Yol, gerçekten medeniyetin aynası mıdır, yoksa acizliğin bir göstergesi mi? Bu yazının
fikir-örgüsü, ‘Flash of Genius’ filmi ile ortaya çıktı. İzleyenleriniz bilir, izlemeyenlere de mutlaka tavsiye ediyorum. Bu yazımda yol-eğitim-siyaset ilişkisini temel alan şahsıma ait sosyolojik-savımı sizlerin huzuruna sunmak niyetindeyim.agaclarin_icinden_gecen_yol

Hatırlayalım, sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanlık görevini ifa ederken sarf ettiği bir söz vardı: Yol medeniyettir!.. Kimileri
onun bu sözünü bir anlık refleks ile Tom Waits’ten bir alıntı diyerek geçiştirdi, kimisi de “Evet, kesinlikle haklı!” diyerek Sayın Cumhurbaşkanımıza giden oyların yerindeliğine atıfta bulundu. Belki onun bu sözündeki amacı, ülkemizde eksikliği giderilmek istenen yol ihtiyacını kapattığını belirtmek ve belirtirken de bu icraatını ‘mağrurlu’ bir şekilde bizlere aktarmaktı. Belki de daha farklı bir şeydi. Kim bilir… Sonuca baktığımızda, binlerce kilometre yol yapıldı, ama ülke eğitimde bir gelişme maalesef kat edilemedi. Malum 76 ülkeyi kapsayan PISA sonuçları, bizlerin başarısında bir gelişme göremedi. Hatta PISA, Türk gençlerinin başarısında gerileme olduğunu raporlarında paylaştı. Bugün Türkiye, PISA sonuçlarında 4 basamak geriledi. Kaçıncı basamakta olduğumuzu yazmak bile istemiyorum.
 

104730Her ne kadar şehirler arası yollarda bir gelişme görsek de, şehir içi yollarda bunu görmek pek mümkün değil. Hiç uzağa bakmayın. Direksiyondan kafanızı kaldırın ve önünüze bakın! Ne gördünüz, daha doğrusu dışarı doğru baktığınızda sizin canınızı ne sıktı? Benim canımı son bir aydır kasisler sıkıyor maalesef. Çünkü kasisler devletin bana ve hepimize karşı gösterdiği bir güvensizliği simgeliyor. Yol sürekliliğin ve gelişmenin bir göstergesi ise, devletimiz o yolun ortasına neden bir engel koymayı kendisine vazife olarak görüyor, bir düşünün.

İyice bakarsanız, sadece Bilkent Üniversitesi sınırları içerisinde yaklaşık 10 tane kasis var. Acaba, Bilkent bize güvenmiyor mu? Hatta Bilkent, bizlerin eğitim ve kültür seviyelerinin yeterli olduğunu düşünmüyor mu? Bana kalırsa düşünmüyor. Eğer düşünmüyorsa sebebi kesinlikle bizlerin ilk eğitimlerindeki eksikliği, okul hayatımız boyunca aldığımız trafik derslerinin yersizliğini ve ehliyet kursunda ‘öylesine’ girdiğimiz trafik derslerini düşünerek güvenmiyordur. Belki de bunların hiçbirini düşünecek kadar bilinçli bir üniversite değil.

Ama sorunun temelini irdelemeye kalktığımda aklıma devletimizin ilk-eğitimi bizlere aktaramayacak kadar aciz olduğuna bağlıyorum. Diyelim ki, aktarmaya çalıştı. Peki, biz ne anladık? Anladığımız ders ise, ilkokul dönemlerimizde 2 sağa 1 sola bakmaktan daha fazlası değil. Çünkü gerekli eğitimi alsak bile biz gençler, büyüklerimiz/atalarımız eğitilemiyor. Bu minvaldeki husus ise bizlerin, milli eğitim politikasında ve trafik altyapısında ne denli bir boşluk ve eksikliklerin olduğu fark etmemizi sağlıyor. Böylesine karman çorman olmuş bir sistemde devlet, elindeki devlet planlama kurumlarından ve STK’larından yardım isteyemeyecek kadar aciz bir konumda olduğunu biliyor. Devletimiz “Zararın neresinden dönersen kârdır” anlayışına sahip değil belli ki.

Yollara kasis koymak, kulağa kolaya kaçmak gibi geliyor. Halbuki kasislere ihtiyaç olmayacak bir devri yakalamak, esas olandır. Ama maalesef, ülkemizde eğitim bir yolsa, kasis bir ezberdir. Ezber hayatımızda yer edindiği sürece, gelişmek hayâldir! Bu sebeple, önce bu gibi küçük sorunları çözmeliyiz ki, fikir saraylarımızı inşa edebilelim.

Leave a Reply