Geçtiğimiz sene içerisinde Yunanistan ve Güney Kıbrıs krizleri üzerine yazı serilerimiz olmuştu. Şimdi de İspanya’nın yaşamış olduğu 2007 krizi üzerine bir yazı dizisi kaleme alacağız. Öncelikle, İspanya’nın genel özelliklerini vermek gerekirse; 504.712 km2’lik alanıyla İspanya, Fransa’dan sonra Batı Avrupa’daki ikinci büyük ülkedir. 650 metrelik ortalama yüksekliği ile de İsviçre’den sonra Avrupa’daki ikinci yüksek ülkedir. Bununla beraber, 46,2 milyonu aşan nüfusuyla Avrupa’nın en kalabalık ülkelerinden birisidir.  Resmi adıyla İspanya Krallığı (İspanyolca: Reino de España) Avrupa’nın güneybatısında, İber Yarımadası’nda yer alan bir Akdeniz ülkesidir. Güneyde ve doğuda Akdeniz’e, kuzeyde ise Atlantik Okyanusu’na kıyısı vardır. Batıda Portekiz, kuzeyde Fransa, Andorra ve güneyde Birleşik Krallık’a bağlı Cebelitarık ile komşudur.

İspanya’da kişi başına düşen milli gelir yaklaşık 30,557 dolar civarındadır. Günümüzde işsizlik rakamları ise %25’ler civarında seyretmektedir. Öte yandan, enflasyon oranı ise yaklaşık %2,4 seviyesindedir. Portekiz ile birlikte 1986 yılında (o zaman ki adıyla European Economic Community) Avrupa Ekonomik Topluluğu‘na katılmıştır. 1998 yılına gelindiğinde yerel para birimleri olan pesetadan avroya geçmişlerdir. Bu geçişle birlikte, para politikalarında ECB’nin politikalarını takip etmeye başlamışlardır. Dolayısıyla, İspanya Merkez Bankası da ülke kalkınmasındaki rolünü ECB’ye devretmiştir. 1986 yılı öncesi ortalama % 1,6 seviyelerinde olan İspanya’nın, EU ile serbest ticarete başlamasından sonra ortalama % 4,8’lere ulaşan büyüme rakamları gösteriyor ki, EU üyeliği İspanyollara bir süre de olsa çok yaramış. Aynı dönemlerde işsizlik rakamları % 21 seviyelerinden % 16’ya gerilerken, genç işsizlik oranları da % 43,8 seviyelerinden % 29’lara kadar gerilemiştir. Yine geçiş sonrası durağan bir enflasyon oranına sahip olan İspanya’nın enflasyon oranı 1986’dan günümüze değin hiçbir zaman % 5 seviyesini aşmamıştır. tüm bu güzel göstergelerin yanında, 2007 ekonomik krizinin hızlı bir şekilde bertaraf edilememesinin en önemli nedeni İspanya’nın EU üyeliğidir. Çünkü, krizi gidermek amacıyla aktif bir para politikası kullanamamışlardır.

Krizi protesto eden bir eylemci (İspanya satılıktır - For sale Spain)

Krizi Protesto Eden Bir Eylemci (İspanya satılıktır – Spain for sale)

1990 öncesi İspanya ekonomisine genel bir bakış yapacak olursak, 1960’lı yıllarda ülke nüfusunun yarısının tarımla geçindiğini görmekteyiz. 2000’li yıllara gelindiğinde bu oran, her yıl giderek düşmektedir. Tarım ürünlerini ihraç eden İspanya artık ihraç edememeye başlamıştır. Bunun başlıca sebepleri, avroya geçtikten sonra, avronun diğer para birimlerine göre pahalı olması ve üreticilerin yeterince desteklenmemesinden ötürü tarımsal faaliyetlerin hızla azalmasıdır.

İspanya’nın ticari ortakları ise genel olarak EU ülkeleridir. Bunlar arasında en çok Almanya, Portekiz, Fransa ve İtalya yer almaktadır. Ülkenin ihracatındaki en önemli sektörleri ise motorlu taşıtlar, ilaç sanayi, tarımsal ürünler ve makine sanayidir. Petrol kaynakları yönünden zayıf olan İspanya, her gün 1,8 milyon varil petrol ithal etmektedir. Bu sorunu çözmek amacıyla rüzgar enerjisi üzerinden yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen İspanya, 2009 yılı itibariyle dünyanın rüzgardan en çok enerji üreten ülkesi konumuna taşımıştır.

-yazının devamı gelecektir

ECB – European Central Bank (Avrupa Merkez Bankası)

EU – European Union (Avrupa Birliği)

resimler için –>

http://europeanmission.org/ourmedia/photos/vision/03-2013/19_Spain_pain_graphic.jpg

http://business.inquirer.net/files/2012/09/Spain-Financial-Crisis.jpg

Leave a Reply