Bulunduğumuz coğrafyanın dünyayı algılama biçimimiz üzerine etkisi vardır; ancak bu konuda her şey sandığımız gibi olmayabilir.
Türkiye’ninki gibi koordinatlara sahip bir bölgede doğmuş ve büyümüş olmak ister istemez kan ve savaş haberleriyle de iç içe olmayı gerektiriyor. Birçok farklı parametrenin her biri yönünden çok fazla çeşitlilik barındıran bir ülke olarak orta doğunun kederini paylaşıyoruz. Bu yüzden birçoğumuzun kafasında daha uzakta, daha az nüfuslu, daha güvenli(!) Kuzey İskandinav ülkelerinin içinde bulundukları refah ve huzur şartlarına göndermeler var.
Peki acaba onlar da içlerinde bulundukları durumun farkındalar mı? Ya da savaşların hala devam ettiği bir dünyada gözlerimizi onlara biraz da kızgınlıkla çeviriyor olduğumuzun?
2015 çıkışlı ‘SKAM’ adlı dizi, işlerin Norveç yakasını gösteriyor bizlere. Ve bunun için ne siyasi bir konu, ne de tarihsel bir kurgu seçiyor. ‘SKAM’ bir gençlik dizisi. Açıkçası Hayat Bilgisi ve Koçum Benim gibi eski ve nispeten kendi alanlarının ilki olmuş dizilerden sonra güçlü, arka planında sağlam fikirlerin yattığı gençlik dizilerine sahip olamadık.
Kendini diğerlerinden ayırmış bu diziyi fikir, sunum, mekan ve oyuncular olarak birkaç kategoride inceleyebiliriz.
Utanç manasına gelen ‘SKAM’ gerçek hayatla bütünleşen dinamik bir yapıya sahip. Beş ana kadın karakterin hayatları, inançları, aileleri ve arkadaşlıkları üzerinden ilerleyen dizide bu beş karakter dışında çok fazla da yan karakter var. Dört sezon yayınlanan dizinin her sezonu bir kişiyi merkezine alıyor. Üç sezonda üç ana kadın karakter üzerine gidildiğini görsek de ilginç olan şeylerden biri, diğer sezonun geriye kalan iki kadın karakter yerine, yan karakterlerden birinin hayatına odaklanması.
Okul, ev, şehir ortamlarında çekimleri yapılan dizide karakterlerin orijinal sosyal medya hesapları var ve dizi süresince buradaki etkileşimler de eş zamanlı olarak kullanılıyor. Sanal dünyanın gençlerin hayatına etkisini göstermesi açısından bunu kullanmalarının yerinde olduğunu düşünüyorum, ki bu dünyanın diğer ülkelerindeki dizilerde de kullanılmaya başlanmış bir yöntem. Fakat işin güzel olan tarafı, dizi klasik gençlik dizilerindeki gibi kamu spotu tadında ilerlemiyor. “Sanal dünya yüzünden gerçek dünyadan koptunuz geri dönün!” ya da “Yasak şeyleri yapmayın başınıza dert alırsınız!” mesajlarını göremiyorsunuz. Çünkü dizinin yapımcısının kaygısı bundan ziyade, gerçek hayatta olanı olduğu gibi, günahıyla sevabıyla yansıtmak ve insana dair unutmaya yüz tuttuğumuz asıl küçük noktalardan seyirciyi kazanmak olmuş.
Diziyi izlerken günümüzdeki birçok diziye, şarkıya, politik isme vs. yapılan atıflara tanık oluyorsunuz tıpkı gerçek hayatta yaptığımız gibi. Bölümler de, birçok sahnenin her karakter için hafta boyunca çekilmesi ve ardından bunlar arasından seçilenlerin birleştirilerek yayınlanmasıyla oluşuyor, sanki biyografik bir çekim tekniği uygulanmış gibi.
Dizinin asıl vurucu kısımlarından bir diğeri de eş cinsellik, Müslümanlık gibi günümüzde sansasyonel nitelik taşıyan canlı konulara değinmesi. Bu radikal konuları işleyiş tarzı ise ötekileştirmeyen, bilakis işlerin derinine inen bir yapıda. Bunun diziye büyük bir avantaj kattığı fikrindeyim. Mülteci sorunundan tutun da, Norveç adalet sistemine kadar her şeye değinildiği, gerekli yerlerde gerekli taşlamaların yapıldığı ‘SKAM’ basit bir gençlik dizisinden çok ötede.
İzleyecek dizi arayanlara bu dört sezonluk ve bir bölümü yaklaşık yirmi beş dakika olan diziyi önerebilirim. Özellikle yerli yapımlardan, Amerika tekelindeki yabancı yapımlardan sıkılmış olanlar için Kuzey İskandinavya’nın coğrafyasını izlemek ve onların kültürlerinde günümüze tanık olmak farklı ve iyi bir deneyim olacaktır. Buradan anlayacağınız üzere tabiatıyla da oldukça ünlü olan Norveç ormanlarını, denizini ara ara dizimizde görüyoruz, içimiz açılıyor.
Bunun dışında Oslo’nun batısında bulunan Frogner bölgesinde Hartvig Nissen Lisesi öğrencilerinin hayatlarını anlatan dizi, müzikleriyle de oldukça beğeni kazanmış olup dizinin çalma listesi yayınlandığı kanal NRK P3 tarafından Spotify üzerinden yayınlanmış. Dinlemek isteyenleri aşağıdaki linke davet ediyorum:
Dünyada büyük bir ilgi toplayan dizinin ‘Shame’ adlı Amerikan versiyonu da yolda, bakalım, sanırım kuzey dizilerini zamanla daha çok görmeye başlayacağız hayatımızda.