Çizgi romanlar ve süper kahramanlar günümüzün kültür ve sanatının önemli parçaları haline geldi. Resim ve edebiyatın bir bakıma karmasından oluşan çizgi romanlar kimisi tarafından insan zihnine en yakın olan anlatım biçimi olarak da tanımlanıyor. Durum bu olunca da günümüzün büyüyen ve gelişen sinema endüstrisiyle iç içe geçmesi de kaçınılmaz hale geliyor. Durum öyle bir hal aldı ki günümüzde vizyona giren ve çok büyük hasılatlar yapan filmlerin çok büyük bir kısmını da çizgi roman uyarlaması filmler oluşturuyor, içlerinde ciddi başarılara imza atıp büyük ödül toplayanların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Sinema endüstrisinin dokunuşuyla modern anlamda çizgi roman dediğimiz eserler  insanlara günümüzde bir mizah, eğlence ve aksiyon unsuru olarak sunuluyor, bu şekilde öne çıkıyor. Peki bu her zaman böyle miydi ve şu anda öyle mi? Çizgi romanların alıcısına sunduğu öne çıkan fikirler aksiyon ve mizahtan mı ibarettir?

Bunu cevaplayabilmek adına modern çizgi romanın ve onun kahramanlarının çıkışına, günümüz eğlence endüstrisinin nasıl bir parçası haline geldiğine bakmamız lazım ki bu da tüm çizgi roman dünyasının en bilinen kahramanı Superman’in yaratılmasıyla oldu. DC Comics bünyesinde Jerry Siegel ve Joe Shuster tarafından yaratılan Superman aslında tam olarak 1938 yılında, Amerikan halkının tam da bir süper kahramana ihtiyaç duyduğu zamanda ortaya çıktı. Kostümü zamanın sirklerde güçlü adamların giydiği gibi bir tayt ve Amerikan bayrağının renklerini taşır. Kostümündeki “S” harfinin simgelediği şey umuttu ki bu da insanların o dönemde çok ihtiyaç duyduğu, aradığı bir şeydi. Onlara geleceğe dair bir kurtuluş ve mutluluk vadediyordu. Buna ek olarak süper kahramanın yaratıcısı ve yazarı Jerry Siegel Yahudi göçmen bir aileden geliyordu;  yani vatandaşı olduğu ülkede bir azınlığı temsil ediyordu, bulunduğu ortama bir bakıma yabancıydı bundan yola çıkarak da Superman’i başka bir gezegenden gelmekte olan bir uzaylı olarak yarattı. Tıpkı kendisi gibi yaşadığı yere aslında ait olmayan, en azından öyle hisseden ama yine de onun bir parçası haline gelmeye çalışan ve onu savunan biri. Henüz 20. yüzyılın ilk yarısında bile azınlıkların toplumdaki yerine değiniyordu kısacası. Ve bu toplumdan ayrışmış denebilecek kişi-karakter- insanlara başka bir bakış açısı kazandırarak en büyük Amerikan kültürü ikonlarından biri haline gelmeyi başardı.

21. yüzyılda ivme kazanmış olan özgürleşme, toplumdaki ayrışmanın azalma süreçleriyle çizgi romanlar artık azınlıklara, kadınlara ve lgbti bireylere çok daha fazla yer veriyor ve çeşitlilikler daha da ileri taşınıyor; mesela geçtiğimiz yıllarda Marvel Comics yeni Iron Man serisinin başrolünün siyahi 15 yaşındaki bir kadın olacağını duyurdu. Bunun yanısıra kadın karakterleriyle ön plana çıkaran Captain Marvel, Wonder Woman Ve Birds of Prey gibi çizgi romanlar da sinemaya uyarlanıp parlatıldı, fantastik evrenlerde feminizmin de etkisiyle güçlü kadın karakterleri daha önde ve daha sık görmeye başladık.

Birds of Prey film uyarlamasından (film.at)

 Bizce tüm bunlar çizgi romanların bir kültür ve sanat ürünü olarak mizah ve aksiyondan çok daha fazla şeyler ifade ettiğini ve sunduğunu gösteriyor. Bir noktada toplumdaki dalgaları yansıtıyor ve insan zihnine olan yakınlığı ile de etkili olmayı başarıyor. Peki siz ne düşünüyorsunuz; çizgi romanları sunduğu eğlenceden ayrı olarak aynı zamanda sizlere başka bakış açıları kazandırmakta başarılı buluyor musunuz?

Leave a Reply