8_mart

Barikatlara takıldı yine kadınlar, yürümek isteyen, bağırıp yılların birikmişliğini kusmak isteyen kadınlar. Kalkanlar şahlandı yine yüzlerine bir 8 Mart yürüyüşünde. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü sebebiyle aksam saatlerinde bir araya gelerek Galatasaray Lisesi önünden başlayarak Taksim’e doğru devam edecek olan Feminist yürüyüşü yaptılar daha doğrusu yapmaya çalıştılar. Fakat eylemin, başkaldırısının, gezinin simgesi olan Taksim’e geçmelerine izin verilemezdi elbette. En nihayetinde kadınlara çok bile bu yürüyüş, bir yerde set çekilmeli onlara. Haberlerde ise “Bu sefer gazlanmadılar, coplanmadılar sadece barikatlarla Taksim’e geçişleri engellendi” diye yer aldı. Haberlere bu şekilde yansımasından bile kadınların bu gibi yürüyüşlerde maruz kaldığı şiddeti anlayabiliriz. Kadınlara Lütfettiler efendim! 8 Mart dolayısıyla kadınlara kıyak geçildi, coplamadılar ve gazlamadılar onları. Teşekkürü borç biliriz.

Yürüyüs yapan kadınlar Taksim'e geçmelerine izin vermeyen polis kalkanlarını mora boyadı.

Yürüyüş yapan kadınlar Taksim’e geçmelerine izin vermeyen polis kalkanlarını mora boyadı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Polis kalkanlarıyla yüz yüze gelen kadınlar buna tepkilerini gösterirlerken 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününün acısını çıkarırcasına polislerin kalkanlarını şiddet sebebiyle kendi bedenlerinde sıkça gördükleri renge, mora boyadılar. Kalkanlara sopalarıyla vuran ve onları mora boyayan kadınlar bundan 157 yıl önceki kadın-polis ikilisinin biraz modernleşmiş biraz da demokratikleşmiş şeklinin bir yansımasıydı yalnızca.

Calışma şartları oldukça zordu.

Çalışma şartları oldukça zordu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bundan 157 yıl önce, nasırlaşmış elleri, yorgun yüzleri ve donuklaşmış gözleriyle güne merhaba diyen o kadınlar. Akşam eve yorgun dönüp yemek yapan, çamaşır yıkayan belki bir de üstüne dayak yiyen o kadınlar, o dokuma işçileri. Çalışma şartlarından rahatsızlardı, çok uzun süre dayanmışlardı ama artık bir ses çıkartmak istemişlerdi. Ancak kadınlara “lütfedilen” bu ise şükretmek yerine ses çıkarmaları gerçekten akıl almaz bir olaydı! Nitekim de akılları almadı. Polis, yaklaşık 40.000 kadın dokuma isçisinin ABD’nin New York eyaletinde gerçeklesen greve şiddetle set çekti. Onları dağıtmaya çalıştı ancak kadınlar daha iyi çalışma şartları için direnmeye devam ettiler. Polis baktı ki olmayacak bu iş böyle, güçte olsa kadınları fabrikaya kilitleyiverdi. Keşke sadece bu kadarıyla kalsaydı da biz suan maalesef “KUTLADIĞIMIZ” bu 8 Mart’a sahip olmasaydık. Çünkü grev yapan dokuma işçilerinin kitlendiği fabrikada “şaibeli” bir şekilde yangın çıktı ve içeride elleri nasırlı 129 kadın can verdi. Canları alındı onların bu aşikar çünkü çok konuştular, çok yürümek istediler, diger bir değişle hadlerini aştılar efendim!

 

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yani tarihin kara lekesi olan bu günde bizler yemekler yedik, hediyeler aldık, halaylar çektik ama Türkiye’de daha “insani” ama neredeyse aynı senaryoyla karsılastıgımıza göre bu 8 Mart Günü’nün kaderini değiştiremedik. Kadınlar günü adı altında genellenmiş bir gün olan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü hala devlet kontrolünde kutlanmaya devam ediyor ve hala polis yürümek isteyen kadınları engellemeye çalışıyor. Sizce son 157 yılda pratik olarak ne kadar ilerlemişiz, ne kadar demokratikleşmiş ve ne kadar modernleşmişiz? Türkiye’de kadınlar için demokrasi uzaylıların var olduğunu söyleyen bir bilgi gibi varlığından söz edilen ama ispatlamak için yeterli delili olmayan bir olgu olarak yerini korumaya devam ediyor.

Bakınız, demokrasinin varlığından bahsediyoruz fakat dünyada İnsan Hakları gibi bir olgu varken hala Kadın Hakları diye ayrı bir kavram yer alıyor. Şahsi fikrim ise “Canlı Hakları” gibi kadınların, erkeklerin, escinsellerin, çocukların, hayvanların ve gece baskınlarıyla katledilen ağaçların, yani her canlının haklarının korunduğu bir olgu var olmadıkça dünya topraklarında demokrasi nefes alamayacaktır.

Türkiye’de bu yılki “dayaksız ve gazsız geçen” 8 Mart’a bakacak olursak önümüzde daha çok yolumuz var yürünecek, engellenecek fakat belki bir gün eli nasırlasmıs kadınların yakılan, yıkılan bedenlerinin huzur bulacağı bir yol var önümüzde…

Leave a Reply