Geçtiğimiz haftalarda ABD Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin yayınladığı raporda, insanlık tarihinde büyük salgınlara yol açan Çiçek virüsünün kuzeni, Sığır Çiçeği virüsünün (Cowpox) kıtada ilk kez görüldüğü açıklandı. Herkes için şaşırtıcı olan ise, hastanın Illinois Üniversitesi virüs araştırma laboratuvarı çalışanlarından biri olmasıydı.
Hastaya yapılan biyopsi sonuçları ise daha ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Sorumlu Cowpox alttürü, genetiği oynanmış bir tür ve 5 yıldan fazla süredir o laboratuvarda çalışılmıyor. Cowpox mağdurunun verdiği ifadeye göre, elinde başlayan ağrılı lezyonların öncesinde başından herhangi bir yaralanma olayı geçmemiş. Detaylı inceleme yapıldığında ise görülüyor ki; laboratuvar yüzeyinde canlı virüs bulunmasa da, DNA’sı hemen hemen her yüzeye ve malzemeye bulaşmış. Görünen o ki; çalışanlar, yıllardır -80°C buzdolaplarında kapalı duran virüsün değmiş olduğu cam ve plastik malzemeler tarafından tehdit ediliyor.
Daha önce sadece Avrupa ve Asya kıtalarında görülmüş olan Cowpox virüsü, başta sıçanlar olmak üzere hayvanlar tarafından taşınan bir virüs. Görüldüğü ülkelerde en çok veterinerleri ve hayvanat bahçesi çalışanlarını etkilerken, Amerika’da sadece araştırma laboratuvarlarında bulunuyordu. Çiçek virüsü gibi ölümcül olmasa da, bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde ağır etkilere yol açabiliyor ve hastalığı önlemenin en etkili yolu, aşı olmak.
Enfekte olan çalışan, virüslerle çalışmayacağı gerekçesiyle aşı olmayı ihmal etmiş. Ancak, araştırma laboratuvarlarında güvenlik, sadece çalışanları değil, tüm toplumu etkileyebilecek bir olgu. Genetiği değiştirilmiş virüs ve bakterilerin olası bir salgının sonuçlarını düşünmek bile korkutucu. Çünkü, bu organizmalarla başetmenin en zor yanı, insan sağlığını nasıl etkileyeceği tam bilinemediğinden teşhis koymanın güç olması. Ayrıca, ne taşıdığını bilmeyen hasta, nasıl bulaştırdığını da bilmeyebilir.
Olası enfeksiyonları engellemek, sadece araştırma merkezlerinin değil, devletin de sıkı gözetiminde olmalı. ABD Ulusal Sağlık Merkezi’ni harekete geçiren bu talihsiz olay, umuyoruz, tüm bilim dünyasında uyuyan bu bilinci tekrar uyandırır.