Hepimizin bildiği gibi Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 1964 yılından bu yana Antalya’da düzenlenmektedir ve Türkiye’nin en önemli film festivali özelliğini taşımaktadır. Fakat, okulumuzun mezunlarından birinin Altın Portakal En İyi Yönetmen Ödülü’ne sahip olduğunu kaçımız biliyor?
Seren Yüce, 1975 yılında İstanbul Bahçelievler’de dünyaya gelmiştir. Bilkent Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. İnsanın okuduğu bölüm ile ilgili çalışmasının zorunlu olmadığını gösteren Seren Yüce, Sinema istemesine rağmen Arkeolojiyi kazanmış fakat hiçbir zaman sinema üzerine hayallerinden vazgeçmemiş. Seren Yüce, Bilkent’te okurken senaryo yazımı üzerine iki ders almış. Lise yıllarında izlediği David Lynch imzalı Wild at Heart (1990) filmi ile sinemaya olan ilk ilgisi başlamış ve kendi deyimiyle ‘uzun olmaya çalışan’ senaryolar yazmaya başlamış.
İlk olarak reklam sektörüyle işe başlayan genç yönetmen askerlikten sonra dizi sektörüne geçmiş, son olarak da küçüklükten beri istediği sinema sektörüne atılmıştır. Takva, Yaşamın Kıyısında ve Pandora’nın Kutusu filmlerinde yönetmen asistanlığı yapan Yüce, nihayet Çoğunluk filmi ile sevenlerinin karşısına yönetici ve senarist olarak çıkmıştır. Çoğunluk filmi ile Altın Portakal En İyi Yönetmen ve En İyi Film Ödülleri’ne layık görülmüştür. Filmdeki Mertkan rolünü üstlenen genç oyuncu Bartu Küçükçağlayan da Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü‘nü almıştır.
Seren Yüce, filmlerinde kendi hayatından kesitlere çokça yer vermektedir. Filmin ana karakteri Mertkan, hepimizin bir yerlerden tanıdığı bir şahıstır fakat onda Seren Yüce’ye özgü bir şeyler vardır. Seren Yüce verdiği bir demeçte bunun hakkında şöyle söylemektedir: “Mertkan’ın içinde ben de varım, kuzenlerim, yeğenlerim, o zamanki arkadaşlarım da var. “
Seren Yüce film anlayışı olarak terslik kavramını benimsemiştir. Genelin tersine hareket ederek sinemadaki ezilen insanları değil ezen insanları, nasıl ezdiklerini konu edinmiştir. Toplumsal problemlerin de temeline inmeye çalışan Yüce, ayrımcılıkların nereden geldiğini anlamak için çocukluk yıllarına değinmiştir.
‘Çoğunluk’ ismi aslında filmin amacını anlatıyor. “Çoğunluk ne yapmaya çalışıyor?”. Film, çoğunluğun zenginlik ve mülkiyet edinmeye çalıştığını anlatıyor. Seren Yüce, film mekanı olarak İstanbul’un kenar mahallelerini, merkezin dışında kalan yerleri seçmiş. Buraları seçmesinin nedeninin İstanbul’un sadece Sultanahmet, Cihangir ve Kadıköy’den ibaret olmadığını göstermek olduğu söylüyor. Çoğunluğun yaşadığı mekanların kenar mahallelerdeki beton yığını olduğunu ileten Yüce, buralarda yaşayan insanların monotonlaşan hayatlarını göstermek istediğini iletiyor.
Filmin genelinde durgun bir kamera kullanılmış çünkü insanların yaşamına dışarıdan müdahale etmeden bakılmaya çalışılmış ve filmin doğallığını bozmak istememişler. Seren Yüce’nin filmim az izlenir diye bir kaygısı olmamış. Kendisinin kurduğu şu cümle sanat anlayışını özetliyor: “Ödül alacağım diye film yapmaya başlarsanız yaptığınız film, film olmaz.”
Yaptığı ilk uzun metrajlı film ile ödüle doymayan Seren Yüce, ulusal ve uluslararası alanda birçok ödüle layık görülmüştür. Seren Yüce, Çoğunluk filmi ile 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 23. Angers Avrupa İlk Film Festivali, 12. Mumbai Film Festivali, 67. Venedik Film Festivali, 43. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri, 4. Yeşilçam Ödülleri, 22. Ankara Uluslararası Film Festivali gibi birçok festivalden ülkemize ödülle dönmüştür.
Türk sineması Seren Yüce ile yakışıklı bir yönetmen kazandı. Eşsiz filmleriyle daha güzellere imza atması dileğiyle mezunumuza başarılar diliyorum.