Yeni Türkiye Yolunda Daima İleri mi?

maxresdefault

Öncelikle %51 oy alıp bu yarıştan da başarıyla çıkan Tayyip Erdoğan’ı ve destekçilerini tebrik ederim. Sanıyorum bir süre daha “çatı aday” ve Erdoğan galibiyetinin tartışmaları gündemde kalacak. Doğruyu söylemek gerekirse, çatı aday konusunda ülke siyaseti adına, atılan birleşme adımı beni memnun etti. Tercihin Chp profiline hiç uymadığı söylendi hep. Örtüşmediği doğru ancak aksi halde 24 Ağustos’ta Erdoğan’nın  % 60-70’lerde seyredecek bir oran alacaktı muhtemelen. Yani tartışmalı “çatı aday” formülü tutmadı ama denemeye değerdi. Fakat formülün çöküşüyle Chp’nin gerilimi ve bunun sonuçları, Mhp’nin Erdoğan’a kayan oyların altındaki sebepler ve bu durumun Mhp içindeki sonuçlarını kaçınılmaz görüyorum. Bu karışık siyasetimizi bir kriz aşamasına getirebilir.

Bu seçim sonunda gözümde bir parıltı belirdi onun da sebepleri şunlardır; siyasetin ihtiyaç duyduğu sakin ve güzel üslubu, bilgi ve mütevaziliğin sesini hepimiz özlemişiz. Şahsen ben hayli bıkmıştım sürekli bağıran adamlardan. Başka ne oldu, ülkede çözüm süreci destekçilerinin tahminimizden çok olduğunu gördük. Demirtaş’ın oy oranından bu çıkarımı da yapmak mümkündür. Demirtaş ile birlikte azınlıkları hedef alan siyasetin ilgi çektiği ve bu ilginin artacağını görmiş olduk. Böylelikle azınlıkların, örneğin hiçbir çözüm sürecine maruz kalmamış alevilerin daha çok sesinin çıkabileceğine inanıyorum. Bunun yanında Boğaziçi Üniversitesi (İÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Yardımcı Doç. Dr. Nazan Üstündağ, bir noktaya dikkat çekiyor. Ülkede kadın oyları diye bir şey belirdi, Erdoğan pek önem vermese de diğer kesim kadınların siyasetteki önemini kavramış görünüyor.

Tatilciler ve boykotçular için ise şöyle bir ayrım yapmak istiyorum. Gerçekten keyif için değil, adayların hiç birine oy vermeyi içine sindiremeyen kısım meclisin içinden çıkan adaylara tepkisini oy vermeyerek göstermiştir. Partilerin dayattığı bir gerçektir ve bu dayatmaya direnmek de vatandaşın kendisine kalmış bir olaydır. Bazen yanlış gördüğün bir şeye dahil olmayarak bile ses çıkarmış olmak mümkündür. Peki diğerlerine ne demeli? Evet, siz tatilciler! Bir yanım size çok kırgın olsa da haklı bezginliğinizin sebepleri var. 12 yıldır bu yıldırma politikasının içinde kaybolup gitmişliğiniz var. Medyanın süper işleyen algı operasyonu da var, yani var da var. Fakat tek bir sorum var sizlere. Çoğunuz bu seçim tarihinin çok manidar olduğunu söyleyip duruyordu, yani sizler olayın farkındaydınız ve bile bile lades mi yaptınız?

Bu seçim sürecini ve tartışmalarını bir kenara bırakacak olursak önümüzde Yeni Türkiye gibi bir gerçek var. Bu Yeni Türkiye’de neler olacağını merak ediyorum. Düşüncelerimin çoğundan bir distopya çıkıyor. Seçimlerden 1 gün sonra Zonguldak’ta meydana gelen maden ocağındaki göçük ve valiliğin açıklamasına göre olayın gizlenip sağlık ekiplerine dahi haber verilmemiş olması, Somaların bitmeyeceğine işaret. Allahtan ki göçük çıkışa yakın bir yerdeymiş de kimse ölmemiş. Neden inançlı bir millet olduğumuzu daha iyi görebiliyorum artık, resmen Allah’a emanet yaşıyoruz. Bir de memleketim olan Samsun’da zabıta ekipleri sevgilileri ayırıp evlerine gitmelerini kendine görev edinmiş, adeta namus bekçiliği yapar olmuş. Halk tepkiliymiş falan filan…

Ben Yeni Türkiye’ye böyle uyandım. Bunların yanında medya bağımsızlığı, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, hak hukuk, şaibeli yangınlar, şaibeli ihaleler, devam edecek baskı politikası ve kutuplaştırılan halk konularına girmek dahi istemiyorum.

Yeni Türkiye benim gözümde daha kapalı, kapalıdan kastım ise hem Batı’ya hem Doğu’ya kapalı bir Türkiye’dir. Yapayalnız bir Türkiye’dir. Gelir eşitsizliğinin daha da artacağı, fakir kesimin daha çok göz ardı edileceği, yandaşın yiyip muhalefet edenin iş yaptırılmayacağı bir Türkiye’dir.

 

Mesela medyanın sonu çok acıklı olacak gibi. Medyadan istifa üstüne istifa duyacağız korkunç baskı yüzünden. Yani basın ve ifade özgürlüğü daha da fazla hiçe sayılacak. Hukuka güven neredeyse sıfır olacak ve hukukun olmayacağı bir ülkeyi hayal edemiyorsak  yakında bunu göreceğiz. Bir sistem değişikliği söz konusu ancak konu sistem değil o sistemin işleyişi ve değiştiriliş amacı olacaktır.

Yeni Türkiye’de ısrarla görmek istediğim ama artık zorlandığım tek güzel şey ise “umut”. Yıkılan, kaybolan umutlarımız. Öyle bir ülke düşünün ki bu ülkede böyle işlere bulaşma iş bulamazsın, sosyal medyada paylaşım yapma devlete giremezsin deniyor.

Umut ne zaman ve nasıl çıkar bilemiyorum ama silkelenip kendimize gelmenin tam vaktidir. Yılgınlık sadece düşünmeyen insanlara yakışır. Yılmadan yeni politikalar üretmeli, gelişime ve değişime izin vermeli bunun için neler yapabileceğimize bakmalıyız. Evet, zor ama kimse kolay olacağını söylememişti zaten. Mesela işkence gören gençlere, darağacına giden Deniz’e, hangi görüşten olursa olsun düşüncesi için mücadele eden kimseye söylenmemişti kolay olacağı. Şimdi ya Yeni Türkiye’nin gölgesinde oturup dinleneceğiz ya da silkelenip muhalefet edeceğiz.

Leave a Reply