İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Hitler’in son hamlesi de sonuç vermemiş, Naziler için ümitler tükenmişti. 30 Nisan 1945’te Hitler’in intihar etmesinden sonra Alman ordusu teslim olmuş, Sovyet Rusya bayrağı Reichstag’ın tepesinde sallanmıştı. 13 yıldır sürdürülen “Lebensraum” arayışı ve hayaller artık son bulmuştu. Sırada bu zaman zarfında yapılanlardan hesap sorulması vardı.
Bireylerin uluslararası alanda işlemiş oldukları suçlardan dolayı yargılanması fikri çok eskilere dayansa da bu yargılamayı yapabilecek bir merciinin olmaması, 20 yüzyıla kadar bu konuda somut bir gelişme olmasını engellemişti. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından da aynı tartışmalar gündeme gelmiş fakat bir ilerleme kat edilememişti.
Tarihteki ilk uluslararası ceza mahkemesi, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, Alman savaş suçlularının yargılanması amacıyla, Nürnberg’te kuruldu. Mahkemenin Nürnberg’te kurulmuş olmasının temelinde iki sebep vardı. Birincisi, savaş sonrası Almanya’da yargılamaların sürdürülebileceği tek yerin Nürnberg Adalet Sarayı olmasıydı. İkincisi, NSDAP iktidardayken Nürnberg, partinin önemli bir kalesi niteliğindeydi. Partinin olağan toplantıları burada gerçekleştiriliyordu.
Mahkemenin teşekkülü ve yetkileri 8 Ağustos 1945 tarihinde imzalanan Londra Anlaşması’nda somutlaşmıştı. Buna göre mahkeme Amerika, Rusya, Fransa ve İngiltere’nin temsilcilerinden oluşan dört asil, dört yedek hakim ve dört savcıdan oluşuyordu. Mahkeme, barışa karşı suçlar, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olmak üzere toplamda üç farklı suçun yargılaması için görevliydi ve bu suçların hangi fiilleri kapsadığı Londra Anlaşması’nda belirtilmişti. Duruşmalar 20 Kasım 1945’te resmen başladı ve 10 ay boyunca devam etti. Aralarında Hermann Göring, Rudolf Hess gibi önemli isimlerin de bulunduğu 24 kişi yargılandı. Yargılamada ilk defa simultane çeviri yöntemi kullanıldı ve 1 Ekim 1946’da hükümler açıklandı. 12 sanık ölüm cezasına, 3 sanık ömür boyu, 4 sanık 10 yıl ile 20 yıl arasında değişen sürelerde hapse mahkûm edildi ve 3 kişi beraat etti. Göring asılmak yerine kurşuna dizilmeyi talep etti fakat talebi mahkeme tarafında reddedildi. Bunun üzerine Göring, cezasının infaz edileceği günden önceki gece kapsül içerisine gizlenmiş zehri içerek intihar etti. İdam cezası infaz edilenlerin bedenleri krematoryumda yakıldı ve külleri İsar Nehri’ne serpildi. Devam eden süreçte bir daha farklı ülkelerden gelen yargıçlar birlikte yargılama yapmadı fakat 1947-1949 yılları arasında 177 başka sanık aleyhinde 12 ABD askeri mahkemesi yargılaması daha yapıldı.
Nürnberg duruşmalarının farklı açılardan değerlendirilmesi, öneminin ve tarihteki yerinin ve daha iyi anlaşılabilmesine yardımcı olacaktır. Öncelikle Nazi döneminin önde gelen aktörlerinin, tarihte rol aldıkları son sahnedir bu duruşmalar. Verilen ifadeler, 1933-1945 arası dönemin mimarı olan kişilerin bu döneme ışık tutabilecek son sözlerinden oluşmaktadır. Satır aralarına bakıldığında, bu dönemin doğru değerlendirilmesi için çok önemli bilgiler bulunabilir. Örneğin Rudolf Hess’in Auschwitz Toplama Kampına ilişkin sorgulamasında açıkladığı “Secret Reich Matter” kuralı. 1941 yılında Himmler ile görüşmek üzere Berlin’e çağırılan Hess, toplama kamplarında Yahudilere karşı yürütülen faaliyetlerin idari yapılanma içerisindeki üstler dahil, hiç kimseye söylenmemesi gerektiği emrini almıştır. Hess bu kuralı hayatında bir defa, kamplardaki faaliyetlerden eşine bahsederek ihlal etmiş, onun dışında hiç kimseye kamplar ile ilgili bilgi vermemiştir. Buradan antisemitizmin nasıl bir gizlilik içerisinde yürütüldüğünü ve bizzat toplama kamplarında görev alan askerler dışında, insanların çok azının yaşananlardan haberdar olduğunu anlayabiliyoruz.
Diğer bir açıdan değerlendirildiğine duruşmalar, savaş sonrasında Alman halkının kendi geçmişlerine bakışlarını da gözler önüne seriyor. Yargılamanın en çok öne çıkan anlarından biri, Rus savcının, Auschwitz toplama kampı ile ilgili bir video gösterdiği an olarak kaynaklarda yer alıyor. Kamptaki uygulamalarla ilgili görüntülerden oluşan video klibinden sonra, duruşma salonunda uzun bir süre sessizlik oluyor. Bütün bir yargılama boyunca yüzünde pişmanlığa dair tek bir ibare bulunmayan Göring’in gösterilen videoya tepkisi alay eder şekilde oluyor. Bu arada yargılananlar arasında farklı fikirde olanlar da var: 1942-1945 yılları arasında Silahlanma ve Cephane Bakanlığı yapan Albert Speer, yaşatılanlardan son derece üzgün ve pişman oluyor. Nazi döneminde yaşananlar için, yargılananların kişilerin sahip oldukları düşüncelerin farklı olması durumunu dönemin Alman halkında da gözlemlemek mümkün. Nazi döneminde Almanya totaliter bir devletti. Dönemin Almanyasını, Mussolini İtalyasından ayıran da buydu. Siyasetle hiç bir ilgisi olmayan bireylerin dahi hayatında Nazi Partisi’nin bir yeri vardı ve kendilerinden partiye destek vermeleri bekleniyordu. Bunun sonucunda da kimisi gerçekten kendi iradeleriyle kimisi ise zorunda oldukları için Nazi iktidarına destek vermişti. Savaştan sonra ise halkın bir kısmı yapılanların doğru olduğu inancını devam ettirirken diğer bir kısmı ise iktidarı desteklemiş olmaktan dolayı pişmanlık duyuyordu.
Son olarak Nürnberg Mahkemeleri, her ne kadar çok tartışılmış olsa da, hukuki açıdan büyük bir önem arz etmekteydi. Mahkemeye karşı getirilen eleştirilerden ilki, mahkemenin tarafsız ve adil olmaktan uzak, yalnızca ulaşılmak istenen kararlar için oluşturulmuş olduğuna yönelikti. Gerçekten mahkemenin teşekkülü incelendiğinde, tabii hakim ilkesi ile örtüştüğünü savunmanın güç olduğu söylenmeli. Yalnızca savaşı kazanan en güçlü dört devletten gönderilen hakimlerin, tarafsızlık veya bağımsızlık gerekçeleriyle reddedilemeyeceği de Londra Anlaşması’nda özel olarak düzenlenmişti. Bununla birlikte “Nullum crimen, nulla poena sine lege” (kanunsuz suç ve ceza olmaz) ilkesinin de Nürnberg Mahkemelerinde ihlal edildiği de açıktı. Londra Anlaşması’nda yer alan, özellikle insanlığa karşı suçlar, bu suçların işlendiği sırada, herhangi bir metin tarafından yasaklanmış değildi. Sonradan imzalanan Londra Anlaşması, yargılama sırasında geriye yürütüldü ve kişiler bu metinde yazılı olan suçlardan dolayı mahkûm edilmiş oldu. Her ne kadar hukuki açıdan çok fazla eleştirilse de Nürnberg Mahkemeleri günümüzdeki “Savaş Suçları” ve “İnsanlık Suçları” kavramlarının oluşmasında önemli bir aşama olarak tarihteki yerini aldı.
Kaynakça
Nürnberg Mahkemeleri Üzerine Bir İnceleme, Mehmet Şahin, 2016,
The Nuremberg War Crimes Trial 1945-46, Michael R. Marrus, Boston : Bedford Books, 1997.
http://avalon.law.yale.edu/imt/imtconst.asp
https://encyclopedia.ushmm.org/content/tr/article/international-military-tribunal-at-nuremberg