CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke Röportajı

 

Dünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, ODTÜ İktisat Fakültesi’ni 1’incilikle bitirmiş, yaptığı çalışmalarla adından söz ettiren değerli bir akademisyen Selin Sayek Böke… Duke Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde yaptığı başarılı akademik kariyerinin ardından şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi’nde Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini üstleniyor. Kendisi yoğun çalışma temposuna rağmen bana zaman ayırarak röportaj talebimi geri çevirmedi. Sorduğum tüm sorulara oldukça samimi cevaplar verdi, kendisi ile röportaj yaparken o kadar pozitif ve kendinden emindi ki geleceğe dair umutlarım arttı…

  • Öncelikle yeni görevinizde başarılar dilerim,  kadınların siyasette daha fazla etkin olması oldukça umut verici. Başarılarla dolu bir akademik kariyerinizin ardından şimdi de siyaset sahnesinde görüyoruz sizi, Cumhuriyet Halk Partisi’nden gelen teklifi kabul etmenizdeki en büyük etken neydi?

 

Selin Sayek Böke: Bilim insanı olarak zaten bir süredir sorunlara çözüm üretme konusunda faaliyet gösteriyordum dolayısıyla teklif geldiğinde şimdiye kadar kafamı yorduğum bu meselelere, daha etkin ve daha etkili bir şekilde katkıda bulunabileceğim düşüncesiyle kabul ettim. Bu işin biraz profesyonel kısmı bir de işin kişisel kısmı var… Türkiye’ye dair kaygılarım ve ruh sıkışıklığım o derece yüksek bir noktaya geldi ki artık bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Ayrıca, özelikle siz gençler ve kendi çocuklarımın geleceğini düşünmem bu teklifi kabul etmemde önemli bir rol oynadı.

 

  • Peki ‘’iyi ki siyasete girmişim’’ duygusu mu yoksa ‘’aman nerden bulaştım bu işlere’’ duygusu mu ağır basıyor?

 

Selin Sayek Böke: İyi ki girdim diyorum. Bu adımı atarken uzun bir yolculuk olacağı düşüncesiyle adım attım zaten, her geçen gün de iyi ki yapmışım diyorum. Bu duygunun da artarak devam edeceğine eminim.

  • 2001-2003 yılları arasında yani Türkiye ekonomik krizin içerisinde IMF’den borç talep ederken siz IMF’de ekonomist olarak görev almaktaydınız, takdir edersiniz ki halkımızda oldukça negatif bir IMF algısı var. Eğer AKP tarafından IMF’de görev almış olmanız siyasi bir malzeme olarak kullanılırsa onlara cevabınız ne olacak?

 

Selin Sayek Böke: Ben bir teknisyen olarak IMF’ye girdim ve bir teknisyen olarak IMF’de yaşlanmak istemediğime karar verip istifa ettim. Herkesin profesyonel bir gelişimi var ve ben de bu kurumu profesyonel gelişimimin bir parçası olarak gördüm. Şu nokta çok önemli, IMF’nin içerisindeki herkesin siyasi görüşü IMF ile örtüşür diye bir kural yok, orası bir siyasi parti değil.

Türkiye’nin IMF’ye borcu olmamalı ama asıl mesele Türkiye’yi o noktaya getirmemek, dolayısıyla ben kendi birikimimi Türkiye’yi IMF’nin kapısına götürmeye engel olacak bir birikim olarak görüyorum ve bunda da IMF’de çalışmış olmamın bir katkısı olduğunu düşünüyorum.

fft2mm5841866

  • Bir görüşe göre, CHP seçim zamanlarında kendi politikalarını anlatmakta yetersiz kalıyor. Daha çok AKP’nin politikaları üzerinden negatif bir siyaset propagandası yaparak halkın karşısına çıkıyor bu da insanların gözünde CHP’nin kendine ait anlatacak politikaları, planlamaları olmadığı izlenimini veriyor. Kısacası partinize oy vermeyen insanlar ”neden CHP’ye oy verelim?” sorusuna cevap bulamıyor. Bu konu hakkındaki görüşleriniz neler? 

Selin Sayek Böke: Yaptığınız tespit doğru aslında bu bir algı sorunu ve bu algı sorunu kırılmalı. Tabii ki CHP, bir çözüm önerisinde bulunmadan önce durum tespiti yapmalı ve şu an bunu yapıyor. Durum tespiti yaparak ülkenin durumunu halka anlatıyor. Türkiye’nin şu anki durumu o kadar vahim ki o durum tespitini yaptığımızda ister istemez hep negatifte kalıyoruz. Bizim mesajımız şu: ‘durum kötü ve bunun mutlaka değişmesi gerekiyor’. Mesaja oradan başladığımızda ‘e peki biz ne yapacağız’ noktasında gelene kadar da kulaklar tıkanıyor. Bu yüzden ben iletişim şeklinin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

  • Ne şekilde değişmesi gerekiyor?

 

Selin Sayek Böke: Ben o durum tespitlerinde artı ve eksiyi dengeli bir şekilde vermenin önemli olduğunu düşünüyorum. Her şey çok kötü diye başladığımızda o zaman bir heyecan da yaratamıyoruz ‘bunu zaten muhalefet yapmak için’ söylüyorlar algısı oluşuyor. Bizim yapmamız gereken hakiki bir durum tespiti yapıp aksaklıkları gidermek için bir çözüm önerisinde bulunmak. Eğer o durum tespiti içerisinde olumlu noktalar varsa bunu da dürüstçe masaya koymamız gerekiyor ve aynı zamanda her yaptığımız olumsuz durum tespitine o anda çözüm üretmemiz gerekiyor.

  •  Siz ekonominin en başındaki kişi olarak CHP’de neleri değiştireceksiniz? Ne tür ekonomi politikaları geliştireceksiniz? Halka anlatabilecek ‘ayağı yere basan’ söylemler geliştirebilecek misiniz? 

Selin Sayek Böke: Kesinlikle evet, bu amaçla çalışıyoruz zaten, şu anki yanlışları, eksiklileri bilimsel bir şekilde analiz edip geleceğe ışık tutabilecek ekonomi politikaları üzerinde çalışıyoruz. Yaşadığımız günümüz Türkiye’sinde vahşi kapitalizm dediğimiz şeyi gözlerimizle görüyoruz. Gözü dönmüşçesine sadece ve sadece toplam olarak daha fazla üretmek üzerinden giden bir model var. Bu daha fazla üretim modelinde de gittikçe daralmış bir karar verme mekanizması görüyoruz.

Ben buna ‘ben’ ekonomisi diyorum, ben ekonomisinde bir birey ve o bireyin etrafında toplanmış küçük bir grup var ve ekonomiyi kendi menfaatleri için dizayn ediyorlar. Bir kere benden bize geçmeliyiz yani biz Türkiye olarak, kapsayıcı bir şekilde karar verebilmeliyiz. Bu ekonomide olmazsa olmazdır.

Aynı zamanda üretimin kalitesi oldukça önemlidir bu noktada devlete düşen görev: insan doğasıyla barışık, değer yaratan bir üretim yapmak için uğraş vermesidir. Tabii bu kaliteli üretimin yapılabilmesi için de bizim eğitime ve teknolojiye ihtiyacımız var fakat örnek vermek gerekirse şu an gündemde olan MEB şurasına göz attığınızda geleceğe dair katma değeri yüksek bir üretim adına hiçbir perspektif göremiyoruz.

  • AKP’nin en çok övündüğü konuların başında ekonomi geliyor, sizce gerçekten de AKP sayesinde Türkiye ekonomi alanında çok büyük atılımlar gerçekleştirdi mi yoksa halka anlatılan değerler abartılmış ve makyajlanmış değerler mi?

Selin Sayek Böke: Geçmiş 12 yılın ekonomik değerlendirmesini yapacak olursak şu resim çok net: Türkiye Cumhuriyeti Tarihi boyunca yılda ortalama yüzde 5 büyümüş bir ülke ve son 12 yıla baktığımız zaman da bu büyüme oranlarında hiçbir farkı yok yani son 12 yılda bir başarıdan söz etmek mümkün değil

 

Eğer bir başarıdan söz edilecekse o 2002 ile 2006 arasında Türkiye’nin yüzde 5’in daha üzerinde büyümüş olmasıdır, fakat onun mimarı da Bülent Ecevit’in Başbakanlığını yaptığı koalisyondu, yani koalisyon hükümetinin yazdığı bir ekonomik reform paketiydi. AKP’nin başarısı bu noktada o hükümetin eline verildiği reçeteyi sapmadan uygulamış olmasıydı fakat 2007’de bu reçete bitti bu noktada yeni bir reform paketine ihtiyaç vardı fakat şu son 8 yılda hala AKP’nin gerçekten bir yol haritası olan somut bir ekonomik paketi yok.

  • Peki sizce 2008 krizini iyi yönetebildi mi AKP hükümeti?

 

Selin Sayek Böke: 2008-2009 krizinde en büyük darbeyi yiyen ülkelerden birisi Türkiye’dir. 2007’den sonra ortalama yıllık büyümesine baktığımızda yükselen piyasalar diye adlandırılan bir dizi ekonominin ortalamasından daha düşüktür Türkiye ekonomisine bütünüyle baktığımızda Türkiye iyi yönetilmedi.

  • Bazı iktisatçılara göre 2008 krizini Dünya henüz atlatabilmiş değil bunun devamının geleceğini söylüyorlar, hem iç hem de dış tetiklemeleri göz önünde bulundurursak Türkiye Ekonomisi’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz, yakın zamanda bir ekonomik kriz bekliyor musunuz ülkemizde?

Selin Sayek Böke: Bana göre; Türkiye bir kalp hastası, evet aslında koşabiliriz, uçabiliriz müthiş bir potansiyelimiz var genç bir topluluk ,dinamik bir piyasa ve insan kaynağı çok olan bir ülke fakat koşamıyoruz. Neden yüzde 6 değil de yüzde 3 büyüyoruz? Ben diyorum ki damarları sıkışmış bir kalp hastasıyız biz. Bu damar sıkışıklığı çok kontrol edilemez bir düzeye geldiğinde kalp krizi meydana gelir eski bildiğimiz krizler böyle bir şey. Şimdi biz henüz o krize gelmedik, o damar tıkandıkça tıkanıyor yavaş yavaş öldürüyor şu an bizi. Fakat o kalbi açık tutacak kadar da yabancı sermaye akıyor şu an Türkiye’ye. Petrol fiyatları düştü, bununla beraber yabancı yatırımcı alternatif kazanç getirecek finansal araçlar arayışına girdi bu da Türkiye ve benzeri ülkelere yatırım anlamına geliyor.

 

  • Ne zamana kadar sürecek peki bu para akışı?

 

Selin Sayek Böke: Net bir süre veremem fakat; Türkiye büyük kırılganlıklar barındırıyor ve bu kırılganlıklar küresel konjonktür ışığında seçime kadar bir kriz getirmez benim öngörüme göre. Ama bu kırılganlıkları barındıran bir ülke, Dünyada kendisinin kontrol edemeyeceği olumsuz bir gelişme olduğu takdirde tepetaklak olacak.

  • Sanırım AKP Hükümeti de bunun farkında olacak ki geçtiğimiz günlerde bir ‘ekonomide dönüşüm paketi’ yayınladı. Nasıl buldunuz bu paketteki maddeleri?

Selin Sayek Böke: Bir tane dönüşüme ihtiyaç var o da AKP’nin gitmesi… Eylem planına baktığınız zaman neredeyse yarısı kurul ve komisyon kurmak üzerine çünkü; 3 dönem kuralına takılan AKP milletvekillerine iş yaratmaları gerekiyor… Tabii bu işin esprili kısmı, 12 yıldır iktidarda olan bir hükümetin dönüp hala ‘ben burada bir problemin olduğunu görüyorum bir komisyon kurayım inceleyip bir eylem planı hazırlayayım ondan sonra yaparım’ demesi utan verici. Bence bir sorunu tespit ediyorlarsa çözüm önerisini de somutça ortaya koymak zorundalar.

Ben bu programa aynı zamanda ‘AKP’yi AKP’den kurtarma programı’ diyorum, çünkü maddeleri okuduğunuz zaman görüyorsunuz ki sorunlar AKP’nin ortaya çıkardığı sorunlar.

*Bu röportajın gerçekleşmesinde büyük emeği olan Anıl Kemal Aktaş’a çok teşekkür ediyorum.

 

 

 

 

Leave a Reply