1270784_10151738905559685_2126226018_oGazeteBilkent: Merhabalar, bizi kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Öncelikle kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

Ben Aslı Yiğit. 1993 Ankara doğumluyum. İlkokul ve ortaokulu TED Ankara Koleji’nde, liseyi ise M.E.R.A.L.’de okudum. 2011 LYS’de Türkiye 320.si oldum. İlk tercihim olan Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne kapsamlı burslu yerleştim, 2015 Haziran’da mezun oldum. Şu an General Electric’te “Financial Management Program” kapsamında “Finance Trainee” rolünde çalışmaktayım.

GazeteBilkent: Bilkent İşletme Fakültesi mezunusunuz, okuduğunuz bölümü seçmenizdeki sebep neydi?

Her zaman üç adım ötesini düşünen biri olmuşumdur, bu bölümü seçerken de ileride bana sunacağı seçenekleri cazip bulmam etkili oldu. İşletme farklı pek çok bilim dalından yararlanıp uygulamaya yani iş hayatına dönük gerçek şeyleri tecrübe edebileceğiniz bir bölüm. Mezun olduğunuzda bulabileceğiniz iş yelpazesi de bu yönüyle geniş. Üstelik kendinizi hangi alanda geliştirmek isterseniz ona yönelme esnekliği sağlıyor. Bilkent bunu destekleyen şekilde farklı uzmanlık dalları sunmakta. Örneğin ben finans ve sayısal analiz üzerine eğilmiştim ve okulda öğrendiklerimden iş hayatında fazlasıyla yararlandım.

GazeteBilkent: Üniversite hayatınız boyunca ne tip aktivitelerde bulundunuz?

Üniversitenin ilk bir buçuk yılı MEC’te oldukça aktif bir şekilde çalıştım. Derslerimize bile girmeye vakit bulamazdık bazen, öyle bir aşktı MEC. 2. yılımda bambaşka ve çok özel dediğim Tanıtım Ofisi (BTO) ile tanıştım. 3. senemde artık rehber öğrenci olmuştum, bu görevi mezun olana dek yaptım. Her yaz tatilimde ve son yıl sömestrde iş dünyasını deneyimlemek adına stajlar yaptım. 4 yılda 4 kıta ve yaklaşık 20 ülke gezdim. Fitness merakım spinning ve zumbayla arttı. Bir de Ankara Binicilik İhtisas Kulübü’nde at binmeye başladım.

GazeteBilkent: Üniversite hayatı size neler kattı, sizde neleri değiştirdi?

4 yıl bana hayatı sorgulamayı öğretti. Ne beni mutlu eder, kendimi nerede nasıl konumlandırmalıyım, neyi ne kadar yaşamalıyım? Cevabını hala aradığım sorularla tanışmamı sağladı. Daha önce hiç düşünmediklerimi düşündürdü, bilmediğim pek çok şeyi öğretti. Öğrenmenin asla bitmeyeceğini ve hayat serüvenindeki diğer pencereleri anlamak için okulun önemini gösterdi.12888535_10153656760844685_1614632975185324557_o

GazeteBilkent: Erasmus programına gittiniz, bu program sizlere neler kattı? Bilkent’te okuyan arkadaşlarımıza tavsiye eder misiniz?

Erasmus’a gitmeden asla mezun olunmamalı! Yurtdışında lisans seviyesinde öğrenim şansı kolay ele geçmiyor. Üstelik daha gencecikken yeni şehirler ve insanlar tanımak için de harika bir fırsat. Her günü ayrı bir macera. Yaşam alanınızdan uzaklaşıp bambaşka bir yerde yeni bir hayat yaşamak kişisel gelişim açısından önemli. Ayrıca Bilkent genel anlamda Amerikan üniversitelerine benzer bir sistemle işlemekte. Bu açıdan Avrupa ekolüyle tanışmak adına da bir fırsat.

Ben Almanya’ya Mannheim Üniversitesi’ne gitmiştim. Program açıkçası biraz zorluydu hatta bir dersimden de kaldım ama her anından çok zevk aldım.

GazeteBilkent: Üniversite hayatınız boyunca yaşadığınız en önemli olay nedir? Bizimle bir anınızı paylaşır mısınız?

2013’te Sabancı Holding sponsorluğunda One Young World isimli zirvede Türkiye’yi temsil eden delegasyonda yer almıştım. Olimpiyatlardan sonra en çok sayıda ülkenin temsil edildiği, Genç Davos zirvesi olarak da bilinen bir organizasyondu. Kofi Annan, Muhammed Yunus gibi isimlerle karşılıklı oturup ülkemiz sorunları hakkında konuşmak, Türk bayrağını stadyumda dalgalandırmak oldukça gurur vericiydi.

GazeteBilkent: Bilkent Üniversite’sini 3 kelimeyle/kavramla tanımlayabilir misiniz?

Zor, Özlenen ve Öğreten

GazeteBilkent: Bilkent’te en sevdiğiniz hoca ve ders nelerdi?

Politik bir cevap gibi görünecek ama gerçekten hepsinin yeri çok özel. Yine de Levent Akdeniz hocamın yüksek enerjisi, Zeynep Önder’in finans bilgisiyle beni hep etkilemesi, Süheyla Yıldırım’ın her anımda bana destek oluşu ve Ayşe Başak Tanyeri’nin her anlattığını gerçek örneklerle ve güncel makalelerle işleyişi benim için apayrıdır. En sevdiğim ders ise yatırım analiziydi.

GazeteBilkent: Okuduğunuz bölümün ve okulun iş hayatında size ne gibi avantajlar kazandırdığını düşünüyorsunuz?

Bilkent çok önemli bir marka. Çoğu iyi şirket sadece okul adına bakarak adayları elemekte. Bu anlamda her Bilkentli 1-0 önde. Vakıf üniversitesi olmasından da kaynaklı, daha özel bir eğitimi olduğu kesin. Hocalara ulaşmak kolay, dersleri az kişi almak avantaj. Bu dersi de çok rahat geçtim diyebileceğiniz bir durumsa kesinlikle yok. Tıpkı iş hayatında olduğu gibi en ufak şeylerin bile mükemmel yapılması beklentiler arasında. Siz sadece okul okuyormuş gibi düşünürken aslında bir yandan pek çok zorluğa göğüs germeniz gereken stresli iş hayatına da hazırlanıyorsunuz.

12976956_10153656760839685_626264238332392981_o

GazeteBilkent: Kariyerinize Türkiye İş Bankası’nda başladınız. Şimdi de yine çok saygın bir firma olan General Electric’te devam ediyorsunuz. Bu iki firma da Bilkent öğrencilerinin hayal ettiği şirketler. Bu şirketlere gelecek yıllarda başvuracak arkadaşlara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

Öncelikle ne istediğinizi anlamaya çalışmalısınız. İşsiz kalacağım kaygısıyla çok da içinize sinmeyen yerlerin tekliflerini kabul etmemelisiniz. Elbette ilk iş sendromu/memnuniyetsizliği yaşanabilir ancak sakin kalıp istediklerinizin peşinden koşarsanız bunu önleyebilirsiniz. İş Bankası müfettişlik tecrübesi benim için biraz öyle oldu, ancak aradığımı GE ile kesinlikle buldum.

Peki genel olarak mülakatlar nasıl geçer? Şirketlerle görüşmelere gidecek arkadaşlar üç ana konuda konuşacaklardır: kim oldukları, akademik geçmişleri, ve okul harici aktiviteleri. Nasıl biri olduğunuzu anlatmanız çok önemli. Belirtmeliyim ki çoğu mülakatın yarısında adayın işe dair niteliklerine bakılırken, diğer yarısında nasıl bir iş arkadaşı olacağına bakılır. Onlara harika bir iş arkadaşı olacağınızı bir şekilde hissettirmelisiniz. İş konusundaki istekliliğinize ve yapabilirliğinize de emin olmalılar.

GazeteBilkent: Bilkent’e yeni giren ve şu an okuyan öğrencilere (özellikle İşletme Fakültesi öğrencilerine) ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

En büyük tavsiyem güzel hikayeler biriktirmeleri. Staj yapmalı, birçok projede bulunmalı, farklı organizasyonlara katılmalı, kulüp aktivitelerinde aktif olmalı ve daha aklıma gelmeyen bir sürü şey yapmalısınız. 4 yıla ne kadar deneyim sığdırırsanız o kadar geliştirirsiniz kendinizi. Her an aktif olmak, aynı anda birden fazla şey yapabilmek ve az zamanda çok şey başarmak lazım. Tüm bu faktörleri sağladığınızda size yöneltilen her soruya kişisel tecrübelerinizden örneklerle cevap veriyorsunuz ve yaşanmışlıklarınız sayesinde ileride yaşamayı hayal ettiğiniz şeylerin kapısını aralıyorsunuz. Bir de ağ geliştirmek çok kritik. Konferanslardaki konuşmacılarla iletişim sağlayın, hocaların iş dünyasındaki tanıdıklarına ulaşmaya çalışın, mezunlarla tanışın… Bazı görüşmeler için kendinize referanslar oluşturabilmek sizi mutlaka öne çıkaracaktır.

Kıymetli mezunumuza verdiği cevaplardan ötürü teşekkür eder, kariyerinde başarıdan başarıya koşmasını temenni ederiz.

Leave a Reply