Günümüzde bilgisayarlar milyarlarca transistör sayesinde çalışıyor. Silikon yapıya dayalı olan transistörler, bilgisayarların ikili bilgi biriminde(0 ve 1) çalışmasını sağlıyor. Peki ya bu transistörler DNA ve RNA’dan oluşsaydı?
Amerikan bilim adamları DNA ve RNA kontrolünde kimyasal reaksiyonlarla veri depolayıp işlem yapabilecek biyolojik bilgisayarlar üzerinde çalışıyor. Bilgisayarların yan yana dizilmiş biyolojik madde içeren sıvı kutucuklarından oluşması planlanıyor.
Biyolojik bilgisayarların en önemli özelliği canlının dilinden anlayabiliyor olması olacak. Biyolojik transistörler hücrelerin ilaca maruz kalıp kalmadığı anlayabilecek ve hücrenin bölünmesi kontrol edebilecekler. Belli proteinleri kodlayan genleri güçlendirebilecekler. Bu sayede birçok hastalığın tanı ve tedavisinde kullanılabilecekler.
Daha ilerleyen zamanlar da ise biyolojik bilgisayarların klasik olanlar gibi veri depolama, kurtarma vb. işlemleri de yapabileceği düşünülüyor. Bu gelişmelerin ardından biyo-teknolojinin yeni çağa damgasını vuracağını söyleyebiliriz. Biyo- teknoloji sayesinde daha çevreci ve daha etkili sistemler geliştirilmesini bekleyebiliriz.
Kaynak: ntvmsnbc