Yeni yılın ilk günlerinde genelde futbol dünyasında devre arası transferleri konuşulmaya başlar. Gündemde mutlaka en az 3-4 futbolcu vardır devre arasına damga vuracak. Nadiren de olsa teknik direktör hamleleri, o dönem boşta olan gözde teknik direktörlerin sonraki sezonda hangi takımı çalıştıracakları da gündeme damga vurur.
Bu sezon teknik direktör spekülasyonu konusundaki boşluğu dolduran isim ise hiç kuşkusuz Guardiola oldu. Geçen sezon Barcelona ile İspanya Kral Kupası’nı aldıktan sonra bir seneliğine takım çalıştırmamak üzerine görevinden ayrılıp, çok da fazla tanınmadığı bir şehire –New York- giden Pep Guardiola sezon içinde ne yaptığı, ne yapacağı en çok merak edilen isimlerden biriydi hiç kuşkusuz. Roberto Di Matteo’yu gönderdikten sonra Chelsea’nin, Avrupa’da hezimete uğrayıp, ligde 7 puan geride kaldıktan sonra da Manchester City’nin gündemine geldi. Öyle ki, Abramovic Chelsea’nin başına Benitez’i getirdiğinde ona sonraki sezon için fırsat vermeden mevkisinin geçici olduğunu açıkladı. Hatta Benitez’den önce Guardiola ile görüştüğü bile söylendi. Manchester City’nin ilgisi ise klasik City ilgisi; gündemdeki başarılı oyuncu ya da teknik direktör ile mutlaka ilgilenmek. Bir ara Manchester United ismi de gündemde dolandı. Ferguson’un kendisi ile görüştüğü, öncelikle teknik ekipte yer alıp sonrasında ise 1-2 sene içinde takımın başına geçeceği dedikoduları etrafta dolandı. Spekülasyonlarda az da olsa adı geçen bir diğer takım ise Bayern Münih oldu. Jupp Heynckes sezon sonu emekli olacağını kulübe bildirdikten sonra, sonraki sezon için teknik direktör arayışına geçti Bavyera ekibi. Almanlar her konuda olduğu gibi futbol konusunda da planlarını erkenden yapıyorlar. Jupp Heynckes de kendisinden sonra gelecek olan teknik direktör gibi sezon ortasında B. Leverkusen ile şampiyonluğu kovalarken Bayern Münih ile anlaşmıştı.
16 Ocak günü Guardiola ilgili en taze haber kendisinin basına Premier Lig’de çalışmayı hayal ettiğini söylemesiydi ki bu da Chelsea ve Man. City takımlarının iştahını kabartıyordu. Ama akşam saatlerinde Bayern Münih’in resmi sitesinden yaptığı açıklama bomba etkisi yaratıyordu. Sezon sonunda başlamak üzere Guardiola ile 3 yıllık anlaşma yapıldığı duyurulmuştu. Guardiola Barcelona’dan ayrılırken yeni heyecanlar aradığını belirttiğinde kastettiği bu muydu bilinmez ama şimdiden bir heyecan getirdiği kesin bu anlaşmanın.
Peki Guardiola ne yapabilir? Seneye ligde nasıl bir rekabet olur? Biraz bunlar üzerine komplo teorileri üretmek gerekiyor;
Öncelikle kötü senaryoyu söyleyeyim. Guardiola’nın Barcelona dışına teknik direktör olarak ilk kez çıkıyor. Dil ve kültür sorunu yaşaması muhtemel. Bu konuda kötü senaryoyu bozacak bir isim dolanıyor kulislerde; o da Raul Gonzalez’in Guardiola’nın yardımcılığını yapacağı. Kendisinin Almanya’da ne kadar mutlu olduğunu düşününce bence seve seve yapacaktır görevi. Neyse kötü senaryoya geri dönelim. Bu teknik direktör değişikliği bana Klinsmann’ın Bayern’in başına geçmesini hatırlatıyor. O da Alman Milli Takımı’nı 2006’da bambaşka bir futbol oynatıp üçüncü yaptıktan sonra büyük umutlarla takımın başına geçmişti. Ama takımı bir ara 3-5-2 oynatmaya çalışması, ligde ve Avrupa’da kopuş bir nevi sonunu hazırladı ve sezon sonunu göremeden görevinden ayrılmak zorunda kaldı. İkisinin de Bayern Münih öncesi deneyimlerinin tek takımla sınırlı olduğunu, farklı taktiklerde ısrar ettiklerini (geçen sene Guardiola’nın zaman zaman Fabregas’a yer açmak 3-4-3’e dönmesi ve bunda ısrar etmesi) düşünürsek Guardiola da benzer bir son ile karşılaşabilir.
Tabi ki bir futbol sever olarak bu kötü senaryoyu pek istediğimi söyleyemem. En iyi senaryo için ise çok fazla bir ihtimal yok, büyük bir ihtimalle sezon sonunda şampiyon bir Bayern Münih devralacak Guardiola ve ondan beklenen de bu şampiyonluğu devam ettirmesiyle sınırlı olmayacak elbette. Son 3 yılda 2 kez final oynadıkları Şampiyonlar Ligi’ni isteyecektir yönetim. B. Münih’in en son Guardiola Barcelona’da kaptanken kazandığını düşünürsek , bu kupa için ne kadar aç olduklarını da anlayabiliriz. Bu konuda Guardiola’nın transfer piyasasında etkili olacağını düşünenlerdenim. Hatta şimdiden Barcelona’dan Thiago’yu getireceği söylentileri çıktı. Öncelikle savunmaya daha yaratıcı bir oyuncu almak isteyecektir. Orta sahaya fazla takviyede bulunmasa bile Tymoschuk gibi kendi oyun sistemine uymayacak oyuncular yerine, rotasyonda kullanacağı 1-2 oyuncu alacaktır. Hücumda ise benim görüşüm Robben ile nasıl anlaşacaklarına, onu nasıl kullanacağına bağlı olarak hareket edeceği Guardiola’nın. Robben’in Guardiola’nın paslaşmaya dayalı oyununa çok da fazla uyan bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum bütün yeteneklerine rağmen. Ayrıca çok da laf anlatabileceğiniz bir oyuncu da değil. Bu yüzden Robben’in takımdan ayrılmasına dahi şaşırmayacağımı söyleyebilirim sezon sonunda.
Guardiola’nın gelişinin Almanya’daki etkisi ne olur konusuna gelirsek. Şüphesiz ki genel anlamda pozitif bir etki yaratacak. Zaten 4-5 yıldır yükselişte Bundesliga. Futbolun kalitesi, takımların kalitesi, her maç dolu tribünler. Bu sezondan itibaren Şampiyonlar Ligi’ne 4 takım gönderiyor olmaları işlerin ne kadar doğru gittiğine dair en önemli mevzu belki de. Her neyse Guardiola’nın gelişi ilgiyi daha da arttıracak. En çok merak edilen konu ise Guardiola Klopp çekişmesi olacak. İki farklı futbol zekasının karışı karşıya geleceği maçlar satrançtaki Kasparov Karpov düelloları gibi olacak bence. Bir yanda Barcelona’da Messi’yi mükemmeliği kazandıran, B takımdan Busqets, Pedro gibi oyuncuları Dünya ve Avrupa Şampiyonu İspanyol Milli Takımı’na kazandıran Guardiola, diğer yanda Nuri, Götze, Grosskreutz, gibi genç ve Kagawa, Piszczek gibi kimsenin bilmediği, bonservisleri 300-400 bin avro olan oyuncuları Avrupa futboluna kazandıran, Kuba’yı mükemmel bir sağ açık yapan Jürgen Klopp. Guardiola’nın topa sahip olma felsefesiyle Klopp’un hızlı ve tempolu oyununun mücadeleleri önümüzdeki sezonun belki de en çok beklenen maçları olacak. Tabi ki sadece Klopp ile olan mücadelesinden bahsedersek haksızlık olur. Slomka’nın Hannover’i, Lucien Favre’nin genç ve dinamik Mönchengladbach’ı, istikrarı yakaladıkları zamanlarda Bayern Münih’e ciddi rakip olan Stuttgart ve Schalke 04’ü ve de eski günlerini yakalamasını beklediğimiz Werder Bremen’in de farklı stratejilerle hem Guardiola’yı hem de Klopp’u zorlayacaklarını düşünüyorum. Ben bu etkinin Alman Milli Takımı’nda da uzun sürede görüleceğini düşünüyorum. Van Gaal’in gelişi Bayern Münih’in Alman futbolcularında nasıl bir değişim yarattıysa aynısı Guardiola için de olacaktır. Alman Milli Takımı’na uzun yıllar hizmet edebilecek Kroos, Badstuber, Boateng ve Müller gibi oyuncularda yaratacağı etki Alman Milli Takımı’nı daha da efektif oynayan bir takım yapabilir.
Sonuç olarak hem Bayern Münih, hem Bundesliga hem de Alman Milli Takımı için çok isabetli bir transfer olarak gözüküyor Guardiola. Bundesliga’da önümüzdeki sezonun çok ama çok heyecanlı olacağı bir gerçek artık.