2013 yılına girdiğimiz ilk günlerde Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN Nijer, Senegal ve Gabon’u kapsayan beş günlük bir Afrika gezisi yaptı. Erdoğan’ın ziyareti sırasında Afrika’yı, ”Türkiye için 21. yüzyıl öncelikli stratejik işbirliği bölgesi” olarak ilan ettiğini duyurdu ve ilişkilerin Avrupa ülkelerinin aksine altın ve elmas için olmadığını söyledi. Ancak Afrika gezisi sırasında başbakanın “Afrika gezisinin sadece ticari ve ekonomik amaçlı olmadığını” beyanı Afrika ile olan ilişkiler iyiden iyiye artacağına bir işaretti
Türkiye’nin Afrika ülkeleri ile ilişkileri uzun yıllarca önemsenmemişti. Ticaret hacminde ise Afrika ülkelerinin payı oldukça düşüktü. Bu ticaretin ise büyük bölümü Libya, Fas ve Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkeleri ile yapılıyordu. Sub-Sahra ya da Sahara’nın Güneyindeki Ülkeler (SAGA) ile ticaret ise neredeyse yoktu. 2003 yılı başında, Dış Ticaret Müsteşarlığımızca, “Afrika Ülkeleriyle Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi” hazırlanmış ve Afrika ülkelerinde yeni Ticaret Müşavirlikleri açılmış, böylelikle Türkiye bir “Afrika Açılımı” na başlamıştı. 2005 yılında ise Türkiye “Afrika Yılı” ilan etmiş ve bu çerçevede, üst düzey ziyaretler, yeni ekonomik ve ticari anlaşmaların akdi ve karşılıklı ticaret heyeti ziyaretlerinin teşviki gibi adımlarla kıta ile ilişkilerimize yeni bir hız ve içerik kazandırılması kararlaştırılmıştı.
2002 yılında Kuzey Afrika ile yapılan toplam ticaret 2,1 milyar dolar iken, geri kalan Afrika ülkeleri ile toplam ticaret miktarı sadece 810 milyon dolardı. Bütün Afrika ülkelerinin toplam dış ticaretteki payı ise sadece %3,4’dü. 2012 yılında ise Kuzey Afrika ile ticaret 11,6 milyar dolara, diğer Afrika ülkeleri ile ticaret ise 5,9 milyar dolara yükseldi. Afrika’nın dış ticaretimizdeki payı ise %4,9’a yükseldi. Fakat dış ticaretinin büyük bölümü ithalat olan Türkiye için Afrika ile yapılan ihracatın toplam ihracatın %8,9’unu, ithalatın ise %2,8’inin oluşturması Afrika ticaretine farklı bir önem katmakta. Yani 105 milyar dolar dış ticaret açığı veren ülkemiz Afrika ile dış ticaret fazlası sağlamaktadır.
Ticaretin dışında Türk firmalar Afrika’da başta inşaat olmak üzere bir çok sektörde faaliyet göstermekte. Türk inşaat sektörünün 2008 yılı sonu itibariyle tüm dünyada gerçekleştirdiği 130 milyar dolar tutarındaki iş hacmi içerisinde Afrika ülkelerinin payı % 19’dur. Toplam 24,6 milyar dolar değerindeki 532 projeden 22,7 milyar dolar tutarındaki 484 proje Kuzey Afrika ülkelerinden, 1.9 milyar dolar tutarındaki 48 proje ise SAGA ülkelerindedir. 2008 yılında gerçekleştirilen toplam 23,6 milyar dolar tutarındaki projelerden 3,7 milyar dolar Afrika’da üstlenilmiş olup, toplamdaki pay % 15 olarak gerçekleşmiştir.
Bunun dışında Afrika’daki bir çok noktaya THY seferleri başlamış, birçok ülkede yeni temsilcilikler kurulmuştur. 30 milyon kilometrekareyi aşan yüzölçümü ve 1 milyara yakın nüfusu ile Afrika kıtası gerek barındırdığı doğal kaynaklar gerek sahip olduğu insan gücü ile Dünyadaki diğer ülkeler içinde gittikçe artan bir öneme sahiptir.Öyle ki Afrika kıtası dünya petrol ihtiyacının yaklaşık olarak %15’ini karşılamakta ve toprakları dünyada tarıma elverişli toprakların yaklaşık 1/3’ünü oluşturmaktadır.Tüm bunların doğal bir neticesi olarak Afrika kıtası başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere ABD, AB, Rusya, Japonya ve Hindistan gibi birçok ülkenin ilgilendiği bölge konumundadır. Ç.H.C zaten uzun yıllardır neredeyse her bir Afrika ülkesinde yatırım yapmaktaydı. En son Mali’de Fransa tarafından hava taarruzu düzenlenmesi ve ABD’nin 35 Afrika ülkesinde asker konuşlandıracağını bildirmesi Afrika’nın yeni bir ilgi sahası olacağını göstermektedir. Türkiye ise bu hamleleri ile bu oyunda bir oyuncu olmak istediğini göstermek istiyor olabilir mi?