Dün TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Bu yazıda işsizlik nedir, işsizlikle mücadelede neler yapılmalıdır ve Türkiye’deki işsizlik yüzde kaç oranında olmalıdır gibi sorulara cevaplar arayacağız. İlk olarak işsizlikle ilgili açıklanan rakamları verelim. Türkiye’deki işsizlik Temmuz ayı itibariyle yaklaşık yüzde 9.3. Nisan ayında yüzde 9.3 olan bu rakam Mayıs ve Haziran aylarında yaklaşık yüzde 8.8 seviyelerindeydi. Toplamda ise 2.69 milyon kişi işsiz durumda. Bu rakam geçtiğimiz yılın yine Temmuz ayında 2.4 milyon civarındaydı. Görüldüğü gibi biraz artış söz konusu. Asıl düşündürücü olansa, genç işsizlik oranı. Bu oran toplam işsizlik oranının neredeyse iki katı, yüzde 18. Diğer bir ilginç rakam ise son bir yılda 600 bin kişi istihdam edildi. Yani iş aramaya başladılar. Bunların yalnızca yarısı iş bulunca, işsizlik oranında da bir miktar artış gözlemlendi.
Dilerseniz işsizlik nedirle başlayalım. İşsizlik, bir insanın her hangi bir sakatlığı ya da çalışmasını engelleyecek bir zor durumu olmayıp iş aradığı halde iş bulamamısıdr. Bu insanın aynı zamanda mahkum olmaması, asker veya polis olmaması, öğrenci olmaması ve 15 yaşının da üzerinde olması gerekir. gerekir. Bu sayılanlar dışında kalanlar çalışabilirler. Ama bunlar içerisinde de kişinin iş arıyor koşulu gereklidir. İşte bu insanların toplam sayısı 27 milyon civarında. Görüldüğü gibi genç nüfusu ve diğer faktörleri çıkardığımızda geriye nüfusun küçük bir kısmı kalıyor. Bu insanlar arasından da yaklaşık 2.7 milyon kişi işsiz durumda. Bu da işsizliğin yaklaşık yüzde 10’lar seviyesinde olduğunu gösteriyor.
Bu yüzde 10’luk oran çok mudur değil midir, bunu tartışacağız ama onun öncesinde temel 3 işsizlik çeşitlerinden bahsedelim. Bunlar yapısal, friksiyonel (sürtüşme) ve konjonktürel işsizlik. Yapısal işsizlik, gelişen teknoloji ve üretim süreçlerinde meydana gelen değişikler sonucunda, insanların yeteneklerinin artık yetmemeye başlaması ve sonucunda işsiz kalma durumlarıdır. Basit bir örnekle açıklamak gerekirse, daktilo kullanarak çalışabilen birisinin, bilgisayarların icadı ile işleri kaybetmeleridir. Bu durumda bu kişiler bilgisayar kullanmayı öğrenmek zorundadırlar. Aksi takdirde işlerini geri alamazlar. Görüldüğü gibi adı işsizlik olsa da ekonomiye dolaylı yoldan faydalı bir işsizlik türüdür yapısal işsizlik. Aynı şekilde friksiyonel işsizlik de ekonomiye faydalı bir işsizlik türüdür. Bu işsizlik ise yeni mezunların ve işlerinden yeni ayrılmış olan kişilerin, yeni bir iş arayarak geçirdikleri süredeki işsizliklerini temsil eder. Bunun anlamı insanların kendilerine daha uygun işleri bulmaları ve daha verimli çalışmalarıdır. Örneğin, iş yerinde sevmediği biri yüzünden verimi düşen birinin istifa etmesi ve daha sonra daha mutlu bir işe girmesi arasındaki verim farkı gözle görülebilecek kadar büyüktür. Bu iki işsizlik türünün toplam oranı bize doğal işsizlik oranını verir ve bu oran aslında her zaman var olmalıdır. Bu oranı FED hesaplamış ve yüzde 5 gibi bir sonuca ulaşmış. Türkiye’de ise bununla ilgili bir çalışma söz konusu değil.
Son olarak diğer işsizlik çeşidinden bahsedelim. Konjonktürel işsizlik ekonomideki gerileme ya da büyümeye bağlı olarak değişen işsizlik türüdür. Bundan kaynaklanan işsizliğin bireylerin yetenekleriyle hiçbir ilgisi yoktur ve bu işsizlik ekonomiye faydalı bir işsizlik değildir. Örneğin kriz olur insanlar işsiz kalır ya da şirket iflas eder insanlar işsiz kalırlar vb.
Şimdi Türkiye’deki işsizlik rakamlarına dönerek bu bilgiler ışığında sonuçlara ulaşmaya çalışalım. Öncelikle doğal işsizlik oranının hesaplanması çok önemli. Yani ABD yüzde 5 rakamına bakarak kendisine bir hedef koyabiliyor. Türkiye ise böyle bir hedef koyamıyor. Bazı uzmanlar ve akademisyenlere göre, Türkiye’deki doğal işsizlik oranı %8-10 arasında değişmektedir. Bu da şunu gösteriyor, aslında Türkiye’deki işsizlik rakamları çok yüksek değil. Hatta İŞ-KUR’un ilanlarına bakacak olursanız binlerce işçi arayan işveren var. Ama biz insanlarımızı eğitemiyoruz. Meslek liselerimize gereken önemi vermiyoruz. Diğer lise mezunlarımızı da eğitemiyoruz. Sonuçta hayat lise sıralarında öğrenilen Türkçe,matematik ya da fen bilimleri derslerinden oluşmuyor. Her meslek belli bilgiler ve ustalıklar istiyor ve biz kalifiye eleman yetiştiremiyoruz. Evet daktilo bilen biri artık bilgisayar öğrenmek zorunda ama örneğin marangozluk mesleği için değişen bir bilgi yok, sadece yıllardır yetişen insan yok hepsi bu. Acilen çözümler bulmalıyız. Çok sevdiğim bir hocanın söylediği gibi “Bizim üniversitelere değil, anaokullarına ihtiyacımız var. Her yere üniversite dikerek Türkiye gelişmez. Temelden eğitim ve sonrasında mesleki eğitim.” İşte her şey bu güzel sözde açık bir şekilde anlatılıyor.
TÜİK – Türkiye İstatistik Kurumu
FED – Amerikan Merkez Bankası
ABD – Amerika Birleşik Devletleri
İŞ-KUR – İş ve İşçi Bulma Kurumu
Resim için –> http://www.cnbce.com/haberler/ekonomi/issizlik-yuzde-9-u-asti
Ragıp
12 yıllık eğitim zorunlu oldu.Sanayide eleman yetişmiyor.Piyasada usta az kaldı iş yok diye gezenler üniversite bitirmiş hepsi masa başı iş istiyor oda herkese yok. Biz çırak yetiştirip usta yapamazsak üç gün sonra yaptığımız işi bırakıp bizde bir köşede başkaları gini iş yok diyeceğiz.Her kişi doktor olamaz hakim avukat öğretmen olamaz ustada lazım işçide lazım