Neden Bilkent’te İşletme?

2011 yazında tercihlerimi yaptığım zamanı hatırlıyorum. Aklımda tek bir okul vardı ve sınav sonucuma bağlı olarak sıralamam da oldukça iyi gelmişti, bu yüzden üniversiteye karar verme konusunda hiç zorlanmamıştım. Ancak tabanı fen-matematik olan bir insan olarak son senemde “Ben Hukuk ya da Ekonomi okumak istiyorum” -ki içerik olarak ne alaka diyebileceğiniz iki farklı bölüm- diyerek dersanede TM okumaya başlayınca, tercihimi sırf sayısal diye ekonomiden yana kullanmıştım. Yarı dönemimde kendi adıma hata yaptığımı anladım -ekonomi çok güzel bir bölüm ancak benim gibi insan olgusunu, psikolojiyi, sürekli konuşmayı ve yazmayı ve farklı challenge’ları seven bir insanın bölümü kesinlikle değil-; öyle ki kendini sözel anlamda bu kadar ifade etmeye düşkün bir insan için ekonomi çok daha teorik ve sayısal geliyordu, ki sayısalı sevsem bile ekonomideki sayısal içerikle matematikteki sayısal içeriğin farkı daha ilk dönemde belli oluyordu. Ama benim iktisattan işletmeye geçişimin iktisattan kaçışla bir ilgisi yoktu, tamamen kendimi bulmaya yönelik bir tercihti ve aslında oryantasyon dönemindeki İşletme sunumuna şans eseri işletmede okuyan bir arkadaşıma eşlik etmek amacıyla katıldığım zaman burayı seveceğimi anlamıştım. İşletme bölüm başkanı Levent Akdeniz’in yaptığı sunumda onun heyecanı ve istekliliğini paylaşmamanız biraz zor oluyordu.

leventhoca

 

Size biraz kendimden de bahsederek bölümü anlatmaktan yanayım çünkü bunun dikte edilmiş bir yazıdan daha yararlı olacağına inanıyorum. Ben de bölüme geçerken işletmeden pek çok kişinin fikrini almıştım ve işime yaramıştı. Şu an İşletme Fakültesi’ndeki son seneme geçiyorum ve hayatımda yaptığım en doğru tercih olduğuna inanıyorum. Öncelikle size tavsiyem bölümlerinizi henüz seçmeden ve sıralama yapmadan önce gidip bir bölüm sunumlarını izlemeniz ve gelecek 4 yılınızda hayatınızda sizi neler beklediğini, bunu takriben hayatınızda genel anlamda sizi nelerin beklediğini görmeniz ve öğrenmeniz. Fakültemi ve bölümümü gerçekten çok sevdiğim için biraz taraflı gibi gelebilir yazacaklarımın bazıları; ancak hepsinin doğruluğundan emin olabilirsiniz.

Herşeyden önce bölüm tamamıyla İngilizce. Ve hayır İngilizce diye geçiyor ama Türkçe konuşuyoruz gibi değil, baya İngilizce konuşup, düşünüp, İngilizce tartışıyoruz. Bu benim için en büyük artılardan biriydi aslında çünkü lisede aldığım yabancı bazlı eğitim gereği İngiliz düşünüp İngilizce tartışmak her zaman hayatımda olan bir olguydu.  Bunu yadırgayanlar veya eğitimin bu şekilde olmasını garipseyenler olabilir ki benim de yakınan arkadaşlarım olmadı değil; ancak özellikle işletme gibi uluslarası olmayı gerektiren ve ister devlette ister özel sektörde çalışın, her şekilde ucu İngilizce bilmenize dayanan bir bölüm ve meslek olarak, pek çok kişinin önünde oluyorsunuz bu eğitimle. Bunun yanı sıra aldığımız eğitimde bilindik sınavların yanı sıra oldukça sık projelerimiz oluyor ve bunların büyük çoğunluğu takım projelerinden oluşuyor. Takım projelerinden başta ben de fazlasıyla yakınırdım çünkü hiç bir zaman her takım üyesi eşit destek vermez veya aynı sorumluluğu paylaşmaz. Fakat takım olarak proje yapmanın en büyük artısı size insan yönetimini, hoşgörüyü, sabrı ve kesinlikle daha fazla efor sarfetmeyi öğretmesi. İş kişide bitiyor tabii ki; ancak hangi türden öğrenci olursanız olun, bölümü başarıyla bitirebilmeniz için çok çalışmanız ve projelere katkıda bulunmanız gerekiyor. Takım projelerinde notlamaları adil yapabilmek adına da akreditasyon kuralları gereğince dünyada bu akreditasyon sahibi fakültelerin hepsinde uygulanması zorunlu kılınan birer “peer-evaluation” yani takım arkadaşı değerlendirmesini dolduruyoruz öğrenciler olarak. Dönem boyunca da zaten hocalar sizi takip ediyor, kim boşluyor kim uğraşıyor görme şansları oluyor.

Peki bu az önce yazdığım “akreditasyon” nedir? AACSB International, Association to Advance Collegiate Schools of Business, üniversitelerin işletme fakültelerine belirli kriterlere uydukları takdirde ve bunları devamlı uyguladıkları takdirde verilen bir nevi kaliteli akademik eğitim ödülü. Bu kriterlerin hepsini bilmiyorum; ancak 3 yıl boyunca duyduğum kriterler arasında öğrencilerin başarılarından fakültenin uluslararası alanda aldığı ödüllere ve hocaların uluslararası alanda yayınladıkları journal’lara kadar pek çok şey var. Unutmadan ekleyeyim, bu kriterler Columbia, Harvard, NYU ve UC Berkeley gibi dünyanın en şirketlerine insan yetiştiren işletme fakültelerine sahip olan başarılı üniversitelerin de aralarında olduğu bir komite tarafından belirleniyor. Bu akreditasyona Türkiye’de ilk sahip olan İşletme Fakültesi Bilkent İşletme’dir, buna sonrasında Sabancı ve Koç İşletme Fakülteleri de katılmıştır.

Başarılı bir fakülte kadrosu olmasının yanı sıra derslerinde öğrenirken aynı zamanda çok keyif alabileceğiniz, sizi iş dünyasına da alıştırmayı amaçlayan şekilde dersler planlayan pek çok hocanız olacak eğer Bilkent İşletme’yi tercih ederseniz. Öyle ki bazı hocalarınızla olan iletişiminiz artık basit hoca-öğrenci iletişimden farklı olarak samimi bir mentor-öğrenci iletişimine dönecek. Nitekim en iyi yanı da bu olmalı çünkü sizi hayata daha iyi hazırlayan bir ekiple hep iletişim halinde olacaksınız, hem öğrencilik hayatınızda hem de mezuniyet sonrası.

31_071

Burs konusuna gelince; ÖSS’den alabileceğiniz bursların haricinde okuduğunuz süre boyunca da sağladığınız başarı doğrultusunda derecesi farklı burslar alabiliyorsunuz. Bir yıl sonundaki ortalamanız ne kadar yüksek olursa burs alma şansınız o kadar yüksek oluyor; ancak tabi ki bu burslar bölüm içerisinde kendi dönemizdeki sıralamanıza bağlılık gösteriyor. ÖSYM’nin burslarının aksine okul içinde kazandığınız bursu devam ettirebilmek için de belli bir ortalamanın aşağısına düşmemiş olmamanız gerekiyor.

Erasmus programları çok keyifli ve her öğrenci bunun için sonuna kadar teşvik ediliyor. Bilateral Agreements dahilindeki Avusturalya ve Amerika kıtası üzerinde bulunan üniversitelere de 1 yıllığına gitme şansınız oluyor, tabi bu üniversitelere gitmek için istenen not ortalaması yüksek oluyor. Erasmus programları çoğunlukla 1 dönem oluyor ve 3. sınıf 1 ve 2. dönemleri veya 4. sınıf 1. döneminde gitme şansınız oluyor. Erasmus gibi projelere katılım benim için önemli diyorsanız link’ten listeyi incelemeniz yeterli, ki bu konuda en şanslı fakültelerden biriyiz çünkü çok partner üniversitemiz var, bu da demek oluyor ki seçme şansınız çok.

Bunun yanı sıra İşletme öğrencileri olarak “major”, yani uzmanlık alanı, seçme alternatifimiz var. Bunun amacı nedir peki? Major opsiyonlarımızın olmasının amacı daha çok yönelmek istediğimiz alanlarda daha yetkin olmamızı sağlaması. Major’ların bitirilmesi sonucunda da size bir de o alandan mezun olduğunuza dair ek bir belge veriliyor. Major seçmek zorunda mısınız? Tabi ki değilsiniz, nitekim işletmenin çeşitliliğinden yararlanıp tek bir alana odaklanmak istemeyen pek çok öğrenci var. 4 Major alternatifiniz var: Finance and Quantitative Analysis; Marketing and Innovation; Global Business Management; Genel. Finance alanı finans, audit, accounting gibi alanlara yönelmek isteyenleri o dünyaya hazırlayan dersleri içinde barındırıyor. Marketing and Innovation alanı da aynı şekilde hedefi Marketing ve girişimciliğe dönük öğrenciler için çok güzel bir alan. Global Business Management ise her iki alana da yönelmek isteyen ancak uluslarası politikaları, trade anlaşmalarını vb. olguları öğrenmek adına ideal. Genel alan da zorunlu derslerinizi aldıktan sonra onun dışında istediğiniz her dersi alma imkanı sağlıyor ki bu da her daldan öğrenmek istediğinizi öğrenmenize yardımcı oluyor. İki major da seçilebiliyor ancak zaman ayarlamaları anlamında sıkıntılı olabiliyor.

Bunun dışında daha yeni gelen bir zorunlu stajımız var. İşletmeciler olarak staj aslında görünmeyen bir zorunluluk teşkil ediyordu her zaman çünkü mezuniyet sonrası şirketler stajlarınıza çok bakıyor. Zorunlu stajların bir avantajı da sigortayı okulun size sağlıyor olması.

Özellikle girişimcilik alanını fakültenin kalbine koyan Bilkent İşletme’nin en güzel yanlarından biri de aslında size inovatif olmayı ve “Think Outside the Box’ fikrini aşılaması.

Peki bu mezunlar napar ne eder diye sorarsanız, işletmecilerin el atamadığı bir alan olmadığını düşünüyorum. Bir dönem çıkan “Endüstri Mühendisleri İşletme mezunlarının işlerini mi kapıyor?” tedirginliğini de yaşamamanız gerektiğine inanıyorum çünkü stajlarımda da gözlemlediğim kadarıyla bir eksiğimiz olmuyor ve şirketler de endüstricileri öne çıkarıp işletmecileri arka plana atma emeliyle işe alım yapmıyor. Bazen danışmanlık şirketlerinde endüstri mezunları daha ön planda olabiliyor ancak bu genelde sayısal güdülerini iyi değerlendiren insanları kapsıyor, her endüstri mühendisi her işletme mühendisinden bu konuda daha iyi diye de bir kaide yok. Zaten Production ve Supply Chain Management derslerimiz ve Operations Management derslerimizde de endüstricilerle ortak herşeyi tabi ki olmasa da bazı konuları öğreniyoruz. Nitekim şu anda staj yaptığım şirkette benimle beraber işletmeden olan bir arkadaşım Supply Chain departmanında çalışıyor ve bu departman aslında endüstri mühendislerini içermesiyle biliniyor.

imagesCAE53YQC

Mezuniyetiniz sonrasında sektör anlamında pek çok alternatifiniz var; isterseniz FMCG sektöründe isterseniz bankada isterseniz de girişimcilik ve teknoloji şirketlerinde çalışabilirsiniz. Hatta ne alaka diye düşündüğünüz sektörlere ve alanlara bile yönelebilirsiniz, nitekim ben yurt dışında “journalism” ya da politika alanında master yapıp bu alanlara yönelmeyi düşünüyorum. Aynı bu şekilde sonradan farklı alanlara dahil olan ve normalde pek aklınıza gelmeyecek bölümlere yönelen mezunlar da oluyor. Bilkent İşletmenin en büyük avantajı da burdan geliyor; sizi her alanda yetiştiriyor ve farkına bile varmadan pek çok konu hakkında fikriniz oluyor.

Bilkent İşletme’yi kesinlikle Türkiye’de işletme okumak isteyen her öğrenciye öneririm. Herşey günün sonunda öğrenciye bağlı da olsa uluslararası platformda bir yeri ve adı olan, sağladığı imkanı çok olan, kendinizi bulabildiğiniz ve yetiştirebildiğiniz, ayrıca öğrenirken kendinizi rahat hissettiğiniz ve öğrendiğinizi düşünmediğiniz boş anlarınızda bile kendinizi bölüme dair birşeyler araştırırken ve düşünürken bulduğunuz bir yerde okumak sizi sadece önümüzdeki 4 yıl için mutlu kılmaz, aynı zamanda genel anlamda hayatınıza da bu keyfi yansıtır ve kariyer seçiminizde yardımcı olur. Sormak istediğiniz herşeyi yorum kısmında sorabilirsiniz, severek cevaplarım.

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply

4 comments

  1. Aybüke

    Öncelikle verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Bu sene bilkent işletmeyi kazandım ve hazırlık sınıfını atlamak mı daha iyi olur okumak mı bilemiyorum. Atlamak için de önerebileceğiniz bir kurs yeri var mı acaba?

  2. Sera Ulusoy

    Aybüke Merhaba :) Öncelikle tebrik ederim ve umarım fakültedeki yılların çok keyifli geçer. Benim açıkçası hazırlık atlama kursları konusunda çok bilgim yok; ancak arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla üniversite yakınlarında bulunan belli başlı yerler var. Bunun dışında benim bilgim dahilinde olan şu ki dışardan aldığın TOEFL veya IELTS sonuçları başarılı ve yeterli bulunduğu takdirde hazırlık atlaman için kabul edilebiliyor; ancak seni yanlış yönlendirmek istemem çünkü son zamanlarda dış sınavlar aracılığıyla hazırlık geçme olayını kaldıracakları veya zorlaştıracaklarına dair şeyler duydum.

    Hazırlık okumalı mı okumamalı mı sorusuna ise kesin bir cevap veremem; çünkü bir tecrübem olmadı bu konuda. Fakat fikrim şu yöndeydi yakın zamana kadar, eğer gerçekten hiç bilgin olmadığını düşünüyorsan ve çok zorlanacağına inanıyorsan hazırlık oku; ancak ben o 1 yılın kayıp olduğuna inanıyorum. Nitekim o kadar sıkılıyordu ki arkadaşlarım hazırlıktan bir fayda alamıyorlardı. Ayrıca beraber işletme okuduğum ve hazırlık okumuş olan arkadaşlarımın büyük çoğunluğu hazırlığın onlara faydasının dokunmadığını ve İngilizceyi gerçek anlamda bölümde öğrendiklerini söylediler. Dolayısıyla bence kesinlikle hazırlığı geçmeye çalış ve eğer destek ihtiyacı hissedersen bölümü okurken dışardan destek almaya bak. Boşuna 1 yıl kaybedeceğine sınavı geçmeye bak, sonrasında eğer zorlanırsan yardımcı olabilecek pek çok kurs ya da hoca bulabilirsin, nitekim ders veren öğrenciler de var. Sen mümkün olduğunca İngilizceni bölüm içinde geliştirmeye bak çünkü esas bölümde kendini geliştirerek kazançlı olursun dil konusunda. Ancak dediğim gibi eğer çok fazla bir background’un yoksa yani lisede iyi almadığını düşünüyorsan, o zaman hazırlığın sana faydası olur. Benim bahsettiğim ve hazırlıktan faydalanmayan arkadaşlarım hali hazırda bilgisi olan ancak maksimum 3-4 puan yüzünden hazırlık sınavını geçememiş arkadaşlarımdı. Yine de eğer bir alt yapın var ise ve lisede iyi İngilizce aldığına inanıyorsan sınavı atlamaya çalışmanı tavsiye ederim.

    Çok uzun bir cevap oldu, umarım yardımcı olmuşumdur :)

  3. Elif

    Merhaba, ben bu sene sınava gireceğim ve işletme tercihi yapmayı düşünüyorum. Bilkent’te öğretmen öğrenci ilişkisi nasıl? Akreditasyonun ne gibi faydaları var? Sosyal ortam nasıl? Şimdiden teşekkürler

  4. Sanem sağlık

    Ben bu sene sınava gireceğim sayısal öğrencisim işletme veya endüstri müh istiyorum sizce hangisini tercih etmeliyim iş olanakları aynımı işletmede psikoloji derslerinin olması ve insanlarla daha çok bir arada olması beni çekiyor ne yapmalıyım