Terör, dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlardan bir tanesidir. Peki, yıllardır hain eylemleriyle ülkemizi ve dünyayı etkileyen terör ne demektir? Terör, sözlük anlamı olarak, siyasal veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere ve yönetimlere yönelik her türlü şiddeti içeren yolun kullanılmasına verilen addır. Güneydoğu kırsallarında vatanını savunan asker ve polislere kurşun sıkan, şehirlerin ortalarında masum insanları öldüren ve hatta bir devletin tüm kademelerine sızıp ardından demokratik olmayan yollarla o devletin hükümetini düşürmeye çalışan terörün, hain yüzünü daha birçok akla hayale gelmeyecek eylemlerde görmek mümkündür.
Öyle ki; terör eylemlerinin hedefinde, güvenlik güçleri ve masum halkın yanı sıra, ülkelerini temsil etmek için gönderilmiş olan diplomatlar da bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığımızın internet sayfasında verilen bilgiye göre, terör örgütleri tarafından şehit edilen Türk diplomatların sayısı bir hayli fazladır. Bu yazımda, canı pahasına görevini yerine getiren diplomatlarımızdan sadece bir kaçına değinebileceğim ne yazık ki.
Mehmet BAYDAR- Bahadır DEMİR
Robert Kolejini ve ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Mehmet Baydar, 1950 yılında Dışişleri Bakanlığının bir mensubu olmuştur. Bakanlığın NATO ve CENTO gibi zümrelerinde çalışan Baydar en son Los Angeles Baş Konsolosu olarak görev almıştır. Bir diğer diplomat olan Bahadır Demir ise, Robert Kolejini ve ardından Ankara Siyasalı bitirdikten sonra Dışişleri Bakanlığındaki görevine başlamıştır. İlk görevi ise; Los Angeles Başkonsolosluğunda muavin konsolosluk olmuştur.
Bu iki diplomatımız 27 Ocak 1973 günü elinde bulunan Abdülhamit’e ait bir tabloyu Türkiye’ye geri vermek istediğini belirten Ermeni uyruklu Gurgen Yanikiyan tarafından Santa Barbara’da bulunan Baltimore Oteline davet edilmiştir. Ancak 78 yaşındaki Yanikiyan’ın amacı diplomatlarımıza tabloyu vermek değil onları, üzerlerine ateş açarak, şehit etmektir. 27 Ocak 1973 günü şehit edilen diplomatlarımızın isimleri İstanbul’da bir lisede ve Ankara’da bir sokakta yaşatılmaktadır.
Daniş TUNALIGİL
Galatasaray Lisesi mezunu Daniş Tunalıgil; 1939 yılında bakanlıktaki görevine başlamıştır. Tunalıgil sırasıyla Ürdün, Yugoslavya ve Hollanda gibi ülkelerde büyükelçilik yapmıştır. Tunalıgil’in en son görevi Avusturya Büyükelçiliği olmuştur.
22 Ekim 1975 günü TCAG isimli Ermeni Terör Örgütü üyeleri, Avusturya’nın başkenti Viyana’da bulunan Türk Büyükelçiliğini basarak içerde bulunanları kalleşçe öldürmüşlerdir. Ardından büyükelçilik makamında bulunan Tunalıgil’e büyükelçi olup olmadığını soran teröristler evet cevabını aldıktan sonra Daniş Tunalıgil’i de orada şehit etmişlerdir.
İsmail EREZ
İsmail Erez, Galatasaray Lisesi ve Ankara Siyasaldan mezun olmuştur. Ardından Dışişleri Bakanlığına giren Erez; Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, UNESCO temsilcilikleri yapmıştır. Bunun yanında İtalya Büyükelçiliği de yapan Erez’in son görevi Fransa Büyükelçiliği olmuştur. Erez, 24 Ekim günü bir kabul töreni dönüşü Saint Nehri üzerinde bulunan bir köprüden geçerken, 3 veya 4 kişilik bir Ermeni çete tarafından çapraz ateşe alınarak şoförü Talip Yener ile birlikte şehit edilmiştir.
Şarık ARIYAK
Şarık Arıyak, Sivas Lisesini ve ardından Ankara Siyasalı bitirmiştir. 1959 yılında Dışişleri Bakanlığındaki görevine başlayan Arıyak, NATO, Roma ve Seul Büyükelçiliklerinde çalışmıştır. 1978 yılında atandığı Sidney Büyükelçiliği son görevi olmuştur. Şarık Arıyak, 17 Aralık 1980 günü JCAG isimli bir Ermeni terör örgütüne üye iki terörist tarafından şoförüyle beraber arabasında şehit edilmiştir.
Ünlü tarihçi İlber Ortaylı’ya göre “Türk kimliği ve şuuru; tarih kitabı okuyarak, tarihi piyes seyrederek, tarihi film çekerek veya şiirle, müzikle oluşmuş değildir. Doğrudan doğruya kan, ateş ve kavga ile oluşmuştur.” Yani, milletimiz özgürlüğü ve hürriyeti için her zaman savaşmak zorunda kalmıştır. 1973 yılından itibaren yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti Diplomatlarına karşı düzenlenen saldırı ve suikastlar bu duruma örnek olarak verilebilir. Zaten bahsedilen diplomatların hayat hikâyelerinden de görülebileceği gibi hepsi görevi ve ülkesi için canı pahasına çalışmayı göze alabilmiş kişilerdir.
Buna ek olarak; Ya İstiklal Ya Ölüm gibi bir stratejiyle devletini kuran Türk Milleti bir ölür bin dirilir. Yani, buradan anlaşılmaktadır ki hiçbir güç bu milleti istiklalden mahrum bırakamayacaktır.
Kaynakça
Ortaylı, İlber. Türkler’in Tarihi. Istanbul:Timaş Yayınları, 2015.
Zeynep Keçeciler(Yapım-Yönetim), Türk-Ermeni Sorunu-Asala Cinayetleri(Belgesel), TRT, 2006