Let Me Stand Alone (Bırakın Tek Başıma Direneyim): Rachel Corrie

hart

Bu fotoğraf, 2003 yılında Gazze’de ikamet etmekte olan bir ailenin evinde çekildi. En sağda oturmakta olan beyaz tenli kızın, aslında Amerikalı bir üniversite öğrencisi olduğumu söylersem eğer, çoğunuz şaşırır. Şaşırır keza, fotoğrafa ilk bakışta herkes, o kızın sanki o Filistinli ailenin bir üyesi, adeta bir kızıymış gibi olduğunu zanneder.

16 Mart 2003 günü işte o en sağda oturan Rachel Corrie adlı kızcağız, Gazze’de İsrail askerlerinin buldozerlerle yıkmaya çalıştığı bir evi kurtarmak isterken buldozerler tarafından ezilerek öldürüldü. Muhtemelen 22 yaşımızdayken bizler, 16 Mart günü en azından Rachel kadar kendi hayatından ödün verecek raddede önemsediğimiz bir işin peşinde koşturmuyorduk. Hatta bazı Müslümanlar, üzülerek söylüyorum ki, Gazze’de olan bitenleri haberlerden takip etmek gibi basit bir işi bile yapmamıştır dersem, yanlış kaçmaz.

Orasını sadece Allah bilir elbette; ailesi kendisine, ilk başlarda dünyanın öbür ucuna gittiğinden belki de kızmıştır. Lakin bu hazin ve “sadece bir insanın değil ‘insanlığın öldürüldüğü’ ” diye nitelendirilen bir olaydan sonra onurlu şekilde kızlarının hatırasını yaşatan insanların varlığını gördükçe ailesinin üzüntüsü biraz olsun hafifliyordur; bundan adım gibi eminim.

Hatırasını yaşatmak derken, elbette bu işin hukukî sürecini kastetmiyorum çünkü o süreçte tek bir hak emaresi çıkmadı. Ariel Şaron’un bizzat başlattığı söylenen, İsrail tarafından yapılan soruşturma sonucunda buldozer operatörünün olay anında Rachel’i “görmediğinden” suçsuz olduğuna hüküm getirildi. (Rachel’in olay anında üzerinde fosforlu bir yelek, elinde bir megafon olduğunu hatırlatayım) Aynı mahkeme, Rachel’in ailesinin sembolik olarak açtığı 1 dolarlık tazminat davasını da reddetti. Yani, nice öldürülen & kovulan Filistinli gibi bu sefer de bir Amerikalı kız, İsrail tarafından “yok sayıldı”.

Rachel, Filistinliler tarafından büyük bir sevgiyle anılıyor.

Rachel, Filistinliler tarafından büyük bir sevgiyle anılıyor.

İsrail Rachel’i kazara ölmüş sayadursun, Amerika’da şu an kendi adını taşıyan bir Barış ve Adalet vakfı faaliyet göstermeye devam ediyor. My Name Is Rachel Corrie & The Skies Are Weeping adlı iki tiyatro oyunu da Rachel’in anısı adına sahnelendi. Annesine Gazze’den yazdığı mektuplar da yayınlandı. Bunlar, Rachel’in savunduğu davanın önemini kavramak adına kayda değer şeyler olmakla birlikte, ISM (Uluslararası Dayanışma Örgütü) kapsamında Refah’taki su kuyularına canlı siper olması, Irak işgaline karşı kendi ülkesinin bayrağını dahi yakacak şekilde protesto etmesi gibi eylemleri de, Gazzelilerin yanında olan binlerce insanın Rachel’e hayranlık duymasına vesile olan başlıca olaylardan sayılabilir.

Aslında buraya kadar sığ bir anlatımda Rachel’i tanıttım diyebilirim, bağışlayın lütfen. Lakin, kendisinden olmadığını, ülkesinin çoğunlukla o buldozerin tarafında olduğunu bile bile Filistinli bir ailenin evini canı pahasına korumaya çalışmak, cidden anlatılması güç bir durum. Şair bir arkadaşım, “Dünya üzerinde Rachel kadar güzel bir şarkı, suret, şiir. Ben görmedim” diyor kendisinden için. Ona hak vermemek, az önce dile getirdiğim şey düşünüldüğünde, mümkün değil. Nitekim, sadece Orta Doğu’nun değil tüm dünyanın mustarip olduğu bu meseleye,  yabancı bir el, bu denli asla yaklaşmamıştır.

“Bir kötülüğü elinle, olmadı dilinle düzelt; o da olmuyorsa kalbinle buğzet (o işi kalbinle onaylamaz bir tavır al)” şiarı İslam’da en önemli noktalardan birisidir. Rachel, görünüşe bakılırsa bir Amerikalı olarak bu dediğim noktayı benimsemiş ve bir zulmü engellemeye çalışırken öldürülmüştür. Aradan 10 seneyi aşkın bir zaman geçmesine rağmen, Filistinliler ise halen daha bu zulmün altında can vermeye devam ediyor. Nitekim yakın zamanda Gazze’ye, İsrail tarafından daim olarak barındırılan güvenlik paranoyası sonucu gerçekleştirilen hava saldırısına yine hepimiz tanık olduk. Fakat Rachel gibi fedakarlık timsallerini hatırladıkça, zulme karşı yükselen seslerin duyulmak istendiğine halen daha şahsen inanıyorum.

Zulümden olmayıp, buldozerin karşısında hayatı pahasına duran kız.

Zulümden olmayıp, buldozerin karşısında hayatı pahasına duran kız.

Amerikalı bir kızın İsrail buldozerine “dur” dediği o el artık solgun bir renkte. Lakin, bu dünyada yaşayan bir çok insanın Gazze’de olanlara nasıl bakması gerektiği konusundaysa o Amerikalı kız, eşsiz bir örnek olarak zihinlerde ve yüreklerde hep canlı kalacak.

” Dünyada böyle bir zulmün kıyamet koparmadan gerçekleştirilebileceğine inanamıyorum . Dünyanın böyle korkunç bir hâle gelmesine göz yumuşumuza tanıklık etmek , canımı yakıyor , geçmişte de yaktığı gibi .” (Rachel Corrie)

 

 

 Yazıdan bağımsız not: Gündemin son zamanlarda karışık olması sebebiyle, Rachel için bu yazı biraz geç kalmış gibi olsa da, elimden geldiğince onu anlatmaya çalışmış olmaktan yine de çok mutluyum.

 

Leave a Reply

1 comment

  1. Adnan

    Gayet güzel bir yazı, tebrik ve teşekkür ederim…