8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde, İzmir Kadın Platformu tarafından 8 Mart’ı kutlama mitingi düzenlendi. İzmir Alsancak’ta Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen mitingde başta birçok STK olmak üzere BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’de yer aldı. Sebahat Tuncel konuşması sırasında hem kadınlara seslendi hem de “ Kürt Sorunu”na değindi. Ancak Tuncel’in konuşmasının en ilgi çeken yanı hiç şüphesiz Abdullah Öcalan’ı Nelson Mandela’ya benzetmesi ve Öcalan’ın özgür kalması gerektiğini dile getirmesiydi.
Açıkçası ben aralarında bir benzerlik olmadığı kanısındayım. Bu yüzden de internette ufak bir araştırma yaptım. Bunun sonucunda da edindiğim bilgileri sizinle paylaşmak istedim.
Zannediyorum ki hemen hepimiz Nelson Mandela’yı biliyoruzdur. Ama bilmeyenler ya da hatırlamayanlar için en basitiyle Güney Afrika Cumhuriyeti’nin seçimle iktidara gelen ilk devlet başkanıdır diyebiliriz.
Nelson Mandela, ülkesinin, ilk siyah avukatı unvanını almış kişisidir. Zaten bütün mücadelesi de bu beyaz siyah sınıflandırılması yüzünden ortaya çıkmıştır. Irkçılığa karşı birçok organizasyonda yer alan Mandela, halkın, tamamının temsil edilmediği ve beyazların temsil edildiği parlamentonun çıkardığı kanunlara uymak zorunda olmadığını savunmuştur.[1] Bu fikri yüzünden de beyaz yönetim tarafından 1964 yılında ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir. Mandela bu tavrı ve tutumu ile Afrikalı siyahların simgesi haline gelmiştir.
71 yaşına kadar hapiste kalan Mandela serbest bırakıldığında “Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim.”[2] sözlerini sarf ederek mücadelesinin her zaman arkasında olduğunu ifade etmiştir. Nelson Mandela, özgürlük hareketi ve savaşı ile 100’den fazla ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları; Lenin Barış Ödülü, Nehru Ödülü, Bruno Kreisky İnsan Hakları ödülü ve Nobel Barış Ödülü’dür. Şu an 93 yaşında olan Mandela “özgürlük savaşçısı” olarak anılmaktadır.
Şimdi de Abdullah Öcalan’dan bahsedelim. Öcalan’ın mesleki geçmişine baktığımızda tapu kadastro memurluğu yaptığını görüyoruz. İstanbul’a Bakırköy Tapulama Dairesi’ne tayini çıkan Abdullah Öcalan, bu atamayı kendi için fırsata dönüştürmüş ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kaydolmuştur. Neden olduğunu tam olarak bilmediğim bir neden den dolayı( belki Ankara’ya ataması yapıldığı için) Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçiş yapmıştır. Bir diğer taraftan, hepimizi biliyoruz ki Abdullah Öcalan PKK (Partiya Karkerên Kurdistan yani Kürdistan İşçi Partisi)’nın kurucusu ve lideridir. İlk olarak, Vatana ihanet suçu ile idamı istenmiş daha sonra Terör Örgütü kurma ve yönetme suçuyla yeniden ölüm cezasına çarptırılmıştır. Ancak AB uyum süreci çerçevesinde cezası ağırlaştırılmış müebbet’e çevrilmiştir. Şuan İmralı’da hapiste yatmaktadır.
Öcalan’ın PKK’yı kurarken amacı Türkiye, Irak, İran ve Suriye topraklarının bir kısmını alarak bağımsız bir devlet kurma arzusu taşımasıydı. Bu arzuya göre devletin adı Kürdistan olacak ve Kürtlerin yaşadığı bir bölge yaratılacaktı. Ancak daha sonrasından işin rengi değişerek bağımsızlık mücadelesi olarak başlanılan gaye, yerini kanlı eylemlere bırakmıştır. Örneğin, 20 Haziran 1987 tarihinde Pınarcık Katliamı’nda 30 köylü öldürülmüş ve Öcalan bu eylem sonrasında “Öldürelim, otorite olalım” açıklamasında bulunmuştur.[3]
Uzun uzadıya anlatmak, her noktayı incelemek elbette ki daha doğru ve net bilgiler elde etmemizi sağlayacaktır ancak en kaba haliyle, en azından fikir vermesi açısından bu kadar bilgi sanırım yeterli olacaktır. BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’in zannediyorum Öcalan’ı Mandela’ya benzetmesindeki nokta verdikleri mücadele de ( yolu, yöntemi, sonuçları gözetmeksizin) sahip oldukları ideolojiden dolayı. Mensubu oldukları grubun bağımsızlığını ve iyiliğini amaçlamışlardır ve her ikisi de inandıkları değerler uğruna o ya da bu şekilde mücadele vermişlerdir.
Not: Bu yazının yazılış amacı asla haberde adı geçen şahısları, grupları kötülemek, eleştirmek, sınıflandırmak ya da tam aksine savunmak değildir. Sadece bahsi geçen kişiler hakkında kaynaklarda bulunan bilgilerin haber ile ilgili biçimde aktarılmasıdır.