi bu hikâyeden devşirilecek epeyce tenkit var benim nezdimde. İlk olarak böyle bir şeyi şu an Erdoğan’a yapmak, yapabilmek pek mümkün görünmüyor. Erdoğan’ın gücünü ve yaptırımlarını AKP’yi seven sevmeyen hepimiz zaten biliyoruz. İkinci olarak da bence böyle bir sahne zaten özgürlük değil bir kendini bilmezlik emaresidir, insanlar hürriyetlerini birilerinin yakasına yapışarak alamazlar.
Bunun tartışması uzar gider, biz konumuza dönelim. Neden bu anekdotu anlattım çünkü Menderes’in cevabını vermek istiyorum özgürlüğü salt kendi dünyaları ve kendi hayat görüşleri için isteyen üniversite öğrencilerine. Eğer, sevgili genç, üniversitende özgürlük olmasaydı sana yol gösteren hocalarınla beraber nasıl böyle bir protesto yapacaktın, nasıl derslerinde bu ülkenin iktidarını seçen insanları yani bu ülkenin seçmeninin yarısını faşist ilan edecektin. Bunların hepsini yap, sonuna kadar arkandayız ama herkesin özgür olması için atılan adımları hiçe sayma.