Kader Erten, Siirt’in Pervari ilçesinde bir çocuk annesi olarak ve henüz 14 yaşındayken toprağa verildi. Erken yaşta evlendirilen, çocuk sahibi olan ve sonra hayatını kaybeden çocuklar kervanına o da katıldı. Karanlık dünyasını aydınlatamadan daha da karanlık dünyalara gönderdiler Kader’i.

Tererai çocuklara şans tanındığında her şeyin "başarılabilir" olduğuna inanıyor.

Tererai çocuklara şans tanındığında her şeyin “başarılabilir” olduğuna inanıyor.

Aynı Kader gibi, “zorunlulukların” esiri olan, dünyanın başka bir ucundaki bir başka çocuğun hikayesi, Kader’inki gibi hüsranla sonlanmamıştı. Umut veren bu hikaye, 1991 yılında Zimbabwe’de çocuk yaşta evlendirilen ve henüz 18 yaşına gelmeden üç çocuk sahibi olan genç bir kadının,  Tererai Trent’in gerçek hayat hikayesi.

Küçük bir çocukken, babasına her gün erkek kardeşi gibi okula gitmek için yalvardığını anlatırken hala gözleri dolan Tererai, en büyük ilham kaynağı olarak annesini gösteriyor. Hayallerinin peşini bırakmamasını ve bu yoksulluk döngüsünü bozacak kişinin Tererai olduğunu söyleyen annesi, bir gün ona hayallerini kâğıda yazarak bir teneke kutu içerisine koymasını ve sonra da kutuyu gömmesini söylüyor. Tererai da bu kutuyu, erkek kardeşinin okuduğu okulun karşısında duran kayanın

Tererai'ın hayallerini içine koyduğu kutunun yıllar sonra gömüldüğü yerden çıkarılmış hali

Tererai’ın hayallerini içine koyduğu kutunun yıllar sonra gömüldüğü yerden çıkarılmış hali

altına gömüyor.

O kâğıtta Tererai’ın beş hayali yazıyor: Amerika’ya gitmek, üniversiteyi bitirmek, yüksek lisansını tamamlamak, doktor unvanını almak ve ülkesine dönüp edindiği bilgileri kendi toplumu yararına kullanmak.

Dönemin Heifer International CEO'su Jo Luck, Tererai ve diğer Zimbabwe'li kadınlara "hayallerini" sorarken

Dönemin Heifer International CEO’su Jo Luck, Tererai’a ve diğer Zimbabwe’li kadınlara “hayallerini” sorarken

Bir gün uluslararası bir sivil toplum örgütü CEO’su olan Jo Luck Zimbabwe’ye geliyor ve buradaki kadınlarla sohbet ederken Tererai ile tanışıyor ve onlara “hayallerini” soruyor. Tererai hayatında ilk kez ona birinin hayallerini sormasına şaşırsa da hiç duraksamadan “Amerika’da okumak” diyor ve bundan tam 18 yıl sonra Tererai Zimbabwe’ye,  Western Michigan Üniversitesi’nden aldığı “doktor” unvanıyla, dönerek Oprah Winfrey’den de aldığı destekle bir okul kurmaya karar veriyor.

Tererai, yıllar sonra ülkesine döndüğünde o kayanın altına sakladığı tenekeyi çıkarıp “Yes, I did! (Evet, başardım!)” diye bağırarak sevinç gözyaşları dökerken, Zimbabwe’li kızların okuması ve erken yaşta evlendirilmemesi için canla başla çalışmaya devam ediyor. Sadece Zimbabwe’nin değil, bütün Afrika’nın umut ışığı oluyor Tererai.

Ne var ki, onu umut ışığı yapan sadece azmi ve arzusu değildi. Tererai birçok genç kıza göre çok şanslıydı ve Kader gibi “kaderine” boyun eğmek zorunda bırakılmamıştı.

Hayallerden ve umutlarından hiç bahsetmemişti belki Kader; kim bilir belki onlara sahip olabileceğinin farkında bile değildi.

11 yaşında berdelle evlendirildi, 12 yaşında anne oldu.

Çocuktu ama “çocuk gelin” değildi, çocuktan gelin olamazdı; erken yaşta evlendirilmişti.

DİKASUM psikologu Serap Çapraz: "Çocuk gelin olgusuna kalabalık, yoksul ve eğitim düzeyi düşük ailelerde daha yüksek oranda karşılaşıldığını gördük."

DİKASUM psikologu Serap Çapraz: “Çocuk gelin olgusuna kalabalık, yoksul ve eğitim düzeyi düşük ailelerde daha yüksek oranda karşılaşıldığını gördük.”

14 yaşında öldü.

Bu üç satırdan ibaretti hayatı…

Toprağın altına giren Kader’in hayallerinin yazılı olduğu teneke kutu olamadı maalesef…

Peki, bu şanssızlığı mıydı Kader’in, Tererai kadar şanslı olamaması mıydı?

Asla!

Bu ihmaldi, göz göre göre toprağa vermekti Kader’i, bu bir cinayetti.

Peki, bu durumda katil kimdi?

Ekonomik sıkıntılarından kurtulabilmek adına, çocuk yaştaki kızlarını kendilerinden belki 40-50 yaş büyük adamlarla evlendiren aileler mi?

Bu evliliği vicdanen meşru kılmak adına gerçekleştiren ve “din adamı” olduğunu iddia eden imamlar mı?

Bu çocuklar hastanede doğum yaptıkları zaman, aileyi ihbar etmeyen doktorlar mı?

Toplumun kanayan bu yarasını durdurmakla görevlendirilen, çözüm için hükumeti harekete geçirmesi beklenen yeni Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı mı?

Erken yaşta evlendirilen çocuk haberlerini üçüncü sayfa haberi yapmaktan öteye geçemeyen medya mı?

Yoksa “çocuk gelin” sıfatını kulaklarımızı tırmalamayacak kadar içselleştiren bizler mi?

17 yaşında evlendirilen N.: "Eşim oyun oynayanlara nasıl baktığımı görmüş, "Oynamak ister misin?" diye sordu. O kızıma baktı, ben oyun oynamaya gittim."

17 yaşında evlendirilen N.: “Eşim oyun oynayanlara nasıl baktığımı görmüş, “Oynamak ister misin?” diye sordu. O kızıma baktı, ben oyun oynamaya gittim.”

Hangimizdi katil?

Türkiye’de yapılan her üç evlilikten biri çocuk evliliğiyken;

Erken yaşta evlendirilen her üç çocuktan biri intihara teşebbüs ediyorken;

%78’i hiçbir cinsel bilgisi olmaksızın evlendiriliyorken;

Çoğu evlendikten sonra şiddete maruz kalıyorken;

Bizler hala bu çocukları “Tererai” yapamıyor ve umutsuz bırakıyorsak,

Hepimiz katiliz.

Çocuk katili…

 

Kaynaklar

  1. http://tereraitrent.org/about/
  2. http://www.ucansupurge.org/turkce/index2.php?Hbr=1388
  3. http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/780334-toplumsal-cinsiyet-esitligi-bir-yalan-mi
  4. http://www.haberturk.com/gundem/haber/912235-kocam-bebege-bakti-ben-oynamaya-gittim/3
  5. http://www.haberturk.com/gundem/haber/798742-bu-haberi-okurken-duygulanacaksiniz

Leave a Reply