Geçtiğimiz hafta Finlandiya’da çok ilginç bir diyalog gerçekleşti. Finlandiya Başbakanı Alexander Stubb , ülkedeki iki ana sanayinin (bunlardan birisi teknoloji, diğeri ağaç sanayisi) güç kaybetmesiyle yaşanan ekonomik gerilemenin arkasındaki ana faktörün Apple olduğunu ifade etti. Evet inanması zor ama suçlu Apple’mış. Ne alaka dediğinizi duyar gibiyim ama gerçekten alakalı. Birazdan Finlandiya Başbakanı’nın mazeretini okuyunca ona da bana da hak vereceksiniz. Stubb, 10 yıl önce çok iyi bir noktada olan kağıt üretim ve mobil cihaz sektörünün bugün tersine döndüğünü, her iki sektörün Finlandiya ekonomisi için büyük önem taşıdığını belirtti. Stubb, ‘iPhone’un Nokia’yı, iPad’in ise kağıt üretim sektörünü öldürdüğünü, ancak her iki sanayinin yeniden güçlenmeyi başaracağını’ söyledi.
Peki, daha düne kadar alanında zirvede olan markalar (tabii ki bu markalarla birlikte bu markaların ülkeleri de zirvedeydi), ne oldu da tepetaklak oldular?
Endüstride iş körlüğü diye bir kavram vardır. Aslında bunu hastalık olarak da tanımlayabiliriz. Çünkü çalıştığınız şirket için onarımı zor hasarlara yol açabilir ‘iş körlüğü’.Çoğu çalışan işin temposuna ayak uydurur, işin kendisini yapar ama işin kendisi üzerinde kafa yormaya asla zaman bulamaz ya da işin kendisini geliştirmek ilgisini çekmez. Bir süre sonra da etrafındaki benzer şirketleri de izlemeyi bırakırlar. Eğer etrafı izlemeyi bırakırsanız ileride ne olacağını tahmin edebilme yetiniz de kaybolur. Bu konuda en büyük sorumluluk liderlerin. Eğer, bir lider ‘ben bilirim’ veya ‘ben en iyisiyim’ gibi bir mantıkla hareket ediyorsa, aynı sınıftaki diğer şirketlerle, onların yenilikleriyle ilgilenmiyorsa daima kaybedecektir. Kazanmanın yolu yenilikleri takip etmekten ve hedef müşterinin isteklerini karşılamaktan geçer.
Örnek verirsem daha anlaşılır olacağım sanırım.
Motorola’yı hepimiz biliyoruz. Çoğumuzun ailesindeki ilk telefon Motorola olmuştur. Motorola elde taşınır mobil telefonu icat etti. Sene 1973. 1987’de ise Motorola Büyük Britanya piyasasına açıldı. Motorola telefonları o yıllarda 1000 poundu aşan fiyatıyla ancak zengin insanların alabileceği lüks bir aletti. Motorola kariyerinin zirvesindeydi.
Bu dönemde ise Motorola’nın üst düzey yönetimi insanların sadece analog telefona ihtiyacı olduğunu, dijital telefonları akıllarının ucundan bile geçirmeyeceklerini düşünüyordu. O zamanlarda Iridium bir uydu telefon sistemine sahipti ve bu uydu telefon sisteminden yaralanabilmek için müşterilerin özel kullanıcı becerisine sahip olması gerekiyordu. Yani, Iridium üzerinden yapılan görüşmelerde müşterinin uydunun sinyal yörüngesinin kapamamsı gerekiyordu. 1900’lü yılların sonu Motorola’nın şirket tarihindeki en önemli tarihlerinden biri olarak tarihe geçecekti. Şirket çok büyük bir ticaret (trade off) ya da yol ayrımı diyeceğimiz bir noktadaydı. Burada Motorola “liderlerinin” düşünmesi gereken en önemli trade-off, bulduğumuz yerde ticaretimize devam edelim mi, yoksa değişiklik yapıp, pazarı önceden görüp dijital telefonlara mı yönelelim?
Zevk sarhoşu olan Motorola kariyerinin zirvesindeyken en önemli trade-off zirvesinde olduğunu unuttu, yenilik getiremedi ve iflas etti. Şu an son çırpınışlarını yapmakta.
Motorola cephesinde bu savaşlar verilirken dünyanın diğer ucundaki Finlandiya’da da büyük savaşlar veriliyordu. Nokia diye bir marka çıkmış ve ülkesinin en önemli sanayilerinden biri olan kereste-kağıt sektörüne yönelmemiş, tercihini cep telefonu pazarından yana kullanmıştı. Nokia bu dönemde büyük bir hızla dijital dünyaya geçmekle meşguldü. 2000’li yıllarda Nokia dünya cep telefonu pazarının lideriydi. Hatırladığınız gibi 1999 yapımı Matrix filmi ile birlikte Nokia’nın kapağı açılır modeli meşhur olmuştu. Nokia, 21. yüzyılın başlarında cep telefonu üretiminde bir numaraydı ve Finlandiya ekonomisi de büyük katkı sağlıyordu. Gel gelelim cep telefonu sektörünün ilk ve en büyük oyuncularından Nokia, akıllı telefon pazarında Amerikalı Apple, Güney Koreli Samsung ve LG ve Tayvan’lı HTC karşısında sıfır durumunda kaldı ve Nisan 2014’te ABD’li Microsoft tarafından satın alındı. Bunun en büyük sebebi Nokia’nın hatasında ısrar etmesiydi. Nokia gelişen dünyadaki Android ve iOS sistemlerine entegre olamadı çünkü yöneticilerde rehavet ve meslek körlüğü mevcuttu.
Bu ve bunun gibi markaları çoğaltmak gayet mümkün.
Bu noktada Finlandiya Başbakanı’na hak vermekte özgürsünüz. Fakat Sayın Başbakan sen bu dönemde ne yapacaksın? Finlandiya’nın ekonomik yol ayrımında krizi iyi yöneten bir lider mi olacaksın yoksa batan bir şirketin Başbakanı olarak sen de ülkeni batıracak mısın?