29.01.2012 tarihinde Hürriyet’ten Buket Şahin’in Paul Auster ile yaptığı röportaj ülke gündemine hızla düştü ve her geçen gün hız kazanarak gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Günlerdir ana haber bültenlerinde Paul Auster ile ilgili bir haber mutlaka görüyoruz. İyi ama kim bu Paul Auster ve neden hakkında ve dedikleri ile ilgili konuşuluyor.

Paul Auster 1947 doğumlu ABD’li roman yazarı, şair ve senarist. 2006 yılında İspanya’nın önemli ödüllerinden olan “Asturias Ödülü’nü” edebiyat alanında kazanan kişi. Ancak, onu Türkiye’nin gündemine bu denli oturtan sebep ne eserlerinden ne de aldığı  ödülünden dolayı. Son günlerde adının bu kadar çok geçmesinin nedeni yeni kitabı “Winter Journal” Türkçe’siyle Kış Günlüğü adlı kitabı için Buket Şahin ile yaptığı ile röportajda sarf ettiği sözler. Paul Auster röportaj sırasında ” Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? Biz demokratlar Bush’lardan kurtulduk. Bir savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Cheney’den kurtulduk. Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum.” cümlelerini kurduğu için büyük tepki gördü.

Sarfedilen sözler karşısında Başbakan cevap vermekte gecikmedi ve  “Hah, biz sana muhtaçtık. Niye gelmedin? Aman gel, ne olur gel. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur. Türkiye irtifa mı kaybeder ? “ sözleriyle karşılık verdi. Bir diğer taraftan, Bülent Arınç çok daha farklı bir görüş öen sürüyor ve diyor ki “Atatürk’e müthiş benziyor. İnanınız bundan daha fazla benzeyenini görmedim. Hazır Türkiye’ye gelmişken o yönünü de keşfedip belki bir film senaryosu üzerinde onu aktör olarak da düşünebilirler.” Bir de durumun muhalefet cephesi var tabi ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Paul Auster’e davette bulunabileceğinin sinyalini veriyor. Bunu söylemekteki maksadının, ana muhalefet partisi oluşundan kaynaklandığı kanısındayım. İktidar partisi Paul Auster’e karşı çıktı, ben de onların aksine yanında olayım fikri varmış gibi geliyor bana.

Paul Auster kurduğu cümleler yüzünden çok eleştirildi ve tepki gördü ancak röportajı okuduğumda gördüm ki gazeteciler, siyasetçiler sadece işlerine gelen kısmı almışlar. Bir başka deyişle, bütünün içinden tek bir parçayı alarak hakkında konuşmuşlar. Evet kurduğu cümleler Türk vatandaşı olarak beni de rahatsız etti ancak şöyle de bir gerçek var ki Paul Auster, “Kış Günlüğü” adlı kitabını ilk kez Tükiye’de yayınladı, bunda yayınevinin de aktifliği büyük ama Paul Auster bu durumu reddedebilir ve kitabını yayınlatmayabilirdi. Röportajda dikkatimi çeken diğer iki nokta ise Nazım Hikmet ve Atatürk ile ilgili olanlar. Auster, Nazım Hikmet okuyor ve Nazım Hikmet için “ 20. Yüzyıl Türk şiirinin en önemli ismi” diyor. Ülkemizde Nazım Hikmet okumayan ve hatta adını hiç duymayan bir kitle olduğunu unutmamak gerek, yabancı bir yazarın fikri ne olursa olsun bizden bir şairi okuması ve bilmesi çok önemli bence. İkinci olarak, “Atatürk olağanüstü bir devlet adamı. Olağanüstü bir lider. Türkiye’yi baştan yaratan eşsiz biri. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra dağılan Osmanlı’dan Türkiye’yi yarattı ve modern dünyaya dahil etti. 20. yüzyılın en önemli tarihi kişiliklerinden bence.” sözleriyle de aslında Türkiye’nin modern dünyanın bir parçası olduğunu dile getiriyor. Fikrim odur ki, Paul Auster’ın Türkiye’ye gelmek istemeyişinin nedeni şuan ki iktidar ile aynı pencereden bakmayışından ve içinde bulunmadığı bir atmosferi anlamayışından kaynaklı.

Leave a Reply