Not: Bu yazı filmin sürpriz gelişmeleri hakkında bilgi içerir.
2 Aralık Cuma günü başlayan Gezici Film Festivali’nin Ankara ayağı, kapanışını 8 Aralık Perşembe günü gerçekleştirdi. Kapanış filmi olarak “Yangın Var” seçilmişti. Filmin gösterimine ekibinin de katılması, keyifli bir söyleşiyi de beraberinde getirdi. Film başlamadan hemen önce Ankara Sinema Derneği Başkanı Başkanı Ahmet Boyacıoğlu kısa bir açılış yaptı.
Yangın Var eğlenceli bir yol filmi olarak tanımlanabilmekle birlikte Anadolu’dan seçtiği manzaralarla da sizi içine çekmeyi başarabiliyor. Dozunda bırakılmış hüzün öğelerini de unutmamak lazım. Koray Çalışkan’ın 2010 yılında okuduğu bir gazete haberinden yola çıkarak öyküsünü yazdığı filmin senaryosunda, Kürt komedyen Murat Batgi’nin yer alması, filmin Diyarbakır ve çevresindeki coğrafyaya hâkim bir kadronun elinden çıkmasının en önemli sebebi olsa gerek. Filmin yönetmeni ise Murat Saraçoğlu. 1970 doğumlu yönetmen, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon Bölümünü bitirmiş. “Yangın Var”dan önceki sinema işleri; 120(2007), O…Çocukları(2008), Deli Deli Olma(2009), 72. Koğuş(2011).
Film, zorunlu bir yolculuğun gündeme gelmesiyle başlar. Trabzon’un Çayırbağı beldesi yangınlar karşında çaresiz kalmaktadır, tam bu sırada da Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı (Yavuz Bingöl) imdatlarına yetişir ve onlara bir itfaiye aracı hediye etmek ister. Aracı alması için Koşman’ı (Osman Sonant) görevlendiren Çayırbağı Belediye Başkanı (Gaffur Uzuner), allem eder kallem eder Diyarbakır’a gitmek istemeyen Koşman’ı ikna eder. Diyarbakır’a varan Koşman, ön yargıyla yaklaştığı coğrafya karşısında hayretlere düşecektir. Bir “Selvi Boylum Al Yazmalım” aşığı olan Koşman’ın, İtfaiye Müdür Yardımcısı Asya ile karşılaşması ile birlikte Trabzon’a dönüşteki yol arkadaşlıkları gündeme gelir. Asya’nın bir emaneti vardır ve bunu Trabzon’a götürmesi gerekmektedir. Emanet kutudan haberi bile olmayan Koşman, bunu ancak yol boyunca önlerini kesip arama yapan askerler sayesinde öğrenecektir.
Koşman karakterine can veren Osman Sonant’ı, bir Yeşim Ustaoğlu filmi olan “Pandora’nın Kutusu”ndaki dayı olarak tanımıştık. Bu rolüyle Altın Koza’da En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne layık görülen oyuncu, sinema filmleri yerine tiyatro ile yoluna devam etmiş, sonrasında da “Leyla ile Mecnun” dizisinde karşımıza çıkmıştı. “Yangın Var” filmi için 10 kilo alıp Gürcüce öğrenen oyuncu daha önce hiç duymadığı bir şive ile performans sergilemiş bu filmde.
Asya karakterinde Nesrin Cevadzade karşımıza çıkıyor. 1982 doğumlu Azeri asıllı oyuncu, Marmara Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümü mezunu. “Yangın Var”dan önceki ilk başrolünü Cemal Şan imzalı “Dilber’in Sekiz Günü” filminde oynamış ve 19. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyucu ödülünü kucaklamış. İlk görüşte âşık olunacak bir Diyarbakırlı kadın, Asya ile karşımızda, boynundaki al yazmasıyla… Oyuncu, Azeri değil de Kürt kökenli olduğunu düşündürecek kadar mükemmel doğallıkta bir Kürtçe konuşuyor bu filmde.
Filmin birkaç sürpriz oyuncusu da var; Koşman’ın annesi rolündeki Şerif Sezer bunların ilki. Dönüş yolunda annesini ziyaret etmek isteyen Koşman, Asya ile birlikte Artvin köylerindeki ana evinin (baba evi demek uygun düşmezdi çünkü filmde Koşman’ın babasına dair hiçbir fikrimiz oluşmuyor) yolunu tutar. Asya’yı gelin adayı sanan annenin ruh halindeki ani iniş çıkışlar bu yöreyi mi temsil eder bilemeyiz ama balkondan gördüğümüz manzara ile “Sonbahar” filmine selam durulduğu konusunda hiç şüphe yok. Filmin herkesi etkileyen müziklerinden “Gelino”yu (Gürcü Halk Türküsü)da burada dinliyoruz. Filmin diğer biz sürprizi de Rize’de bir Cuma namazı kıldırırken gördüğümüz, kanımca “ofli hoca”ya selam çakan, Erkan Can.
Son 30 yılda yükselişe geçmiş bir meseleye karşı özellikle son dönemdeki hakim dil ve genel nefret hissinden hiç nasiplenmemiş bir film “Yangın Var”. Tepkiler o derece yumuşatılmış ki Koşman’daki milliyetçilik duygusu bile sadece “ötekileştirme” ve “ön yargı” olarak karşımıza çıkıyor. Doğu’da verdiği kayba rağmen bu derece saflıkla kalabilen bir Koşman görmek günümüz için ne yazık ki bir hayal.
Filmim müzikleri ve yol boyunca gösterdiği manzalar filmi beğenmeme yetti de arttı bile. En beğendiğim sahne ise teypten yükselen Ahmet Kaya şarkısına şaşıran Asya’nın “Ahmet Kaya dinliyorsun?” sorusuna Koşman’ın verdiği yanıt; “Onu kim sevmez ki…”